15 Ağustos 2017 Salı

KÂDI İYÂS’IN ZEKÂSI



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَدْخُلُ أَهْلُ الْجَنَّةِ الْجَنَّةَ وَأَهْلُ النَّارِ اَلنَّارَ ثُمَّ يَقُومُ مُؤَذِّنٌ بَيْنَهُمْ يَا أَهْلَ النَّارِ لَا مَوْتَ وَيَا أَهْلَ الْجَنَّةِ لَا مَوْتَ خُلُودٌ. (ق)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   جنت أهل جنته جهنم أهل جهنمه كيررلر . صكره آرالرندان بر منادى قالقب شويله ندا أدر . " أى جهنم أهل ، آرتق اؤلوم يوق ، أى جنت أهل آرتق اؤلوم يوق ، أبدى قالاجاقسنز ، در ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Cennet ehli cennete, cehennem ehli cehenneme girerler. Sonra aralarından bir münâdi kalkıp şöyle nidâ eder: ‘Ey cehennem ehli, artık ölüm yok, ey cennet ehli artık ölüm yok, ebedî kalacaksınız’ der.” 
(Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)
Hicrî:   23  Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 

KÂDI İYÂS’IN ZEKÂSI

Bir adam, Basra kâdısı Tâbiîn’den İyâs bin Muâviye’ye (radıyallâhü anh) gelip:
“Ben hurma yersem beni cezalandırır mısın?” dedi. Kâdî İyâs (radıyallâhü anh):
“Hayır” dedi.
“Hurma ile su içsem beni cezalandırır mısın?” dedi. İyâs (radıyallâhü anh):
“Hayır” dedi.
“Peki, öyleyse hurma şarabı da bunlardan yani hurma ve sudan yapılıyor. O neden haram oluyor?” deyince Kâdî İyâs (radıyallâhü anh):
“Sana toprak atsam acıtır mı?” “Hayır.”
“Toprağa biraz su döküp atsam bir tarafını kırar mı?” “Hayır.”
“Peki, o toprak ve suyu karıştırıp tuğla yapıp güneşte kurutsam ve onunla kafana vursam ne olur?”
“Kafam kırılır.” deyince “İşte şarap da böyledir.” dedi.

ETİ YENEN VE YENMEYEN KURBANLAR


•    Kesmeden evvel hayvanın sağ ve diri olduğu bilinirse -kestikten sonra kanı çıkmasa ve vücudu kımıldamasa bile- kesilmekle helâl olur.

•    Kesilmeden evvel diriliği bilinmediği takdirde kesilince kan çıkar veya hareket ederse yenir. Kanı çıkmaz ve hareket de görülmez ise yenmez.

•    Bâzı âlimlere göre keserken kurbanın ağzını ve gözünü yumması, tüyünü kaldırması ve bacağını çekmesi kesmeden evvel diri olduğunun alâmetidir. Bunların aksi ise kesmeden evvel ölü olduğunun alâmetidir.

•    Bir hayvanın, boğazını kesmek suretiyle öldüğü bilinmedikçe eti yenmez.
Hicrî:   23  Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 


14 Ağustos 2017 Pazartesi

CENNET CÖMERTLERİN EVİDİR





قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: طَعَامُ السَّخِيِّ دَوَاءٌ وَطَعَامُ الشَّحِيحِ دَاءٌ. (فيض)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   جومردين يمكى شفادر ، جمرنيك يمكى ايسه حصطلق در ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Cömerdin yemeği şifâdır, cimrinin yemeği ise hastalıktır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî:   22  Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 

CENNET CÖMERTLERİN EVİDİR


Cömertlik, ülfet ve muhabbete sebeb olan iyilik ve yardımın direğidir. İslam dini bütün insanları cömertliğe çağırır. Zira cömertlik ile Allâh’ın rızâsı ve insanların memnûniyyeti kazanılır.
Hadîs-i şerîfte buyurulmuştur ki: “Cömert, Allâhü Teâlâ’ya ve bütün insanlara yakın, cehennem azabından uzaktır. Cimri ise Allâhü Teâlâ’dan ve insanlardan uzak, cehennem azabına yakındır.”
Diğer hadîs-i şerîfte buyurulmuştur ki: “Cömerdin suçunu ve hatasını affedin, görmezlikten gelin. Zîra Kerîm olan Allâhü Teâlâ Hazretleri, kerîm (cömert) olan kimsenin günahlarını ve hatasını affeder.”
Hazret-i Âişe (radıyallâhü anhâ) buyururlar ki:
“Cennet, cömertlerin evidir, cehennem de cimrilerin evidir.”
Cömert olmayan insan askeri olmayan hükümdar gibidir. Yani hükümdarların emrinin ve yasaklarının geçerli olması, saltanatının şanı ve azameti askerine, kuvvetlerine bağlı olduğu gibi zenginlerin de insanlar arasında hürmet ve izzeti, cömertlik ve eli açıklık ile olur.
İnsanın cömertliği, düşmanlarını kendisine dost kıldığı gibi cimri olması da kendi evladını bile kendisine düşman eder.

KURBAN ETİNİN TAKSÎMİ

Kurban etinin üçe taksîmi müstehaptır:
Üçte biri sadaka olarak verilir. Üçte biri akrabâ ve dostlara hediye veya ziyâfet verilir. Üçte biri de nafakaları üzerine olan âile ve evlâda yedirilir.
Kurbanın etinin bir kısmını hediye etmek veya etin tamamını bağışlamak câizdir.
Kurban kesen ihtiyaç sâhibi ise kurbanın tamamını ev halkına yedirmesi daha faziletli ve müstehaptır.
Hicrî:   22  Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 

13 Ağustos 2017 Pazar

ALLAH, HÂLİSÂNE TEVBELERİ KABÛL EDER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ لَا يَسْتَحْيِ مِنَ النَّاسِ لَا يَسْتَحْيِ مِنَ اللهِ. (طس)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   إنسانلردان حيا اتمين ، الله تعالى دان ده حيا اتمز ."

Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “İnsanlardan hayâ etmeyen Allâhü Teâlâ’dan da hayâ etmez.” 
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)
Hicrî:   21  Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 

ALLAH, HÂLİSÂNE TEVBELERİ KABÛL EDER


Mûsâ Aleyhisselâm zamanında bir adam vefât etti. İnsanlar günahkârlığından ötürü onu bir mümin gibi defnetmeyi münâsip görmediler, bir kuyuya attılar. Allâhü Teâlâ, Mûsâ Aleyhisselâm’a vahyetti:
“Falan mahalde bir velî kulum vefât etti, git, onu yıka, kefenle ve defnet.”
Mûsâ Aleyhisselâm o mahalle gidip vefât eden kimseyi araştırdı. Kavmi onun günahkâr bir kimse olduğunu söylediler. Mûsâ Aleyhisselam:
“Yâ Rabbi, defnini emrettiğin kulun için kavmi kötü bir kimse olduğuna dâir şâhidlik ediyorlar. Sen onun hâlini herkesten iyi bilirsin” diye duâ etti. Allâhü Teâlâ:
“Ey Mûsâ, onun kavmi doğru söylediler. Lâkin o kulum benden üç şeyle öyle özür diledi ki eğer bütün günahkârları bağışlamamı istese idi affederdim. Halbuki o sadece kendisinin affını istedi. Ben ise merhametlilerin en merhametlisiyim.” buyurdu. Hazret-i Mûsâ dedi ki:
“Yâ Rabbi, o üç şey nedir?” Hak Teâlâ buyurdu:
“Bu kulumun ölümü yaklaşınca bana şöyle niyâz etti: Yâ Rabbi, çok günah işledim, lâkin bu günahlara beni üç şey götürdü: Nefsim, şeytan ve kötü arkadaş. Sen hâlimi en iyi bilensin, günahımı bağışla.
Yâ Rabbi, sen işlediğim günahları bilirsin. Ben fâsıklarla otururdum, amma sâlih zâtların da sohbetlerine giderdim. Sâlihlerle oturmak bana fâsıklarla oturmaktan daha sevimli gelirdi. Sâlih kulların ve onlara ihsan ettiğin kerâmet hürmetine beni affet.
Yâ Rabbi, eğer beni affedip günahımı bağışlarsan senin evliyân ve peygamberlerin sevinirler, senin ve benim düşmanım şeytan üzülür. Eğer bana azâb edip günahımla yakalayıverirsen şeytan ve avenesi sevinir, evliyâların ve peygamberlerin üzülür. Ben bilirim ki peygamberlerin ve evliyânın ferahlanması, şeytanın ferahlanmasından senin için daha sevgilidir, beni bağışla.
Hicrî:   21  Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 


12 Ağustos 2017 Cumartesi

SUHEYB-İ RÛMÎ (RADIYALLÂHÜ ANH)



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ سَتَرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ فِي الدُّنْيَا فَلَمْ يَفْضَحْهُ سَتَرَهُ اللهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ. (فيض)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."    هر كيم مسلمان قردشنين قصورلرنى اؤرترك اونى روسواى أتمزسه الله تعالى ده قيامت كونون ده اونو ( ن قوصور و كوناحلرنى ) اؤرتر ."
Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Her kim Müslüman kardeşinin kusurlarını örterek onu rüsvay etmezse Allâhü Teâlâ da kıyâmet gününde onu(n kusur ve günahlarını) örter.” 
(Hadîs-i Şerîf, Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî:   20  Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi 

SUHEYB-İ RÛMÎ (RADIYALLÂHÜ ANH)


Suheyb-i Rûmî (radıyallâhü anh) Hazretleri anlattı: Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) bulunduğu her mühim hâdisede yanında bulundum. Ona edilen bütün bey‘atlerde muhakkak ben de vardım. Müslüman olduktan sonra Resûlullâh’ın vefatlarına kadar bütün gazâlarına iştirâk ettim ve onun ya sağında yahut solunda bulundum. Ön taraflarında korkulacak bir şey çıktığında ben önünde oldum. Ardından tehlikeli bir şey olsa ardında bulunurdum. Resûl-i Ekrem Efendimizi (s.a.v.) bir tehlike anında asla yalnız bırakmadım. Resûlullâh (s.a.v.) vefât edinceye kadar hep böyle yaptım.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), hicret etmeyi murâd ettiklerinde Ebûbekir’i (r.a.) iki yahut üç defa Suheyb’e gönderdiler. Hazret-i Ebûbekir her defasında onu namaz kılar halde gördü. Peygamberimize (s.a.v.) gelip: “Yâ Resûlallâh, Suheyb namaz kılıyordu. Namazını kesmeyi münâsib görmedim” deyince, Peygamberimiz “İsâbet ettin” buyurdular. O gece Peygamberimiz (s.a.v.) ve Hz. Ebûbekir hicret için yola çıktılar.
Müşrikler, her taraftan silahlanıp Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) izini takip ederek mağaraya geldiler. Elleri boş olarak geri döndüklerinde Peygamberimiz -Mekke’de yalnız kalan-Suheyb’e (müşrikler eziyet edecekleri için) acıyarak “Vah Suheyb. Suheyb’im yanımda değil” buyurdu.
Sabah olduğunda Suheyb, Ebûbekr’in zevcesi Ümmü Rûmân’ın yanına gitti. Ümmü Rûmân (r.anhâ): “Sen niye hâlâ buradasın, hâlbuki kardeşlerin gittiler. Senin için de azıklarından bazı şeyler bıraktılar” dedi. Suheyb (r.a.) anlattı: Ümmü Rûmân’ın yanından çıkıp zevcemin yanına döndüm. Kılıcımı, ok çantamı ve yayımı aldım. Hemen çıkıp Medîne’de Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) kavuştum. Ebûbekir beni görünce hemen kalkıp karşıladı, hakkımda nâzil olan âyetle beni müjdeledi, elimi tuttu. Ben ona biraz sitem ettim, mazeret beyân etti. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) de: “Ticâretin kârlı oldu ey Suheyb” buyurarak beni tebrîk ettiler.
Suheyb-i Rûmî Hazretleri çok yemek dağıtır ve ziyâfet verirdi. Sebebini soranlara: “Peygamberimizin (s.a.v): Sizin en hayırlılarınız yemek yediren ve selâmı yayanınızdır” hadîsine uymak için böyle yapıyorum, derdi.
(Hilyetü’l-Evliyâ)
Hicrî:   20  Zilkâde  1438  Fazilet Takvimi