“Muhakkak kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçedir veya
cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 17 Zilhicce 1433 •Fazilet
Takvim
KABİR SUÂLİ HAKTIR
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) Ashâbına “Kabir suallerine
vereceğiniz cevapları öğreniniz, zira siz ondan mes’ûlsünüz.” buyururlar
idi. Ensâr’dan bir zatın evinde bir müslümanın vefâtı yaklaşınca ona bu
husûsta tavsiye ve telkînde bulundular.
Ashâb-ı Kirâm da çocuklarından biri iyiyi kötüden ayırabildiği vakit
ona “Sana 'Rabbin kimdir? diye sorduklarında ‘Rabbim Allâh’dır, de.
Sana
‘Dînin nedir?’ diye sorduklarında ‘dînim İslâm’dır, de.
Sana
‘Peygamberin kimdir?’ diye sorduklarında da ‘Muhammed aleyhissalâtü
vesselâmdır’ de” diye belletirlerdi.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) oğlu İbrâhîm’i defnettiğinde kabri
başında durup şöyle buyurdular: “Ey oğlum, kalb mahzûn olur, gözden yaş
akar. Bizler, Rabbin gazabını celbeden söz etmeyiz. Ancak, ‘innâ lillâhi
ve innâ ileyhi râci'ûn.’ deriz. Ey evlâdım, sana sorulduğunda Rabbim
Allâh’dır, dînim İslâm, Resûlullâh da babamdır, de.” buyurdular. Ashâb-ı
Kirâm ağladılar. Hazret-i Ömer ise sesli olarak ağlamaya başladı.
Resûlullâh (s.a.v.) Ashâbına baktı da Hz. Ömer’in ve onunla beraber
Ashâb’ının ağlaştığını gördü. Sonra “Ey Ömer, seni ağlatan nedir?’
buyurdular. O “Yâ Resûlallâh, bu senin evladındır, hem o bâliğ (ergen)
de değildir. Kalem onun hayır ve şerden hiçbir amelini yazmamıştır. O
senin telkînine muhtâc oluyor. Ya Ömer’in hâli ne olur? Halbuki o
mükellef tutulmuş, kalem hayırdan şerden amelini yazmıştır. Onun senin
gibi telkîn verecek kimsesi de yoktur.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) ağladı, Ashâbı da onunla ağlaştılar. Bu
sırada Hz. Cebrâîl geldi ve “Rabbin sana selâm ediyor ve sana şu âyeti
indirdi.” buyurup İbrâhîm sûresinin, 27. âyet-i celîlesini okudu.
{ يُثَبِّتُ
اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي
الآخِرَةِ وَيُضِلُّ اللَّهُ الظَّالِمِينَ وَيَفْعَلُ اللَّهُ مَا يَشَاءُ (٢٧)
Yusebbitullâhullezîne
âmenû bil kavlis sâbiti fil hayâtid dunyâ ve fil âhıreh(âhıreti), ve
yudıllullâhuz zâlimîne ve yef’alullâhu mâ yeşâ’(yeşâu).
Allah âmenû
olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) sabit sözle dünya
ve ahiret hayatında sebat ettirir. Ve zalimleri dalâlette bırakır. Allah
dilediği şeyi yapar. }
Bu
âyet-i celîle ölüm vaktinde ve kabirde Allâh’ın mü’minleri hak söz yani
‘Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlüllah’ kelime-i tevhidi ile sâbit
kılacağını müjdelemektedir. Resûlullâh aleyhisselâm bunu Ashâbına
bildirdiler ve gönüller hoş olup kalbler yatıştı ve Allâh’a şükrettiler.
Hicrî: 17 Zilhicce 1433 •Fazilet
Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder