14 Temmuz 2016 Perşembe

ZEKÂT CİMRİLİKTEN, KÖTÜ AHLÂKTAN TEMİZLER




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ فَطَّرَ صَائِمًا كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ غَيْرَ أَنَّهُ لَا يَنْقُصُ مِنْ أَجْرِ الصَّائِمِ شَيْئًا. (ت)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."كم بر اوروجلويه إفطار أتديررسه اوروجلونون ثوابندان هجبر شى أكسلمه دن اونون ثوابى كبى ثواب آلير ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, -oruçlunun sevâbından hiçbir şey eksilmeden- onun sevâbı gibi sevab alır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:   07  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi

ZEKÂT CİMRİLİKTEN, KÖTÜ AHLÂKTAN TEMİZLER


İslâm’ın şartlarından biri de malının zekâtını vermektir. Ticâret malları ile altın, gümüş ve nakit paraların kırkta biri verilir.
Zekât, temizlik ve üreyip çoğalmak mânâsınadır. Malın zekâtını vermek kalan mala çok bereket getirir, zekât verenin malı gittikçe artar. Lâkin bu faydayı elde etmek için zekâtı gönül hoşluğu ile vermek lâzımdır. İstemeyerek işlenen amel Allâhü Teâlâ’nın rızâsına yakın ve makbûl olmaz.
Velî (Allah’ın sevgili bir kulu) olmak mal ve canı Allah yolunda fedâ etmeye bağlıdır. Cimri olan velî olamaz. Zekât cimrilik gibi kötü ahlâktan temizler.
Allâhü Teâlâ, malını kendi rızası için verene ondan hayırlısını, canını ve fânî vücûdunu fedâ edene de ondan hayırlı olan ebedî hayâtı ve cemâl-i ilâhiyyeyi görmeyi nasîb eder. Kur’ân-ı Kerîm’de -meâlen-: “Allâhü Teâlâ’nın rızâsına muvâfık güzel ameller yapanlara ondan daha güzeli ve bir de ziyâde var.” (Yûnus sûresi, âyet 26)” buyurulmuştur. Buradaki ziyâde Allah’ın cemâlini görmek (rü’yetullah) olarak tefsir edilmiştir.
Yine âyet-i celîlede -meâlen-: “…Hakkında sizi tasarrufa salahiyetli kıldığı şeylerden infak eyleyin.” (Hadîd sûresi, âyet 7) buyurulmuştur. Yani halkın ellerinde olan mallar hakîkatte Allâhü Teâlâ’nındır, halka emânet olarak vermiştir. Nisâba mâlik olan herkesin o maldan zekât ve sadaka vermesi lâzımdır.
Fetvâ kitaplarında okuma ve okutma ile meşgul olan ilim ehlinin zengin de olsa zekat almasının caiz olduğu yazılmıştır. (Tenvîru’l-ebsâr ve Tefsîr-i Semerkandî) Hadîs-i şerîfte: “Kırk senelik nafakası da olsa ilim (din ilmi) talebesine zekât verilir.” buyurulmuştur. 
İsmâil Hakkı Bursevî diyor ki: “Burada ilimden maksad: Peygamberlerin ve evliyânın ilmi olan dînî ilimlerdir. Yoksa yalnız felsefî ve aklî ilimleri tahsîl edenler değildir.
(Hadîs-i Erbâîn terc. ve şerh, İ. Hakkı Bursevî)
Hicrî:   07  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi




KUR’ÂN-I KERÎM’İ ÖĞRENİNİZ, ONU DEVAMLI OKUYUNUZ”




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ إِلَّا الْجُوعُ وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قِيَامِهِ إِلَّا السَّهَرُ. (هـ)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."نيجه اوروج طوطانلر واردركى اوروجوندان اونلره قالان سادجه آجلقدر نيجه  (كجه عبادت إيجن )  قالقانلر واردركى اونلريك بوندان هسه لرى آنجاق اويقوصوزلقدر ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan onlara kalan sâdece açlıktır. Nice (gece ibâdet için) kalkanlar vardır ki, onların bundan hisseleri ancak uykusuzluktur.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî:   06  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi

“KUR’ÂN-I KERÎM’İ ÖĞRENİNİZ, ONU DEVAMLI OKUYUNUZ”


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
• “Kur’ân-ı Kerîm’e inanıp amel ederek okuyan mü’min kıyâmet günü getirilir. Kur’ân-ı Kerîm şöyle niyâz eder: “Yâ Rabbi, onu giydir.” Ona kerâmet tâcı giydirilir. Sonra Kur’ân-ı Kerîm: “Yâ Rabbi, artır” der. Kerâmet elbisesi giydirilir. Sonra Kur’ân-ı Kerîm: “Yâ Rabbi, ondan râzı ol” der, Allâhü Teâlâ ondan râzı olur. O kişiye: “Oku ve terakkî et, yüksel” denir, okuduğu her bir âyete bir hasene (sevap) verilir.” (Sünen-i Tirmizî)
• “Kim Kur’ân-ı Kerîm’i okur ve onunla amel ederse, kıyâmet gününde ana babasının başına bir tac giydirilir ki onun nûru, dünyâ evlerini aydınlatan güneş evinizin içinde bulunmuş olsa ondan daha parlak ve güzeldir. -Ana babasına bu ikrâm yapılırsa- ya bu ameli işleyenin mükâfâtı nasıl olur, düşünün!” (Ebû Dâvûd)
• “Kim Kur’ân-ı Kerîm’i okur, ezberler, helâlini helâl, harâmını haram olarak kabûl ederse Allâhü Teâlâ onu cennetine koyar, onu âilesinden cehennemlik olduğuna hükmedilmiş on kişiye şefâatçi kılar.” (Sünen-i Tirmizî)
• “Kur’ân-ı Kerîm’i öğreniniz, onu devamlı okuyunuz, gece en son ameliniz Kur’ân-ı Kerîm’den -Âyetülkürsî, Kâfirûn Sûresi gibi- âyetler okumak olsun. Muhakkak Kur’ân-ı Kerim, onu öğrenen, gece namazlarında okuyan kimse için her yere güzel kokular saçan misk dolu kese gibidir. Onu öğrenip ezberlediği halde okumayan içinse ağzı ip ile bağlanmış misk kesesi gibidir.” Yani ondan güzel koku çıkmaz. (Sünen-i Tirmizî)
• Bir kimse “Yâ Resûlallâh! Hangi ameli Allâhü Teâlâ daha çok sever?” diye sormuştu. Peygamberimiz (s.a.v.) “Konup göçenin ameli!” buyurdu. “Konup göçen ne demektir?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.v.) “Kur’ân’ı başından sonuna kadar okuyan kimsedir ki, ne zaman sonuna kadar okusa, hemen baş tarafına geçip yeniden okumağa başlar.” buyurdu. (Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:   06  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi



HZ. EBÛBEKİR’İN BÜYÜK HİZMETİ: Mürtedler ile Harb Etmesi



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: حِفْظُ الْغُلَامِ الصَّغِيرِ كَالنَّقْشِ فِي الْحَجَرِ وَحِفْظُ الرَّجُلِ بَعْدَ مَا يَكْبُرُ كَالْكِتَابِ عَلَى الْمَاءِ. (الجامع الصغير)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ." كوجوك جوجوغون أزبرلمسى طاش اؤزرينه نقش كبدر ياشلى كمسنيك أزبرلمسى إيسه صو اؤزرينه يازمق كبيدر ."

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Küçük çocuğun ezberlemesi taş üzerine nakış gibidir. Yaşlı kimsenin ezberlemesi ise su üzerine yazmak gibidir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir)
Hicrî:   05  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi

HZ. EBÛBEKİR’İN BÜYÜK HİZMETİ: Mürtedler ile Harb Etmesi


Hazret-i Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.), halîfe olduktan sonra mürted (dinden dönen)lerin fitnesinden kurtulmak için gösterdiği fevkalâde gayret kendisinin büyüklüğüne bir delildir.
Peygamber Efendimiz sallâllâhü aleyhi ve sellemin irtihâli bütün Arab Yarımadası’nı sarstı, yer yer ihtilâller ve isyanlar oldu.
Mekke-i Mükerreme’yi dinden dönme meselesi dehşetli bir yıldırım gibi vurdu, ahâlîyi hayrete düşürdü.
İşte öyle tehlikeli bir zamanda Süheyl bin Amr, Kâ’be-i Muazzama kapısında durdu. “Ey Mekkeliler!” diye çağırdı. Halk da onun başına toplandı.
“Ey Mekkeliler! Siz, herkesten sonra Müslüman oldunuz. Geliniz, herkesten evvel dinden dönmeyiniz. Resûlullah’ın (s.a.v.) buyurduğu gibi Allah, bu işi tamamlayacaktır.” dedi.
Mekke-i Mükerreme halkı dinden dönmediler. Kureyş kabîlesi, hep İslâm dîni üzere sâbit kaldı.
Mekke-i Mükerreme gibi Tâif’te de dinden dönenler olmadı. Kureyş gibi Sakîf kabîlesi de İslam’dan dönmedi.
Bunların dışında diğer Arab kabîleleri, kimi tamamen ve kimi kısmen dinden döndüler. Bazıları da “Namaz kılarız, ama zekât vermeyiz” dediler. Bunlara  nasıl muâmele olunacağında ihtilaf çıktı. İstişâre yapıldı. Kimi harb yapalım dedi. Hazret-i Ömerü’l-Fârûk (r.a.):
“Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” diyenler üzerine nasıl kılıç çekeriz?” dedi.
Hz. Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) dedi ki: “Vallâhi, Resûlullâh’a (s.a.v.) verdikleri bir yıllık oğlağı vermezlerse elim kılıç tuttukça onlarla savaşırım.”
Hazret-i Ömer ve diğer Ashab-ı Güzîn de Halîfenin doğru olduğunu tasdik ve bütün dinden dönenlerle muhârebe etmek üzere ittifak ettiler. Hz. Ebûbekir Mekke, Medîne ve Tâif hâricindeki bütün Arap kavimlerinin tekrar Müslüman olmalarına vesîle oldu. (Hz. Ebubekr-i Sıddîk, Çamlıca B.Y.)
Hicrî:   05  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi



HZ. EBÛBEKR-İ SIDDÎK’IN BİR HUTBESİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أَطْعَمَ أَخَاهُ خُبْزًا حَتَّى يُشْبِعَهُ وَسَقَاهُ مِنَ الْمَاءِ حَتَّى يَرْوِيَهُ بَعَّدَهُ اللهُ مِنَ النَّارِ سَبْعَ خَنَادِقَ. كُلُّ خَنْدَقٍ مَسِيرَةُ خَمْسِمِائَةِ عَامٍ. (هب)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ." مؤمن قردشينه  _ دويورونجيه قدار _  أكمك  ( يمك )  إكرام أدن قننجيه قدار صو إكرام أدن كمسي الله تعالى جهنمدن  يدى هندك اوزاقلاشترير هر هندك بشيوز يللق يورومه مسافه سنده در ."  

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Mümin kardeşine -doyuruncaya kadar- ekmek (yemek) ikrâm eden, kanıncaya kadar su ikram eden kimseyi Allâhü Teâlâ cehennemden yedi hendek uzaklaştırır. Her hendek beşyüz yıllık yürüme mesafesindedir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî:   04  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi

HZ. EBÛBEKR-İ SIDDÎK’IN BİR HUTBESİ


“…Allah’tan korkmanızı ve sizi hidâyete ulaştıran Allâh’ın emirlerine sımsıkı sarılmanızı tavsiye ediyorum. İhlâstan sonra İslâmiyet’in başlıca hidâyeti, Hz. Allâh’ın başınıza getirdiği kimselerin emirlerini dinlemek ve onlara itâat etmektir. Çünkü, Allâh’a ve emr-i bi’l-ma‘rûf ve nehy-i ani’l-münkerin ehli olan Ülül-emre itâat eden, hakîkaten felâha ermiş ve üzerine düşen vazîfesini de yapmıştır
Aman dikkat, sakın nefsinizin hevâ ve hevesine uymayın. Felâha erenler, hevâ ve hevesine uymaktan, hırs ve öfkeden korunanlardır.
Sakın övünmeyin! Topraktan yaratılıp sonra tekrar toprağa dönecek, sonra vücûdunu haşerâtın yiyeceği kimse neye övünür. O, bugün hayattadır, yarın ölecektir. Her gün ve her saat ölüme hazırlanarak hayırlı ameller işleyin. Mazlûmun bedduâsından sakının. Kendinizi dünyada bir müsâfir, rûhu da emânet görün kendinizi ölmüşlerden sayın. Sabredin. Muhakkak amellerin hepsi sabır ile olur… 
Fıkıh öğrenin ve onunla amel edin. Takvâyı da öğrenip takvâlı olun. Allâhü Teâlâ sizden önce geçenlerin ne yüzden helâk olduklarını ve ne ile kurtulduklarını bildirmiştir. Kitabında helâl ve haramları, hangi amellerin makbul olduğunu ve hangilerinin makbul olmadığını beyan etmiştir… 
Bilmiş olunuz ki, siz amellerinizi Allah için ihlâsla yaptığınız müddetçe, Rabb’inize itâat etmiş, -İslâm’dan- nasîbinizi korumuş olursunuz. Dîniniz için yaptığınız nâfile ibâdetleri önünüzde bir hazırlık olarak görün. Amellerinizdeki noksanlarınız oradan tamamlanır.  
Sonra, ey Allâh’ın kulları! Sizden önce geçen kardeşlerinizi ve ahbâbınızı düşününüz. Onlar, işledikleri amellerin karşılığını hakkıyla buldular ve buldukları ile kaldılar.  
Allâhü Teâlâ’ya yakınlık ancak ona ibâdet ve emrine itâat etmekledir...” 
(Târîhu’l-Hulefâ, İmam Suyûtî)
Hicrî:   04  ٌRamazan   1437  Fazilet Takvimi