13 Temmuz 2014 Pazar

BİLMEDİĞİNE "BİLMİYORUM" DEMENİN LÜZUMU



اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا اَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا اَذًى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
"Mallarını Allah yolunda infak eden, sonra da verdiklerinin arkasından başa kakmayı; gönül incitmeyi reva görmeyen kimseler için, Rableri nezdinde mükâfat vardır. Ve onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar." 
(Bakara sûresi, âyet 262)
Hicrî: 16   Ramazan 1435   •Fazilet Takvim

BİLMEDİĞİNE "BİLMİYORUM" DEMENİN LÜZUMU


Fetvâ vermeye en hevesli olan, ilmi en az olandır. Fetva vermekten en fazla korkan en takvâlı olandır.
Resûlullâh Efendimiz'e (s.a.v.) yeryüzünün en hayırlı ve en şerli yerleri sorulduğu vakit "Bilmiyorum," buyurdular. Cebrâîl aleyhisselâm indi ve ona sordu, o da "Bilmiyorum", buyurdu. Allâhü Teâlâ bildirdi ki:
"En hayırlı yer mescidler, en şerli yerler de sokaklar, çarşılardır."
Ashâb-ı Kirâm dört şeyi üzerlerine almamaya çalışırlardı: İmamlık, vasiyet, emânet ve fetvâ. Ashâb-ı Kirâm ve Tâbi'în beş şeyle meşgûl olurlardı:
1-  Kur'ân-ı Kerîm'i okumak
2-   Mescidleri imar etmek
3-  Allâhü Teâlâ'yı zikretmek
4-   Ma'rûfu (iyiliği) emretmek
5-   Münker(kötülük)den nehyetmek.
Zira onlar Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.)'in şu Hadîs-i Şerîfini işitmişlerdi: "Ademoğlunun bütün sözleri, aleyhinedir. Ancak üç şey hâriç: Ma'rûfu; iyiliği emretmek, münker (kötülük)ten nehyetmek ve Allâhü Teâlâ'yı zikretmek."
Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyuruldu
لَا خَيْرَ فٖى كَثٖيرٍ مِنْ نَجْوٰيهُمْ اِلَّا مَنْ اَمَرَ بِصَدَقَةٍ اَوْ مَعْرُوفٍ اَوْ اِصْلَاحٍ بَيْنَ النَّاسِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِ فَسَوْفَ نُؤْتٖيهِ اَجْرًا عَظٖيمًا
Meâli: "Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi veya bir ma'ruf işlemeyi veya insanların arasını düzeltmeyi emreden başka. Ve her kim bunu Allâh'ın rızasını arayarak yaparsa yarın biz ona büyük bir ecir vereceğiz."
(Nisâ süresi, âyet 114)
Abdurrahmân bin Ebî Leylâ şöyle anlattı: "Bu Mescid-i Nebevî de Ashâb-ı Kirâm'dan yüz yirmi kişiye yetiştim. Onlardan birisine bir mesele sorulduğunda diğer başkasına meseleyi sormasını söylerdi. Böyle dolaşa dolaşa en sonunda mesele ilk sorulan zâta dönerdi." İmrân bin Husayn (r.a.):
"Hz. Ömer'e bir mesele sorulsa Bedir Ashâbı'nı toplar ve onlara danışırdı."
İlim ehli mecbur kalmadıkça konuşmazlardı.
Hicrî: 16   Ramazan 1435   •Fazilet Takvim




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder