قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خَيْرُ النَّاسِ أَقْرَؤُهُمْ
وَأَتْقَاهُمْ وَآمَرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَأَنْهَاهُمْ عَنْ الْمُنْكَرِ
وَأَوْصَلُهُمْ لِلرَّحِمِ. (حم)
بيغمبر
أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."
إنسانلريك أك
خيرلسى قرآن كريمى أك جوق و أك كوزل اوقويان أك طاقوالى اولان إنسانلره معروفى (
إيمان و طاعتى ) أك جوق أمر أديب منكردن ( كفردن و كوناحلردان ) أك جوق نهيه دن و
أك جوق و أك جوق صلهء رحمده بولونان كمسه در ."
“İnsanların en hayırlısı, Kur’ân-ı Kerîm’i en çok ve en güzel
okuyan, en takvâlı olan, insanlara ma’rufu (îmân ve tâati) en çok
emredip münkerden (küfürden ve günahlardan) en çok nehyeden ve en çok
sıla-i rahimde bulunan kimsedir.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed bin
Hanbel)
Hicrî: 24 Şaban 1437 Fazilet Takvimi
“NAMAZI DOSDOĞRU KILINIZ VE ZEKÂTI VERİNİZ”
Zekât, lügatte bereket, nemâ, temizlik ve sâf olmak mânâlarına gelir.
Zekât senelik mâlî bir ibâdettir ki Cenâb-ı Hakk’ın emrine itâat için, nisaba mâlik (zengin) Müslümanların her sene mallarından kırkta birini, Allâhü Teâlâ’nın tâyîn ettiği sekiz sınıftan birine vermelerinden ibârettir. Bu sekiz sınıf Tevbe Sûresi’nin 60. âyeti kerîmesinde bildirilmiştir:
“Sadaka (zekât)lar, ancak fakirlere, miskin; yoksullara, onun üzerine (zekâtın tahsiline) memur olanlara, müellefe-i kulûb (kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlar)a, (âzad edilecek) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara, yolda kalmışlara mahsustur...”
Zekât, İslâm’ın beş şartından birisidir. Hür, akıllı, bâliğ (ergen) ve nisâb miktârı mala mâlik olan Müslümanın zekât vermesi farzdır.
Zekâtta nisab: Aslî ihtiyaçlarından ve borçlarından sonra:
20 miskal (80,18 gr) altın veya bu değerde nakit para ve ticâret malı;
Otlayan hayvanlarda ise devede beş, sığırda otuz ve koyunda kırk adettir.
Zekât vermenin farz olması için nisâba kavuştuktan sonra malın üzerinden bir yıl geçmelidir.
Aslî ihtiyaçlar: Ev ve ev için lüzûmlu eşya, elbiseler, âletler, kitaplar, binek (at veya araba) ve bir aylık –sahîh görülen diğer bir görüşe göre bir senelik- erzaktır. Borç karşılığı para da aslî ihtiyaçlardandır.
Nisâb miktarının sene içinde eksilmesi, zekât vermeye mânî değildir. Nisâb miktarının senenin başında ve sonunda mevcut olması yeterlidir.
Zekât verirken veya vermek üzere ayırırken kalb ile zekâta niyet edilmesi lâzımdır. Dil ile söylemek lâzım gelmez.
Zekât niyeti ile verirken hediye veya borç olarak verdiğini söylemekte bir mahzûr yoktur.
Hicrî: 24 Şaban 1437 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder