16 Eylül 2014 Salı

ARAFAT VAKFESİ



Hadîs-i Şerîf:
 "Dört zamanda semânın kapıları açılır ve duâlar müstecâb (kabul) olur: Allah yolunda düşman saflarıyla karşılaşıldığı zaman, yağmur yağdığı zaman, namaz kılındıktan sonra, Ka'be görüldüğü zaman." 
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr)
Hicrî: 14   Zilkâde  1435   •Fazilet Takvim

HACCIN RÜKÜNLERİNDEN BİRİ: ARAFAT VAKFESİ


Haccın rükünlerinden biri, Arafat'ta bir müddet vukuf, yani durmaktır. Arafat, Mekke-i Mükerreme'nin güney doğusundadır. Zilhicce'nin dokuzuncu günü yani Arefe gününün zeval vaktinden Kurban Bayramı'nın birinci gününün fecir vaktine kadar olan müddet içinde
Arafat'ta -velev bir dakika- durmakla bu vakfe farizası ifa edilmiş olur. Ancak bu vakfeye zevalden güneş batıncaya kadar devam etmek vaciptir.
Arafat'ta bu vakitlerden önce veya sonra durmakla vakfe farizası yerine getirilmiş olmaz.
Arafat'ın ortasında "Cebel-i Rahmet"in yanında kıbleye karşı Allâhü Teâlâ'ya dua edilmesi efdaldir. Burası mübarek bir yerdir.
Dünyanın her tarafından gelen, yurtları, dilleri, renkleri başka, fakat düşünceleri, gâyeleri bir olan binlerce Müslüman, Arafat'ta -kefenlere bürünmüş, kabirlerinden yeni hayat bulup mahşer sahasında toplanmış olarak- bir muhterem insan topluluğunu temsil eder. Bunların Hak Teâlâ Hazretlerini hep birden tevhid ve tebcile başlamaları, bunların hazin, garip bir eda ile Allâhü Azimü'ş-şandan aşar, keremler niyaz etmeleri melekleri bile heyecana getirecek ulvî ve ruhanî bir manzara vücuda getirir.
Şüphe yok ki, Allâhü Teâlâ Hazretleri, bu garip kullarına lütfedecek, meleklerine hitaben: "Şu uzak ülkelerden gelip tozlar, topraklar içinde kalmış, rahmet ve inayetimi niyaz edip duran kullarıma bakınız!. Ben Azimüşşan, onları af ve mağfiretime nail edeceğim." buyuracak, o rahmet ve inayet denizleri dalgalanıp duracaktır.

KÂ'BE MAHZEN-İ ESRAR-I HÜDA

Ka'bedir mahzen-i esrâr-ı Hudâ Zâdehallâhu te'âlâ şerefâ Merkez-i dâire-i âlem-i hâk Başına devr ider anun eşâk Ka'betullâh dil-i insân-ı kebîr Hacer ol kalbe süveydâ-yı zamîr.
(Kâbe, Cenâb-ı Hakk'ın esrârının mahzenidir. Allâhü Teâlâ onun şerefini artırsın. Yeryüzü dairesinin yani dünyanın merkezidir. Felekler onun üstünde döner. Kâbe, insân-ı kebîr denilen kâinatın kalbi olduğu gibi, Hacer-i Esved de o kalbin süveydâsıdır.)
Hicrî: 14   Zilkâde  1435   •Fazilet Takvim




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder