Semut kavminin helakı
SEMUD KAVMİ
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ (٢٣)فَقَالُوا أَبَشَرًا مِنَّا وَاحِدًا نَتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَفِي ضَلالٍ وَسُعُرٍ (٢٤)أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ (٢٥)سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَنِ الْكَذَّابُ الأشِرُ (٢٦
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ (٢٣)فَقَالُوا أَبَشَرًا مِنَّا وَاحِدًا نَتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَفِي ضَلالٍ وَسُعُرٍ (٢٤)أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ (٢٥)سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَنِ الْكَذَّابُ الأشِرُ (٢٦
Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı. Dediler
ki: "Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz
bir sapıklık (delalet) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz." "Zikr (vahy)
içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini
beğenmiş bir şımarıktır." Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini
beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip-öğreneceklerdir. (Kamer Suresi,
23-26)
Kuran'da belirtildiğine göre Semud Kavmi de aynı Ad Kavmi gibi
Allah'ın uyarılarını gözardı etmiş ve bunun sonucunda helak olmuştur.
Günümüzde arkeolojik ve tarihsel çalışmalar sonunda Semud Kavmi’nin
yaşadığı yer, yaptığı evler, yaşama biçimi gibi birçok bilinmeyen, gün
ışığına çıkartılmıştır. Kuran'da bahsedilen Semud Kavmi, bugün, hakkında
birçok arkeolojik bulguya sahip olunan bir tarihsel gerçektir.Semud kavmiyle ilgili bu arkeolojik bulgulara bakmadan önce, elbette, Kuran'da anlatılan kıssayı incelemekte ve bu kavmin peygamberlerine çıkardıkları zorlukları gözden geçirmekte yarar var. Zira Kuran her çağa hitap eden bir kitap olduğundan, Semud Kavmi’nin kendisine gelen tebliği inkar etmesi de her çağ için ibret alınması gereken bir olaydır.
HZ. SALİH'İN TEBLİĞİ
وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا
اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ هُوَ أَنْشَأَكُمْ مِنَ الأرْضِ
وَاسْتَعْمَرَكُمْ فِيهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي
قَرِيبٌ مُجِيبٌ (٦١)قَالُوا
يَا صَالِحُ قَدْ كُنْتَ فِينَا مَرْجُوًّا قَبْلَ هَذَا أَتَنْهَانَا أَنْ
نَعْبُدَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا وَإِنَّنَا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَا
إِلَيْهِ
مُرِيبٍ ((٦٢
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i
(gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan
başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür
geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe
edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."
Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler
ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere
tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet
ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (Hud Suresi, 61-62)
Salih Peygamber'in çağrısına halkın az bir kısmı uydu, çoğu ise
anlattıklarını kabul etmedi. Özellikle de kavmin önde gelenleri Hz.
Salih'i inkar ettiler ve ona karşı düşmanca bir tavır takındılar. Hz.
Salih'e inananları güçsüz duruma düşürmeye, onları baskı altına almaya
çalıştılar. Hz. Salih'in kendilerini Allah'a ibadet etmeye çağırmasına
öfke duyuyorlardı. Bu öfke sadece Semud halkına özgü de değildi aslında;
Semud Kavmi, kendisinden önce yaşayan Nuh ve Ad Kavimleri’nin yaptığı
hatayı yapıyordu. Kuran'da bu üç toplumdan şöyle söz edilir:
Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile
onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah'tan
başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de,
ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler
ki:
"Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (İbrahim Suresi, 9)
Hz. Salih'in uyarılarına rağmen kavim, Allah hakkında kuşkulara
kapılmaya devam etti. Ancak yine de Hz. Salih'in peygamberliğine inanmış
bir grup vardı, ki bunlar, daha sonra azap geldiğinde Hz. Salih ile
beraber kurtarılacaklardı. Önde gelenler ise, Hz. Salih'e iman etmiş
olan topluluğa zorluk çıkarmaya çalıştılar:
وَقَالُوا إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُمْ
بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ (٩)
"Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (İbrahim Suresi, 9)
Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar
(müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara
(müstaz'aflara) dediler ki:
"Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız." dediler. Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız." (Araf Suresi, 75-76)
قَالَ الْمَلأ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا مِنْ قَوْمِهِ
لِلَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا لِمَنْ آمَنَ مِنْهُمْ أَتَعْلَمُونَ أَنَّ صَالِحًا مُرْسَلٌ
مِنْ رَبِّهِ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلَ بِهِ مُؤْمِنُونَ (٧٥)قَالَ الَّذِينَ
اسْتَكْبَرُوا إِنَّا بِالَّذِي آمَنْتُمْ بِهِ كَافِرُونَ ( (٧٦
"Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız." dediler. Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız." (Araf Suresi, 75-76)
Semud Kavmi hala Allah ve Hz. Salih'in peygamberliği hakkında kuşkulara kapılmaktaydı. Üstelik bir kısım, Hz. Salih'i açık olarak inkar ediyordu. Hatta, inkar edenlerden bir grup—hem de sözde Allah adına—Hz. Salih'i öldürmek için planlar yapıyordu:
قَالُوا اطَّيَّرْنَا بِكَ وَبِمَنْ مَعَكَ قَالَ
طَائِرُكُمْ عِنْدَ اللَّهِ بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ تُفْتَنُونَ (٤٧)وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ
تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الأرْضِ وَلا
يُصْلِحُونَ (٤٨)قَالُوا تَقَاسَمُوا
بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا
مَهْلِكَ أَهْلِهِ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ (٤٩)وَمَكَرُوا مَكْرًا وَمَكَرْنَا مَكْرًا
وَهُمْ لا يَشْعُرُونَ (٥٠)
Dediler ki: "Senin ve seninle birlikte olanlar yüzünden uğursuzluğa uğradık." (Salih) Dedi ki: "Sizin uğursuzluğunuz (başınıza gelenler) Allah katında (yazılı)dır. Hayır, siz denenmekte olan bir kavimsiniz." Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı. Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yokoluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim." Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk. (Neml Suresi, 47-50)
Semud (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ (١٤١)إِذْ قَالَ
لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلا تَتَّقُونَ (١٤٢)إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
(١٤٣)فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ (١٤٤)وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ
إِنْ أَجْرِيَ إِلا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ (١٤٥)أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَا هُنَا
آمِنِينَ (١٤٦)فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ (١٤٧)وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ
(١٤٨)وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ (١٤٩)فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
(١٥٠)وَلا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ (١٥١)الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الأرْضِ
وَلا يُصْلِحُونَ (١٥٢)قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ (١٥٣)مَا أَنْتَ
إِلا بَشَرٌ مِثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ (١٥٤)قَالَ هَذِهِ
نَاقَةٌ لَهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَعْلُومٍ (١٥٥)وَلا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ
فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ (١٥٦)فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ
(١٥٧)
Hani onlara kardeşleri Salih: "Sakınmaz mısınız?
demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben
sizden bir ücret istemiyorum; Siz burada güvenlik içinde mi
bırakılacaksınız? Bahçelerin, pınarların içinde, ekinler ve yumuşak
tomurcuklu gözalıcı hurmalıklar arasında? Dağlardan ustalıkla zevkli
evler yontuyorsunuz. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ve
ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin. Ki onlar, yeryüzünde
bozgunculuk çıkarıyor ve dirlik-düzenlik kurmuyorlar (ıslah
etmiyorlar)." Dediler ki: "Sen ancak büyülenmişlerdensin. Sen yalnızca
bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin; eğer doğru sözlü
isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir-görelim." Dedi ki: "İşte, bu
bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme
hakkı da sizindir. Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün
azabı sizi yakalar." Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman
oldular. (Şuara Suresi, 141-157)
Hz. Salih ile kavmi arasındaki mücadele Kamer Suresi'nde ise şöyle bildirilir:
Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı.
Dediler ki: "Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz bir sapıklık (delalet) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz. Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır." Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip-öğreneceklerdir. Gerçek şu ki Biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip-bekle ve sabret. Ve onlara, suyun aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kiminse, o) hazır bulunsun. Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp 'hayvanı ayağından biçip yere devirdi. (Kamer Suresi, 23-29)
Deveyi öldürdükten sonra kendilerine azabın çabucak gelmemesi, kavmin
azgınlığını daha da arttırdı. Hz. Salih'i rahatsız etmeye, onu
eleştirmeye ve yalancılıkla suçlamaya başladılar:
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ (٢٣)فَقَالُوا أَبَشَرًا
مِنَّا وَاحِدًا نَتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَفِي ضَلالٍ وَسُعُرٍ (٢٤)أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ
عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ
(٢٥)سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَنِ الْكَذَّابُ
الأشِرُ (٢٦)إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ
(٢٧)وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ كُلُّ شِرْبٍ
مُحْتَضَرٌ
(٢٨)فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَى فَعَقَرَ (٢٩)
Dediler ki: "Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz bir sapıklık (delalet) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz. Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır." Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip-öğreneceklerdir. Gerçek şu ki Biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip-bekle ve sabret. Ve onlara, suyun aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kiminse, o) hazır bulunsun. Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp 'hayvanı ayağından biçip yere devirdi. (Kamer Suresi, 23-29)
فَعَقَرُوا النَّاقَةَ وَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ
وَقَالُوا يَا صَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ
(٧٧)
Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vadettiğin şeyi getir, bakalım." (Araf Suresi, 77)
Allah, inkar edenlerin kurdukları hileli düzenleri boşa çıkarttı ve Hz. Salih'i kötülük yapmak isteyenlerin ellerinden kurtardı. Bu olaydan sonra artık kavme her türlü tebliği yaptığını ve hiç kimsenin öğüt almadığını gören Hz. Salih, kavmine kendilerinin üç gün içinde helak olacaklarını bildirdi:
فَقَالَ تَمَتَّعُوا فِي دَارِكُمْ
ثَلاثَةَ أَيَّامٍ ذَلِكَ وَعْدٌ غَيْرُ مَكْذُوبٍ (٦٥)
...(Salih) Dedi ki: 'Yurdunuzda üç gün daha yararlanın. Bu, yalanlanmayacak bir vaattir'." (Hud Suresi, 65)
وَأَخَذَ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا
فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ (٦٧)كَأَنْ لَمْ يَغْنَوْا فِيهَا أَلا إِنَّ ثَمُودَ كَفَرُوا
رَبَّهُمْ أَلا بُعْدًا لِثَمُودَ (٦٨)
O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkâr etmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah'ın rahmetinden) uzaklık (verildi.) (Hud Suresi, 67-68)
SEMUD KAVMİ HAKKINDAKİ ARKEOLOJİK BULGULAR
Kuran'da bahsi geçen Hicr halkı ve Semud Kavmi’nin aslında aynı kavim oldukları tahmin edilmektedir; zira Semud Kavmi’nin bir başka ismi de Ashab-ı Hicr'dir. Bu durumda "Semud" kelimesi bir halkın ismi, Hicr şehri ise bu halkın kurduğu şehirlerden biri olabilir. Nitekim Yunan coğrafyacı Pliny'nin tarifleri de bu yöndedir. Pliny, Semud Kavmi’nin oturmakta olduğu yerlerin Domatha ve Hegra
olduğunu yazmıştır ki, buralar günümüzdeki Hicr kentidir.
İkibin yıllık bir geçmişe sahip olan Semudlar, bir başka Arap kavmi olan Nebatilerle beraber bir krallık kurmuşlardı. Günümüzde Ürdün'deki Rum Vadisi ya da diğer bir adıyla Petra'da bu kavmin taş işçiliğinin en güzel örneklerini görmek mümkündür. Nitekim Kuran'da da Semud kavminin taş işçiliğindeki ustalıklarından bahsedilir. |
Peygamberimizden önce, yaklaşık MS 400-600 yılları arasında ise izleri tamamen silinmiştir.
Kuran'da Ad ve Semud Kavimleri’nin isimleri daima birlikte anılır. Dahası Allah ayetlerde, Semud Kavmi’ne Ad Kavmi’nin helakından ders almalarını öğütlemektedir. Bu ise, Semud Kavmi’nin Ad Kavmi hakkında detaylı bir bilgi sahibi olduğunu gösterir:
قَالَ يَا قَوْمِ
اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ (٧٣)وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ
خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الأرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا
قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا فَاذْكُرُوا آلاءَ اللَّهِ وَلا تَعْثَوْا
فِي الأرْضِ مُفْسِدِينَ (٧٤)
Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih:) "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur... (Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın. (Araf Suresi, 73-74)
Ad Kavmi’ne de kendilerinden önce yaşamış olan Nuh Kavmi’nin örnekleri gösterilmiştir. Ad Kavmi’nin Semud Kavmi için tarihsel bir önemi olması gibi, Nuh Kavmi’nin de Ad Kavmi için tarihsel bir önemi vardır. Bu kavimler birbirlerinden haberdardırlar ve belki de aynı soydan gelmektedirler.
وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ
عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الأرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ
الْجِبَالَ بُيُوتًا فَاذْكُرُوا آلاءَ اللَّهِ وَلا تَعْثَوْا فِي الأرْضِ مُفْسِدِينَ
(٧٤)
(Salih kavmine dedi ki: Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın. (Araf Suresi, 74) |
Cevap, biraz araştırıldığında ortaya çıkar. Ad ve Semud Kavimleri arasındaki coğrafi uzaklık aldatıcıdır. Semud Kavmi Ad Kavmi’ni bilmekteydi, çünkü bu iki kavim, büyük bir olasılıkla aynı kökenden geliyorlardı. Ana Britannica Ansiklopedisi "Semudlar" başlığı altında bu kavimden şöyle bahseder:
Eski Arabistan'da önem taşıdığı anlaşılan kabile ya da kabileler topluluğu. Güney Arabistan kökenli oldukları, ancak içlerinden büyük bir grubun çok eskiden kuzeye göç ederek Aslab Dağı yamaçlarına yerleştiği sanılmaktadır. Hicaz ve Şam arasında yaşayan Semudlar, Ashab-ı Hicr olarak bilinir. Son arkeolojik araştırmalarda, Arabistan'ın orta kesimlerinde Semudlar'a ait çok sayıda kaya resim ve yazı ortaya çıkartılmıştır.
Daha önce Ad Kavmi’nin, Güney Arabistan'da yaşayan bir kavim olduğunu görmüştük. Ad Kavmi’nin yaşadığı bölgede, özellikle Ad'ın torunları olan Hadramiler'in yaşadıkları bölgenin ve başkentlerinin yakınlarında Semud Kavmi’ne ait bulguların elde edilmesi ise son derece önemlidir. Bu durum, Kuran'da işaret edilen Ad-Semud Kavimleri’nin bağlantısını da açıklar. Bu bağlantı, Hz. Salih'in, Semudların Ad Kavmi’nin yerine geldiklerini belirten sözünde şöyle açıklanmaktadır:
Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik.
Salih:)
"Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur... (Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın." (Araf Suresi, 73-74)
Kısacası Semud Kavmi, Allah'ın elçilerine uymamanın karşılığını helak
olarak ödemiştir. Yapmakta oldukları yapılar, sanat eserleri
kendilerini azaptan koruyamamıştır. Semud Kavmi, daha önceki ve sonraki
birçok inkarcı kavim gibi şiddetli bir azapla helak edilmiştir.
قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ
مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ (٧٣)وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ
وَبَوَّأَكُمْ فِي الأرْضِ (٧٤)
"Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur... (Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın." (Araf Suresi, 73-74)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder