Ayeti Kerime:
إِنَّ الصَّلاَةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا
مَّوْقُوتًا
Meali:"... Namazı tam erkâniyle edâ edin. Çünkü namaz, mü'minler üzerine
muayyen vakitlerle yazılı bir farzdır."
(Nisâ Sûresi, âyet 103)
Hicrî:7 Rabiülevvel 1434 •Fazilet
Takvim
İNSANLAR; DÜNYA GEMİSİNİN ÂHİRET YOLCULARI
فَإِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلاَةَ فَاذْكُرُواْ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَى جُنُوبِكُمْ
Nisâ Sûresi'nin 103. Âyet-i kerîmesinde -meâlen- "Namazı kılıp bitirdiğiniz zaman gerek ayakta ve gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allâh'ı zikredin." buyurulmuştur.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
• "Rabb'ini zikreden ile zikretmeyenin misali diri ile ölü gibidir." (Sahih-i Buhârî)
• "Gâfiller arasında Allâhü Teâlâ'yı zikreden, kuru otlar arasındaki yeşil ağaç gibidir."
• "Bir topluluk toplanıp Allâhü Teâlâ'yı zikrettiklerinde muhakkak melekler onları kuşatır, rahmet onları kaplar, Allâhü Teâlâ onları katındaki (meleklere ve peygamber)lere medheder." (Müsned-i Ahmed)
"Bir araya gelip de Allâhü Teâlâ'yı zikretmeyen, Resûlullâh Efendimize (s.a.v.) salavât getirmeyen her kavim kıyâmet gününde pişman olur".
İmam-ı Gazâli Hazretleri buyuruyor ki:
İyi bilinmelidir ki kalb huzuruyla yapılan zikir faydalıdır. Kalb gâfil olursa faydalı olmaz. Zira zikirden maksat Allâhü Teâlâ ile ünsdür; ona yaklaşmaktır. Bu ise zikre devam ile olur. Sû'-i hâtimeden; kötü ölümden, imansız gitmekten kurtuluş da ancak bununla mümkündür.
Cenâb-ı Hak yerleşsinler ve ahiret için gerekli hazırlıklarını yapsınlar ve kendilerini çeşitli musibet ve belalardan korusunlar diye yeryüzünü kullarının emrine vermiştir. Ömür, yolcuları ile giden gemi gibi geçmektedir. İnsanlar bu âlemde sefer halindedirler. İlk durakları beşik, son durakları mezardır. Asıl vatanları da ya cennet yahut cehennemdir.
Ömür, seferin mesafesidir. Seneler onun konakları, aylar ve günler kilometreleri, nefesler ise adımlarıdır. Seferde kıymetli mallar; ibâdetleri, sermayeleri vakitleri, yol kesicileri de nefsin hevâsı, arzuları, şehvetleri ve dünya emelleridir.
Seferin kazancı cennette büyük bir mülk ve kalıcı nimetler ile Allâhü Teâlâ'ya kavuşmaktır.
Zararı -neûzü billâh- cehennemin en aşağı derekelerinde boyunduruk ve prangalarla pek feci bir azab ile Allâh'dan uzaklıktır.
Ömrünün bir nefesini bile olsa gafletle geçiren yarın nihâyetsiz pişmanlıklar çeker.
Hicrî:7 Rabiülevvel 1434 •Fazilet
Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder