30 Mart 2016 Çarşamba

MÜSLÜMANLAR MUKADDESÂTA HÜRMET İLE MÜKELLEFTİR



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ شِرَارَ أُمَّتِي أَجْرَؤُهُمْ عَلَى صَحَابَتِي. (الجامع الصغير)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  بيوردلر :" اؤمتيميك أك شرليسى ، آصحابمه قرشى جرتكار اولان ، اونلره ديل اوزاتاندر ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ümmetimin en şerlisi, Ashâbıma karşı cüretkâr olan, onlara dil uzatandır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî: 22  Cemaz,yelâhir  1437  Fazilet Takvimi

MÜSLÜMANLAR MUKADDESÂTA HÜRMET İLE MÜKELLEFTİR


Allâh (c.c.) ile alakalı olan, dînî, mânevî kıymeti olan şeylere mukaddesât denir. Allâhü Teâlâ mukaddestir, onun bütün isimleri de mukaddestir. Bütün müslümanlar, mukaddesata son derece hürmet etmekle mükelleftir. Allâhü Teâlâ’nın kitapları, peygamberleri, velîleri mukaddestirler. Namaz, oruç vesair ibadetler birer mukaddes vazîfedir. İslam mâbetleri; mescitler, câmiler de mukaddes ve mübârek yerlerdir.
Mukaddesâta hürmet ve ta’zim etmeyen kimse, rûhu sönmeye başlamış, yüksek duygulardan mahrum kalmış, gâfil demektir.
Biz müslümanlar herhangi bir ibâdete veya hayırlı bir işe başlayacağımız zaman, besmele okuruz. Bir hadîs-i şerîfte; “Herhangi hayırlı bir işe Bismillah sözü ile başlanmazsa, o iş bereketsizdir.” buyurulmuştur.
Kur’ân-ı Kerîm veya bir âyet-i kerîme ele alınarak okunacağı zaman abdestli bulunmak lazımdır. Bu esnâda kıbleye yönelmeli, derli toplu ve hürmetli bir vaziyet almalıdır. Abdestsiz olan bir kimse Mushaf-ı Şerîf’i kılıfsız olarak eline alamaz. Mukaddes bir kitabı ancak temiz, nezih olan eller tutabilir. Okumaya Eûzü Besmele ile başlanır.
Kur’ân-ı Kerîm temiz yerlerde avret mahalleri örtülü ve Kur’ân-ı Kerîm’i hürmetle dinleyecek vaziyette bulunan kimselerin yanlarında açıkça okunabilir. Kirli, pis yerlerde veya avret mahalleri açık veya başka bir işle meşgul kimselerin yanında Kur’ân ayetleri sesli okunamaz, mekruhtur.
Okunan Kur’ân-ı Kerîm’e karşı hürmetli bir vaziyet almayacak kimselerin işitecekleri bir sesle, açıkça Kur’an okunması câiz değildir. Bu hal, Kur’ân-ı Kerîm’e -hâşâ- ihanettir ve dinlemeyip saygısızlık yapanlar mânen mesul olurlar.
Kur’ân-ı Kerîm’i, namazın haricinde okurken, ilim öğrenirken en güzel elbiseleri giyip kıbleye dönmek ona hürmet için müstehaptır.
Hicrî: 22  Cemaz,yelâhir  1437  Fazilet Takvimi


HESAPSIZ CENNETE GİRENLER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ خَافَ اللهَ لَمْ يَضُرَّهُ أَحَدٌ وَمَنْ خَافَ غَيْرَ اللهِ لَمْ يَنْفَعْهُ أَحَدٌ. (هب)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  بيوردلر :" الله تعالى دان قورقان كمسيه هج كمسه ضرار وره مز . الله تعالى دان باشقه سندان قورقانه ده هج كمسه فايده وره مز ."

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allâhü Teâlâ’dan korkan kimseye hiç kimse zarar veremez. Allâhü Teâlâ’dan başkasından korkana da hiç kimse fayda veremez.” 
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 21  Cemaz,yelâhir  1437  Fazilet Takvimi

HESAPSIZ CENNETE GİRENLER


Kıyâmet gününde bir nidâcı şöyle seslenir: 
“Fazîlet sâhibi kimseler kalksınlar!” Birtakım insanlar kalkar. Onlara “Haydi, cennete giriniz.” denilir. Melekler onları karşılarlar ve “Nereye gidiyorsunuz?” diye sorarlar. “Cennete” derler. “Hesap görülmeden önce mi?” derler. “Evet” derler. “Sizler kimlersiniz?” “Fazîlet sâhibi kimseleriz.”
“Sizin faziletiniz nedir?” 
“Bize kaba davrananlara yumuşak huylu davranırdık, zulmedildiğimiz zaman sabrederdik, kötülük yaptıkları zaman bağışlardık.” derler. 
“Peki, öyle ise girin cennete. Sâlih ameller işleyenlere cennet ne güzel mükâfattır.” derler.
Sonra yine bir nidâcı seslenir: 
“Sabredenler kalksın!” Birtakım insanlar kalkar. Onlara “Haydi cennete giriniz.” denilir. Melekler onları karşılarlar ve “Nereye gidiyorsunuz?” diye sorarlar. “Cennete” derler. “Hesap görülmeden önce mi?” derler. “Evet” derler. “Sizler kimlersiniz?” “Biz sabredenleriz.” “Neye sabrederdiniz?” derler. 
“Allâhü Teâlâ’ya ibâdet etmek husûsunda nefsimize karşı sabrederiz, Allâhü Teâlâ’ya isyan etmemek ve günah işlememek husûsunda da nefsimize ve onun vesveselerine karşı sabrederiz.” derler. 
“Peki, o hâlde girin cennete. Sâlih ameller işleyenlere cennet ne güzel mükâfattır.” derler.
Sonra yine bir nidâcı seslenir: 
“Dünyada iken Allâhü Teâlâ’ya komşu olanlar kalksınlar!” Bir takım insanlar kalkarlar fakat bunların sayısı çok azdır. Onlara “Haydi cennete giriniz.” denilir. Melekler onları karşılarlar, aynı konuşma bunlar arasında da geçer. 
“Allâhü Teâlâ’ya dünyada nasıl komşu oldunuz?” derler. 
“Biz Allah için birbirimizi ziyâret ederdik, Allah için birbirimizle sohbet eder, malımızdan Allah için cömertçe verirdik.” derler. 
“Peki, girin o hâlde cennete. Sâlih ameller işleyenlere cennet ne güzel mükâfattır.” derler. (Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ)
Hicrî: 21  Cemaz,yelâhir  1437  Fazilet Takvimi




İYİ KİTAP




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: شَرَفُ الدُّنْيَا اَلْغِنَى وَشَرَفُ الْآخِرَةِ اَلتَّقْوَى. (كنز)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  بيوردلر :" دنيانيك شرفىزنكينلك ، آخرتيك شرفى ده تقوى در ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Dünyanın şerefi zenginlik, âhiretin şerefi de takvâdır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 20  Cemaz,yelâhir  1437  Fazilet Takvimi

İYİ KİTAP


İyi ve mûteber kitap, birlikte oturup sohbet edilecek ne güzel yâren, yalnızlık zamanında ne iyi bir dost, gurbet diyârında ne iyi tanıdık ve ne güzel arkadaştır. İyi bir vezir ve müsteşârdır.
İyi kitab, ilim doldurulmuş kaptır. İstersen seni nâdir ve zarîf hikâyeleri ile neşelendirir, dilersen seni vaazlarıyla ağlatır. Onun gibi vâiz bulamazsın. Dili olmadan konuşur.
O öyle bir dosttur ki: Sen uyumadan uyumaz, sadece hoşuna gideni konuşur. Onun kadar yeryüzünde kimseye güvenemezsin. Sırları ve emânetleri sahibinden daha iyi saklar. Ondan daha hayırlı ve iyi komşu, ondan daha söz dinler arkadaş bulunmaz. O gâyet mütevâzı hocadır.
Ondan daha uzun ömürlü ve meyvesi daha tatlı ağaç yoktur.
Geçmiş kavimlerin haberlerini, onların hile ve tedbirlerini, acâip ve garip haberlerini hep bildirir.
Eğer hikmetler ve ilimler kitaplara yazılmış olmasa idi ilimlerin ekserisi zâyi olurdu.
İyi kitap, seni asla terketmeyen, riyakârlık ve yağcılık yapmayan, aslâ eziyeti dokunmayan ve senden nefret etmeyen dosttur. Yardımda gevşeklik göstermeyen komşudur.
Öyle bir arkadaştır ki ondan ayrılırsan seni tahkîr etmez. Her ne vakit onu eline alsan çektiğin yalnızlığı giderir de seni kötü arkadaştan muhâfaza eder.
İyi kitap seni rahata alışmaktan, oyun ve eğlence ile azîz ömrünü ve vakitlerini zâyi etmekten alıkoyar. Aklını artırır. Her şeyini mîrâs bırakacak kimseyi gafletten îkâz eder (uyandırır).
Bizden öncekilerin hikmetli eserleri ile müşkillerimizi çözer, hiç tanımadığımız büyük zâtları ve hizmetlerini onlardan öğreniriz. Az olan bilgilerimize onların bilgilerini katar ve idrâk edemediklerimizi onlarla idrâk ederiz.
Hicrî: 20  Cemaz,yelâhir  1437  Fazilet Takvimi




HZ. ÜMMÜ RÛMÂN BİNTİ ÂMİR (R. Anhâ)



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خَيْرُكُمْ خَيْرُكُمْ لِنِسَائِهِ وَلِبَنَاتِهِ. (هب)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم  بيوردلر :" سزيك أك خيرلنز حنملرينه و قزلرينه قرشى خيرلى اولاننزدر ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Sizin en hayırlınız hanımlarına ve kızlarına karşı hayırlı olanınızdır.” 
 (Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 19  Cemaz,yelâhir  1437  Fazilet Takvimi

HZ. ÜMMÜ RÛMÂN BİNTİ ÂMİR (R. Anhâ)


Hz. Ebûbekir (r.a.)’ın zevcesi, Hz. Âişe ile Abdurrahman’ın anneleridir. Hz. Ümmü Rûmân, Peygamber Efendimiz’e kayınvâlide olma şerefine nâil olmuştur.
Kendisi Mekke’de ilk Müslüman olanlardandır.
Hz. Âişe vâlidemiz hicretlerini şöyle anlattı:
“Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hicret ettiklerinde bizleri ve kızlarını geride bırakmıştı. Medîne-i Münevvere’ye yerleşince, Zeyd bin Hârise ve Ebû Râfi’i (r.anhümâ) iki deve ve 500 dirhemle Mekke-i Mükerreme’ye gönderdi. Hz. Ebûbekir de onlarla kölesi Abdullah bin Üraykıt’ı iki yahut üç deve ile gönderdi ve oğlu Abdullah’a vâlidem Ümmü Rûmân, ben ve kızkardeşim Esmâ’yı Medîne’ye getirmesini emretti. Resûlullâh Efendimiz’in kızları Fâtıma, Ümmü Gülsüm ve zevceleri Sevde binti Zem‘a, azadlısı Ümmü Eymen ile birlikte Mekke’den çıktık. Talha (r.a.) da hicret etmek üzere olduğundan Zeyd ve Ebû Râfi‘e katıldı.
Medîne-i Münevvere’ye geldiğimizde Resûlullâh (s.a.v.) mescidini ve onun etrafında evler bina ediyordu. O evlere âilesini yerleştirdi.”
Hz. Ümmü Rûmân sâliha bir hanım idi. Hicretin altıncı senesinde Resûlullâh’ın saâdet asrında vefât etti. Kabrine bizzat Resûl-i Ekrem (s.a.v.) tarafından konulmuştur.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):
“Her kimi, Cennet hûrilerinden bir hanım görmek sevindirirse işte o Ümmü Rûmân’dır” buyurmuşlar cennet ehlinden olduğu müjdelenmiştir. Allah ondan râzı olsun.

Bilmeceler:

Tarlada biter, makine diker, her sabah senin yüzünü öper? (Havlu)
Kendi demirden, kuyruğu kendirden? (İğne)
Her şeyi içine alır, hiç içine girmez? (Ayna)
Hicrî: 19  Cemaz,yelâhir  1437  Fazilet Takvimi