18 Ocak 2014 Cumartesi

ALLAH İÇİN YAPILMIŞ OLMAYAN HER AMEL BÂTILDIR



Ayeti Kerime:
شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُواْ الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
 "Allâhü Teâlâ şu hakîkate şehâdet eyledi: Allah'tan başka ilah yok. Bütün Meleklerle ilim sahibi olan kâmil âlimler de adâlet ve hakkaniyetle şâhid: Başka ilah yok, Ancak o. Azîz o, Hakîm o." 
(Âl-i İmrân sûresi, âyet 18)
Hicrî:16 Rabiülevvel 1434   •Fazilet Takvim

ALLAH İÇİN YAPILMIŞ OLMAYAN HER AMEL BÂTILDIR


Hud Sûresinin 15 ve 16. âyet-i kerîmeleri Allâhü Teâlâ'ya iman etmediği halde dünyada servet ve ihtişam içinde rahat yaşayanlar hakkındadır. Elmalılı Hamdi merhum bu âyeti kerîmenin tefsirinde diyor ki:
Her kim dünya hayat ve ziynetini isterse -yani dünyaya çalışır gayesi hep dünya olursa dünyada amellerinin karşılığını kendilerine veririz. Hakları yenmez, amellerinin bedelinden hiç bir şey eksik verilmez, hepsi amelinin değerini bu dünyada muhakkak alır. Onun için muradı sırf dünya olanların çalışmalarının karşılığı bu dünyada bütün değe­riyle, hatta fazlasıyla verilir, bitirilir.
Bundan anlaşılan da şudur ki dünyada insanlar amelde müsabaka ve imtihan için yaratılmış olduklarından her amelin iyi veya kötü bir meyvesi vardır. Her çalışan amelinin karşılığını muhakkak alır. Bu karşılık kendi isteği kadar olmasa bile her halde amelinin değerinden de aşağı olmaz. Ve her hangi bir amelin asıl karşılığı Allah katında ona takdir edilmiş olan neticesidir. Onun için en büyük muradları; gayeleri fâni dünya hayat ve ziynetinden ibaret bulunanların amellerinin ecri de dünya hayatından ileri geçmez, âhirete ulaşmaz. Çalışmalarının bütün mükâfatını dünyada almış, tüketmiş bulunurlar. Ahirette kendilerine ateşten başka hiçbir şey yoktur. Ecel gelince hepsini siler, süpürür götürür.
Daha açıkçası Allâh'dan başkası fâni olduğundan sırf Allah için yapılmış olmayan her amel bâtıldır. (Hâk Dîni, Elmalılı Hamdi Efendi)


HADİS-İ ŞERÎFLER KUR'ÂN-I KERÎM'İN TEFSİRİDİR
Aralarında hadis müzakere ederlerken birisi 'Bırakın bu hadisi, bize Kur'ân'dan bahsedin.' dedi. Ashâb-ı Kirâm'dan İmrân bin Husayn (r.a.) (r.a.) ona şu cevabı verdi:
"Ahmak adam! Allâhü Teâlâ'nın kitabında namazı bütün teferruatıyla bulabiliyor musun? Orucu bütün teferruatıyla bulabiliyor musun? Muhakkak ki Kur'ân-ı Kerîm bu hükümleri getirdi, sünnet de onları açıkladı." (Miftahü 'l-Cenneh, Süyûti)
Hicrî:16 Rabiülevvel 1434   •Fazilet Takvim



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder