Selamün
Aleyküm, Merhaba”
Dedelerimiz, “Önce selam sonra kelâm” demişler.
Dostlar, mü’minler karşılaştıklarında, ellerini birbirlerine uzatmadan önce
“selamün aleyküm” deyip selamlaşırlar. Selamdan sonra “Hoş geldin, yerin geniş
olsun, oturun, rahat olun” manasında “Merhaba” demek güzel bir iltifat sözüdür.
“Merhaba” kelimesi bazılarının zannettiği gibi “Benden sana zarar gelmez”
mânâsına gelmediği gibi Farsça da değildir. Bu kelime Arapça’dır ve güzel bir
mânâsı vardır.
Merhaba kelimesinin kültürümüzde ayrı bir yeri vardır. Bir topluluğa selam
verip onların yanına oturduğumuzda bize ‘merhaba’ derler. “Hoş geldin”
manasında “Merhaba” demek güzel bir iltifat sözüdür.
“Merhabası olmak” yakınlığı ve dostluğu olmak demektir. “Merhabayı kesmek”
de yakınlığı ve dostluğu kesmek manasına kullanılır.
Süleyman Çelebi Hazretleri’nin kaleme aldığı, Mevlid’in de birçok mısraları
merhaba kelimesiyle başlar. Hatta eserde “Merhaba bahri” adıyla ayrı bir
bölümde bile vardır. Merhaba Bahri’nin bir beyti şöyledir:
Merhaba ey Rahmeten lil âlemîn
Merhaba sensîn şefîu’l-müznibîn
Merhaba sensîn şefîu’l-müznibîn
Merhaba kelimesinin aslı ferahlıktır
“Merhaba” kelimesi Arapçadır ve güzel bir manası vardır. Merhaba “Ruhb”
masdarından gelmektedir. Ruhb da “yer genişliği / ferahlık” demektir. Bu manaya
geldiği için, mescidin genişliği Arapçada bu kelime ile anlatılır. Misafiri çok
gelen kimse hakkında, mecazen “Falan kişinin avlusu geniş.” denilir ki burada
da aynı kelime kullanılır.
Merhabada genişlik manası olduğu için, midesi geniş olmak ve göğsü geniş
olmak da aynı kelimeyle ifade edilir. Merhaba; hoş karşılamak, geniş, bol,
çevresi kuşatılmamış, cömert, eli açık, açık fikirli, hür düşünceli, samimi,
içten candan, kaygısız, dertsiz, başı rahat manalarını da taşır. Bir meclise
gelen kimseye “Merhaba” demek, “Hoş geldin, yerin geniş olsun, oturun, rahat
olun” demektir. Arapça gramer kaidesine göre erkeğe “merhaben bike”, kadına
“merhaben biki” denilmesi icap eder. Kendisine “Siz” diye hitap edilen
kimselere hürmet ve nezaket ifadesi olarak, erkekse cemi’ / çoğul olarak
“merhaben biküm”, kadınsa “merhaben bikünne” denilmesi gerekir. Ancak böyle
olmasına rağmen muhataplar kadın da olsa erkek de olsan, birden fazla da olsa
çoğunlukla sadece “merhaba” denilir.
Kur’an-ı Kerim’de “Merhaba” kelimesi
Kur’an-ı Kerim’de Sâd Suresinin 59. ve 60. ayetlerinde merhaba kelimesi
geçiyor. Bu ayetlerin mealleri şöyledir:
{ هَذَا فَوْجٌ مُقْتَحِمٌ
مَعَكُمْ لا مَرْحَبًا بِهِمْ إِنَّهُمْ صَالُوا النَّارِ (٥٩)قَالُوا بَلْ
أَنْتُمْ لا مَرْحَبًا بِكُمْ أَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَا فَبِئْسَ الْقَرَارُ
(٦٠) }
“(Cehennemliklere) İşte (dünyada size uyup da peşinizden gelen ve şimdi)
sizinle beraber (cehenneme) girecek olan bir topluluk (denilecek). Onlar da
(şimdi) onlara merhaba yok, çünkü onlar ateşe gireceklerdir diyecekler.
“(Onlara uyanlar da) ‘Hayır, asıl sizlere merhaba yok. (Bize İslam dışı bâtıl
yolu hak diye gösterdiniz, böylece) bunu (azabı), bizim önümüze siz getirdiniz.
(Burası) ne kötü durulacak yerdir (diyecekler).”
Dünyadayken cehennemliklere önderlik yapanların, kendilerine uyanlar
hakkındaki “Onlara merhaba yok” sözleri, “Onların yeri geniş ve rahat olmasın,
rahat yüzü görmesinler” demektir. Bu önderlere uyanlar da onlara lânet
edercesine, “Hayır, asıl sizlere merhaba yok” diyeceklerdir…
Selamün Aleyküm Hususunda Birkaç Ayet:
1. (Rasûlüm!) Âyetlerimize inananlar sana geldiği zaman selâmün aleyküm de.
(En’âm sûresi, âyet: 54)
{ وَإِذَا
جَاءَكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلامٌ عَلَيْكُمْ
(٥٤) }
2. (A’raf ehli) cennet ehline selâmün aleyküm diyerek seslenirler.”
(A’raf sûresi, yet: 46)
{ وَنَادَوْا
أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَنْ سَلامٌ عَلَيْكُمْ (٤٦) }
(Melekler cennetliklere cennette, dünyanın zevk ve zorluklarına karşı)
sabretmenizden dolayı selâmün aleyküm / size selam olsun, (dünya) yurdun(un
iyi) sonucu ne güzeldir derler.” (Ra’d sûresi, âyet: 24)
{ { سَلامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ
عُقْبَى الدَّارِ (٢٤)
3. (Melekler) ruhlarını iyi ve hoş olarak alacakları (Mü’min) kimselere,
selâmün aleyküm, yaptıklarınızdan dolayı girin cennete derler.” (Nahl sûresi,
âyet: 32)
{
{ الَّذِينَ تَتَوَفَّاهُمُ
الْمَلائِكَةُ طَيِّبِينَ يَقُولُونَ سَلامٌ عَلَيْكُمُ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ
بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (٣٢)
4. “Müttakîler / rablerinin emrine uygun yaşayanlar bölük bölük cennete
sevk edileceklerdir. Oraya gelipte kapıları açılınca, cennetin kapıcıları,
selâmün aleyküm, tertemizsiniz. Ebedî olarak (kalmak üzere) buraya girin
diyecek.” (Zümer sûresi, âyet: 73)
{ وَسِيقَ الَّذِينَ
اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَرًا حَتَّى إِذَا جَاءُوهَا وَفُتِحَتْ
أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ
فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ (٧٣) }
İnsan ve
Hayat Dergisi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder