Adem Aleyhisselâm’ın İlmi
Hz.Allah
Âdem Aleyhisselâm’a bütün eşyanın isimlerini ilham edip kalbine koydu. Kalbinde
olan eşyanın isimlerini dili konuşmaya başladı ve yanındakilere onları
söyledi.
Allahü Teâlâ
Hazretleri, her dilde eşyanın bütün isimlerini öğretti.
Allahü Teâlâ Hazretleri,
yarattığı bütün cinslerin (şeylerin)
isimlerini Öğretti.
Allahü
Teâlâ Hazretleri Âdem Aleyhisselâm’a (her
şeyi gösterdi. Ona atı gösterip): Bunun adı attır.
(O’na deveyi gösterip:) Bu devedir, buyurdu.
Böylece bütün varlıkları gösterip bu şudur, adı
budur, buyuruldu. (Sadece eşyanın isimlerini değil) o
varlıkların hallerini, onların dinî ve dünyevî faydalarını
öğretti.
Allahü
Teâlâ Hazretleri, Âdem Aleyhisselâm’a meleklerin
isimlerini, zürriyetinin hepsinin isimlerini (ta
kıyamete kadar yeryüzüne gelecek olan bütün insanların kendi dillerindeki
isimlerini), hayvanların isimlerini, nebatat ve
câmidâtın isimlerini, her şeyi yapma
sanatını, şehirlerin ve köylerin, kuşların ve ağaçların isimlerini,
olacakların ve kıyamet gününe kadar yaratılacak olan şeylerin isimleri (bu gün
bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün âlet ve edevatın
isimlerini öğretti), yiyeceklerin ve içeceklerin isimlerini, cennetteki bütün
nimetlerin isimlerini, her şeyin ismini hatta bütün çanak-çömlek ve
çömlekciklerin isimlerini, kalkan, siper, kap kaçak ve hatta süt sağacak kabın
bile adını öğretti.
Keşfü’l-Künûz’da
buyuruldu: İlim ehlinin büyük bir çoğunluğu, isimlerin, Allahü Teâlâ
Hazretlerinden bir tevfikiyet (başarı vermesi) ile Âdem Aleyhisselâm’a
öğretildiğinde ittifak ettiklerinin manâsı: Allahü Teâlâ Hazretleri, Âdem
Âleyhisselâm için zarurî bir ilim yarattı; lafızların ve manâlarının
bilinmesiyle. (Allahü Teâlâ, Âdem Aleyhisselâm’a şöyle buyurdu:) Bu lafızlar,
şu manâların karşısına vazedilmiştir[1] (konulmuştur).
Haber’de
(geldi): Allahü Teâlâ, Âdem Aleyhisselâm’ı
yarattığında, onun içine harflerin sırlarını koydu. Bunu hiç bir melek’in içine
koymamıştı. Harfler, Âdem Aleyhisselâm’ın diliyle değişik lisân yani lügat
halinde dışarıya çıktı. Allahü Teâlâ Hazretleri, harflere değişik suretler,
şekiller (kelime ve cümleler) verdi, harflerden
envâ-i çeşit şekillerde diller türedi.
Yine haber
de geldiğine göre, Allahü Teâlâ Hazretleri Âdem
Aleyhisselâm’ı yarattığında, ona yediyüzbin dil (lügat) öğretti. Âdem Âleyhisselâm, kendisine yasak edilen ağaç’tan
yediği zaman; Arabça hariç, diğer bütün diller kendisinden (soyulup) alındı.
Allahü Teâlâ Hazretleri, Âdem Aleyhisselâm’ı peygamberlikle seçtiği zaman,
o dilleri yine kendisine verdi. Böylece Âdem Âleyhisselâm, bütün dilleri
konuşur oldu. Âdem Aleyhisselâm’ın mucizelerinden biri de, ta kıyamete kadar
evladının konuştuğu bütün dilleri bilmesidir. Arabîden, Farisî, Rumca, Yunanca,
İbrânice ve Zenci dili ve diğer bütün dilleri biliyordu.
Bazı
müfessirler buyurdular: Allahü Teâlâ Hazretleri, Âdem Aleyhisselâm’a kazanç
yollarından tam bin meslek öğretti. Sonra Âdem Aleyhisselâm’a şöyle buyurdu:
-”Ey Âdem! Evlâdına söyle: Eğer
siz dünyayı istiyorsanız; onu bu sanat ve meslekler ile taleb edin
(isteyin ve elde etmeye çalışın). Dünyayı dine
{alet ederek) veya şeriatın hükümlerinin karşılığında dünyayı elde etmeyin.”
Kaynak :
İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri, Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercümesi cilt 1
[1] 443 Lafızların manalara vazedilmesini anlatan
ilme “İlm-i Vaz’iyye” denir. Vaziyye ilminde lafızları manalara göre vazedenin
Allahü Teâlâ olduğu beyan edilmektedir. Daha geniş bilgi için bakınızı:
“Mecmûatül’l-Vaziyye” ve özellikle bakınız: “Tasviri) 1-vaz’î alâ metni
numûzecü’l-vazT s. 3, Fatih Ders-i âmlarından Beyşehirli Ahmed Sukrî FfpnrJi. mathaah-i
amirp. istanbul-1305;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder