Mü’minun Sûresi: “Celâlim hakkı için biz Nûh’u kavmine resûl gönderdik de dedi ki:
‘Ey benim kavmim: Allâh’a ibadet edin, ondan başka bir ilâhınız yoktur.
Artık korunmaz mısınız?” (Mü’minun Sûresi, âyet 23
Hicrî: 6 Muharrem 1434 •Fazilet Takvim
İKİNCİ ÂDEM: HZ. NÛH ALEYHİSSELAM
Allâhü Teâlâ kavmini küfür ve isyandan hidâyete davet etmek üzere
Hz. Nûh’u elli yaşında iken kavmine peygamber gönderdi. Kavmi arasında
950 sene kaldı.
Hz. Nûh, onları hakka davet ettikçe onu dinlemedikleri gibi eziyet
ederlerdi. Nûh aleyhisselâm ise her seferinde “Yâ Rabbi! Beni ve kavmimi
affet, zira onlar bilmiyorlar.” diye duâ ederdi. Onlar isyanlarına
devâm ettiler, gittikçe de hataları çoğaldı ve bu hal Hz. Nûh ve kavmi
için uzun sürdü. Hz. Nûh bir nesil gelip geçtikçe sonrakinin hidâyeti
için uğraşıyor, fakat her gelen öncekinden daha fenâ çıkıyordu.
Nihâyet kavminden şimdiye kadar iman edenlerden başkasının
inanmayacağı kendisine bildirilince Nûh (a.s.) onlar aleyhine “Yâ Rabbi!
Yeryüzünde kâfirlerden birini bırakma. Zira sen onları bırakırsan
kullarını yoldan çıkarıyorlar, nankör ve fâcirden başka da
doğurmuyorlar. Yâ Rab! Beni, babamı, anamı, mü’min olarak evime gireni
ve bütün mü’min erkek ve kadınları mağfiret buyur. Zalimlere ise
helâkden başka birşey artırma.” (Nûh Sûresi, âyet 26-28) buyurulduğu
üzere duâ etti.
Allâhü Teâlâ “Bizim nezâretimiz altında ve vahyimiz dâiresinde gemi
yap, hem o zulmedenler hakkında bana hitâb etme, çünkü onlar
boğulmuşlardır.” buyurdu. Bunun üzerine Nûh (a.s.) gemi inşasına
başladı. Nihâyet
Allâh’ın emri geldi, yeryüzünü su kapladı, bütün
kâfirler helâk oldu, Mü’minlerden başka kimse kalmadı. Allâh’ın emri
tamam olunca gemi Cûdî dağına oturdu. Nûh (a.s.) ile gemide bulunan
müslümanlar kurtulup insanlar onlardan çoğaldılar. Onun için Hz. Nuh
(a.s.)’a ikinci Adem denilir. Hz. Nûh (a.s.) gemiye bindiği vakit her
cins hayvandan ikişer çift almış olduğundan hayvanlar da onlardan
çoğaldı.
Hz. Nûh (a.s.) karaya çıktığı Âşûrâ günü Allâh’a şükretmek
için oruç tuttu, gemideki halka da oruç tutmalarını emretti. Sonra
yanında kalan hubûbâttan yedi çeşit azığı topladı, onları birbirine
karıştırarak pişirdi ve yediler. İşte, bugün de hubûbâtı karıştırıp
pişirmek Nûh aleyhisselâmdan kalma bir adet olup müstehabdır.
Hicrî: 6 Muharrem 1434 •Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder