30 Kasım 2015 Pazartesi

SIKINTILARDAN KURTULUŞUN ANAHTARI SABIRDIR



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَرَأَ آيَةَ الْكُرْسِيِّ، وَخَوَاتِيمَ سُورَةِ الْبَقَرَةِ عِنْدَ الْكَرْبِ اَغَاثَهُ اللهُ. (منثور‏)
" كم اؤزونتو و كدر آننده آيت الكرسى و بقره سوره سنين صونو ( نده كى إيكى آيتى آمن الرسول ) نو اوقورسه الله تعالى اونه ياردم أدر ."
Kim üzüntü ve keder anında Âyetü’l-kürsî ve Bakara Sûresi’nin sonu(ndaki iki âyeti: âmenerresûlü)nü okursa Allâhü Teâlâ ona yardım eder.” 
(Hadîs-i Şerîf, Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr)
Hicrî: 18 Safer  1437  Fazilet Takvimi 

SIKINTILARDAN KURTULUŞUN ANAHTARI SABIRDIR


Hazret-i Hüseyin radıyallâhü anh buyurdular:
“Sabır, sıkıntılardan kurtuluşun anahtarıdır.
Zühd (dünyaya rağbet etmemek, yani dünya malının sevgisini kalbine sokmamak) ebedî zenginliktir.”
Ebu’d-Derdâ radıyallâhü anh buyurdular:
“Başına üstesinden gelemeyeceğin bir iş gelirse sabret ve Allâh’dan kurtuluşu bekle”.
Ma‘rûf-i Kerhî hazretleri buyurdular:
“Kim üç defa ümmet-i Muhammed’in hidayeti, belalardan korunması, sıkıntılardan kurtulması için duâ ederse Allâhü Teâlâ ona düştüğü  sıkıntıdan kurtuluş ihsan eder.
Abdurrahman bin Zâdân anlattı: Ahmed bin Hanbel’in yanında bulunduğum sırada oraya bir adam geldi ve anlamadığım bir şeyler söyledi. İmâm ona: “Sabret, zira Allâh’ın yardımı sabırla beraberdir” dedi ve sonra “Allâh’ın yardımı sabırladır. Başına gelen her sıkıntının muhakkak bir kurtuluşu vardır. Muhakkak ki zorlukla bir kolaylık vardır. Evet, o zorlukla beraber bir kolaylık vardır” Hadîs-i Şerîfini rivâyet etti. Nitekim Hz. Ömer buyurdu: Mü’min bir kalbe her hangi bir şiddet inerse Allâhü Teâlâ ona arkasından bir ferahlık verir. İyi bil ki bir güçlük biri dünyevî ve biri de uhrevî iki kolaylığa galip gelemez.
Hz. Âişe radıyallâhü anhâ vâlidemiz buyurdu:
“Ümitsiz bulunduğun vakit, hiç ummadığın şeye nail olacağına en ümitli ol. Zira Hz. Mûsâ bin İmrân, ateş almak için dağa çıktı, peygamberlik ihsân edildi ve döndü.”
Şiddetli sıkıntılar ve kederlere karşı tesbih namazı gibisi yoktur. (Suyûtî, el-Erec fi’l-ferec)
BEYİT:
Bir kapû bend ederse bin kapû eyler küşâd
Hazret-i Allah, Efendi! Fâtihu’l-ebvâbdır.
(Efendi! Bir kapıyı kapatırsa bin kapı açar Hazret-i Allah. Çünkü fâtihu’l-ebvâb; bütün kapıları açan odur.)
Hicrî: 18 Safer  1437  Fazilet Takvimi 



29 Kasım 2015 Pazar

BİR ÖLÜNÜN SON ANLARI



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِسْتَعِدَّ لِلْمَوْتِ قَبْلَ نُزُولِ الْمَوْتِ. (ك)‏
بيغمبر أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر " اؤلوم كلمه دن اؤنجه اؤلؤمه حاضرلان ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:“Ölüm gelmeden önce ölüme hazırlan.” 
(Hadîs-i Şerîf, Hâkim, el-Müstedrek)
Hicrî: 17 Safer  1437  Fazilet Takvimi 

BİR ÖLÜNÜN SON ANLARI


Mümin kul, ölüm yastığına baş koyduğu vakit Rahmân tarafından bir nidâ gelip buyurulur ki: “Ey ölüm meleği, bu hastayı pek tazyik etme, rahat olsun.
Böylece ruhu dizlerine, göbeğine ve göğsüne gelinceye kadar bu rahatlık devam eder. Ruh boğazına gelince el ele ve göz göze ve diğer azalar ta kıyamete kadar bir daha karşılaşamayacaklarını birbirlerine haber verip veda ederler.
Ve ruh bunca müddet bulunduğu cesedden vedalaşıp ayrılır. Sonra semadan bir nida gelir: Ey Âdemoğlu! Şimdi dünya mı seni terk ediyor, yoksa sen mi dünyayı terk ediyorsun? Şimdi malın seni koruyabiliyor mu, yoksa sen onu muhafaza edebiliyor musun? Şimdi dünyadaki makamın, mevkiin seni mi kurtarıyor, yoksa sen onu mu kurtarıyorsun? Şimdi sen mi dünyaya galip olup onu yok ettin, yoksa o sana galip olup seni zillet toprağına mı attı? Yazık...
Hastanın dili tutulduğu vakit yanına dört melek gelir:
Birincisi selam verip: “Ben senin yiyeceklerine Allah tarafından memur idim. Bugün dünyayı doğudan batıya dolaştım, senin rızkından bir lokma bile bulamadım, bitmiş” der.
İkincisi selam verip: “Ben senin içeceklerine memur idim. Bugün cihânı dolaştım, senin rızkından bir damla bile su kalmamış” der.
Üçüncüsü selam verip: “Ben senin nefesine memur idim. Şimdi yeryüzünü aradım, senin için bir nefes dahi kalmamıştır” der.
Dördüncüsü selam verip: “Ben senin ömrüne memur idim. Bugün senin ömür müddetinden asla bir şey kalmadı” der.
Bundan sonra Kirâmen-Kâtibîn melekleri teşrif edip selamdan sonra: “Ey Allâh’ın kulu, biz Allâh tarafından senin işlediğin hayır ve şerri yazmaya memur idik” der ve yazılı bir defter verirler. Ve, “İşte bu amel defterin, oku” derler.
Kul pişmanlığından gözlerinden yaşlar dökerek utancından amel defterini okumaktan çekinir ve yüzünü gâh sağ, gâh sol tarafına çevirir. Sonra o melekler de bu kulu müjdeleyip giderler.
Allâh’ım ölüm uyandırmadan sen bizi uyandır. (Düreru’l-Hisân, Süyûtî)
Hicrî: 17 Safer  1437  Fazilet Takvimi 



CENNET UCUZ CEHENNEM PAHALI



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلدُّنْيَا مَزْرَعَةُ الْآخِرَةِ. (إحياء)
بيغمبر أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر " دنيا آخرتيك طارله سيدر ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Dünya âhiretin tarlasıdır.” 
(Hadîs-i Şerîf, İhyâu Ulûmiddîn)
Hicrî: 16 Safer  1437  Fazilet Takvimi 

CENNET UCUZ CEHENNEM PAHALI

Allâhü Teâlâ peygamberlerinden birine şöyle vahyetti:
“Ey Âdemoğlu! Cehennemi çok büyük paralar harcayarak satın alırsın da cenneti az bir paraya bile satın almazsın.”
Bunun tefsiri şöyledir:
Günahkâr bir kimse günahkâr arkadaşlarına bir ziyafet vermek istese çok para harcar ve bu kendisine ağır gelmez. O böylece cehennemi büyük paralarla satın almış olur.
Hâlbuki o kimse Allâhü Teâlânın rızası için az bir para harcayarak din kardeşlerine Allah rızası için bir ziyafet hazırlasa ve fakirleri davet etse bu ona ağır gelir. Hâlbuki, az bir para ile cenneti satın alacaktı. (Tenbihü’l-Gâfilîn)

HALÎFE ABDÜLMELİK BİN MERVÂN

Emevî halifesi Abdülmelik bin Mervan, halife olmadan önce de abid ve dinin emirlerine çok bağlı bir zat idi. Âlimlerin derslerine devam eder ve fıkıh öğrenirdi. Hz. Muâviye onu Medîne-i Münevvere’ye vâli tayin etmişti.
Bir gün gayet beliğ bir hutbe okudu. Sonra ağlayarak dedi ki:
Yâ Rabbi, muhakkak benim günahlarım büyüktür. Lâkin senin affının en azı bile onlardan daha büyüktür. Az affınla çok olan günahlarımı sil.
Bu sözleri Hasan-ı Basrî’ye (rh.) ulaşınca ağladı ve:
“Eğer altın ile yazılacak bir söz varsa işte bunlar yazılır” dedi.
Vefat edeceği vakit beni yüksek bir yere kaldırınız dedi. Emri yerine getirildi. Bu sırada bir tatlı rüzgâr esti. Dedi ki:
“Ey dünya, seni ne güzel biliriz! Hâlbuki senin uzunun kısa, çoğun kıymetsizdir. Biz ise sende tamamıyla aldanmış bulunuyoruz.” (Vesâya’l-ulemâ inde huzûri’l-mevt, Rib‘î)
Hicrî: 16 Safer  1437  Fazilet Takvimi 



HARAMLA GIDÂLANAN CESED, CENNETE GİRMEZ



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ بَنَى لِلهِ مَسْجِدًا صَغِيرًا كَانَ أَوْ كَبِيرًا بَنَى اللهُ لَهُ بَيْتًا فِي الْجنَّةِ. (ت)
" إستر كوجوك اولسون إستر بويوك اولسون كم الله ايجون بر مسجد يابتررسه الله تعالى ده اونه جنتته بر كوشك يابترر ."
İster küçük olsun ister büyük olsun kim Allah için bir mescid yaptırırsa, Allâhü Teâlâ da ona Cennette bir köşk yaptırır.
 (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 15 Safer  1437  Fazilet Takvimi 

PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.) BUYURDULAR


Hazret-i Ebûbekr-i Sıddîk’ın rivâyet ettiği bazı hadîs-i şerifler:
“Haramla gıdâlanan cesed, Cennete girmez.”
“Yalandan sakınınız, çünkü yalanla îmân birleşmez.”
“Bir kavim cihâdı (insanları Allâh’ın dinine daveti) terk ettiği müddetçe, Allah onların umûmuna belâ indirir.”
“Cenâb-ı Allah, Şa’ban ayının yarısında tecellî eder, kâfir ile kalbinde kin tutanlardan başka, bütün insanları affeder.”
“Müslümanlardan hiç birini asla tahkîr etme. Çünkü Müslümanların küçüğü Allah katında büyüktür.” (Deylemî)
“Şeytanın şerrinden Allâh’a sığınmaktan gâfil olmayın! Siz onu görmüyorsanız da o sizden hiçbir zaman gaflet etmez.” (Deylemî)
Bir günah işleyen kul, âdâbına riâyet ederek güzel abdest alıp, iki rek’at namaz kıldıktan sonra, Allâh’a istiğfâr ederse, Allâhü Teâlâ da onun günâhlarını mağfiret eyler.”
“Allâh’dan âfiyet isteyiniz”
“Bana çok salevât-ı şerîfe getirin. Çünkü ümmetimden biri bana salevât getirirse Cenâb-ı Hakk’ın kabrimde vazifelendirdiği melek: ‘filân oğlu filân şu an sana salavât getirdi, der.” (Deylemî)
“Allâh yolunda ayakları tozlanan kimsenin ayaklarını, Cenâb-ı Hak Cehenneme haram kılar.” (Bezzâr)
“Hesâba çekilmeden Cennet’e girecek olan yetmiş bin kişi ile ihsân olundum.” (Müsned-i İmâm Ahmed)
“Hz. Mûsâ Rabbine, ‘ölüm musibeti ile karşılaşan kimseyi tâziye edenin mükâfatı nedir?’ diye sordu. Cenâb-ı Hak:
‘Onu -Arşımın- gölgesinde gölgelendiririm’ buyurdu”
“Allâh’ın kendisini Cehennem azâbından kurtarmasını ve (arşının) gölgesinde barındırmasını arzu eden kimse, mü’minlere karşı katı kalpli olmasın, bilâkis onlara merhametli olsun.”
“Allâhü Zü’l-Celâl: ‘Eğer sizler rahmetimi istiyorsanız, mahlûkatıma merhamet edin’ buyurdu.” (Deylemî)
Hicrî: 15 Safer  1437  Fazilet Takvimi