Hadîs-i Şerîf:
“İyiliğin seni sevindirdiği ve kötülüğün de üzdüğü zaman, sen (kâmil bir) müminsin.”
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî:23 Şevval 1434 •Fazilet
Takvim
İMANIN ŞUBELERİNDEN: ŞÜKÜR
Şükür; îmân, ilim, sâlih amel, güzel ahlâk, âfiyet, sıhhat, evlâd,
mâl ve diğer nimetlerinden dolayı Allâhü Teâlâ’ya kalble, dil ile, amel
ve mâl ile kulluk ve ibâdet etmek, onun emirlerine uymak, onun
nimetlerini günahta kullanmamaktır.
Ona itaat etmemek ise küfran-ı nimet ve nankörlüktür.
Şükür, bütün ibâdetleri ve bütün güzel huyları içine almaktadır.
Dil ile şükür, hamd ve senâ etmek, kelime-i tevhîd, tesbîh okumak ve diğer zikirleri yapmak, Kur’ân-ı Kerîm okumaktır.
Kalp ile şükür, mârifet, ilim, doğru îtikat, düzgün niyet,
yaratılanlardan ibret almak, güzel ahlâk elde etmektir. Diğer uzuvların
şükürleri de bunlara benzetilebilir.
Her şeyi yoktan var eden Allâh’a şükür ve onun emrine ta’zim (hürmet)
etmek kulluk îcâbıdır. Bunun gibi, insanlardan görülen nimet ve
iyiliklere teşekkür etmek ve onları hayır dua ile anmak da mürüvvet ve
insâniyet icâbıdır. Hadîs-i şerîfte “İnsanlara şükretmeyen, (onların
iyiliğini bilmeyen) Allâhü Teâlâ’ya şükretmemiş olur.” buyuruldu.
Bilhassa ilim öğretenlerin haklarını gözetmelidir. Zîrâ onlar ebedî
saâdete, âhiret nimetlerine ve Allâhü Teâlâ’nın rızâsına kavuşmaya sebep
olurlar.
Hakîkî şükür, şükürden âciz olduğunu îtiraf etmektir. Zîrâ nimete
şükür de Allâh’ın bir nimetidir. Akıllı bir kimse kendi hâlini düşünse,
dışını ve içini Allâhü Teâlâ’nın nimetleriyle kaplanmış bulur. Böylece
elbette tam şükredemeyeceğini anlar. İster istemez âcizliğini itiraf
eder. Bu hal, nimetleri anlamak ve bilmekten meydana gelir. Nimetleri
ihsan eden Allâhü Teâlâ’ya layıkıyla kulluk ve rızâsına uygun ibâdet
etmekten âciz olduğunu idrâk eder. Lâkin böyle bir şükre sâhip olanlar
pek azdır.
Nitekim Allâhü Teâlâ وَقَلِيلٌ مِّنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ “... Kullarımdan çok şükredenler azdır.”
(Sebe’ Sûresi, âyet 13) buyurmuştur.
Hicrî:23 Şevval 1434 •Fazilet
Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder