23 Kasım 2024 Cumartesi

SULTAN’IN HEDİYESİ: KEVKEB-İ DÜRRÎ ELMASI -2


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ أَخْوَفَ مَا أَتَخَوَّفُ عَلَى أُمَّتِي الْإِشْرَاكُ بِاللهِ أَمَا إِنِّي لَسْتُ أَقُولُ يَعْبُدُونَ شَمْسًا وَلَا قَمَرًا وَلَا وَثَنًا وَلَكِنْ أَعْمَالًا لِغَيْرِ اللهِ وَشَهْوَةً خَفِيَّةً. (هـ)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : أمتم أؤزرينه قورقديغم شيلريك أك كوتوسى اللهه شرك قوشمقدر . دقت أديك كونشه آيا و بوطه طابار ( ق آجقجه شركه دوشر ) لر ديه قصد أتميورم و لكن ( بنم قصد أتديكم شرك ) الله دان باشقاسى إيجن ( ريا إيله ) يابلان عمللر و كزلى شهوتدر ( يعنى قلبده كى كوناح إشلمه آرضوسودر  . ’’

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “Ümmetim üzerine korktuğum şeylerin en kötüsü Allâh’a şirk koşmaktır. Dikkat edin Güneş’e, Ay’a ve puta tapar(ak açıkça şirke düşer)ler diye kastetmiyorum ve lâkin (benim kastettiğim şirk) Allah’tan başkası için (riya ile) yapılan ameller ve gizli şehvettir (yani kalpteki günah işleme arzusudur).”

(Sünen-i İbn-i Mâce)

Hicrî:    21  Cemâziyelevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SULTAN’IN HEDİYESİ: KEVKEB-İ DÜRRÎ ELMASI -2

 

Murtazâ Efendi şöyle anlattı: Bir gece, yatsı namazını kıldıktan ve gece evrâdımı yaptıktan sonra abdestli bir şekilde bir kenara yaslanmış oturuyordum. Kendimden geçmişim. Bu sırada gördüm ki bazı rûhânîler emanetlerin bulunduğu odaya girdiler. Birisi bana dedi ki “Gaflet etme, şu tarafa bak, zira Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz burayı teşrif edecekler. Sonra gösterdiği tarafa baktım, Fahr-i Kâinât (s.a.v.) Efendimizi, oradaki Altın Oluk ve emanetler hakkında, etrafındaki Ashâb-ı Kirâm’ı ile konuşurlarken gördüm. Mübarek elinde de parlak bir mücevher vardı. Birisi bana dedi ki “Bunu görüyor musun? Bu, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) makbulü olmuştur.”

Bu sırada beni bir hâl kaplayıp ter içinde uyandım. Ertesi gün, bu gördüklerimi maneviyat ehlinden olduğuna inandığım sâlih bir zâta naklettiğimde, bana dedi ki: O gördüğün mücevher, padişahın Ravza-i Mutahhara’ya hediye ettiği Kevkeb-i Dürrî ismindeki elmastır. Bu, onun hizmetinin makbul olduğuna işarettir.

 

AĞAÇ BUDAMA NASIL YAPILIR?

 

Budama, husûsiyle meyve ağaçlarında kök ile gövde arasındaki dengeyi muhafaza edebilmek; devamlı ve düzenli mahsul alabilmek için yapılır.

Budama, ağacın gelişmesi için mühimdir. Budamayı, işi bilen yapmalıdır. Budamaya, ağacın gövdesine güneş ışıklarını engelleyen dallardan başlamalıdır. Ağacın iç dallarına güneş ışıklarının ulaşmasıyla, mahsulün hem vasfında hem de lezzetinde artış olur. Birinci budama, kış zamanında yapılır. Ilıman yerlerde ağaçlar yapraklarını döktükten bir ay sonra yapılır. Ancak kışı daha soğuk geçen, İç Anadolu gibi yerlerde budama şubat ortasından sonra, daha soğuk olan yerlerde ağaçların dondan korunması için Mart ayından sonra yapılır.

Budamanın geç yapılmasıyla erken açmalar engellenir ve bahar donlarının verdiği zarar azaltılır. Budama yaparken meyve gözü olan dallar budanmaz.

Hicrî:      21 Cemâziyelevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

22 Kasım 2024 Cuma

SULTAN’IN HEDİYESİ: KEVKEB-İ DÜRRÎ ELMASI -1


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَرْبَعَةٌ مِنْ كَنْزِ الْجَنَّةِ: إِخْفَاءُ الصَّدَقَةِ وَكِتْمَانُ الْمُصِيبَةِ وَصِلَةُ الرَّحِمِ وَقَوْلُ: لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ . (الجامع الصغير)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : دورت شى ، جنت حازينه لرندندر : صدقي كزلى ورمك ، مصيبتى كزلمك ، صلهء رحيم يابمق و ‘لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ ’ دمك  . ’’

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “Dört şey, Cennet hazinelerindendir: Sadakayı gizli vermek, musibeti gizlemek, sıla-i rahim yapmak ve ‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ demek.”

(Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)

Hicrî:    20  Cemâziyelevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SULTAN’IN HEDİYESİ: KEVKEB-İ DÜRRÎ ELMASI -1

 

Sultan Birinci Ahmed Han’ın hocası Mustafa Sâfî Efendi şöyle anlattı: Kevkeb-i Dürrî, Sultan Gazi Mehmed Han zamanında elli bin sikke hâlis altına satın alınan pek kıymetli bir elmastır ki bulunduğu mecliste ışığının parlaklığından gözler bakmaya tahammül edemezdi. Sultan Ahmed Han da zaman zaman onu meclisinde bulundururdu. Ancak fânî dünya ziynetinden olmaktan ise, âhiret azığı olmasını daha münasip gören padişah onu, Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretlerinin mübârek kabr-i şerîflerine göndererek, mübarek vech-i şerîfleri cihetine konulmasını emretti.

Bu elması, altın bir varakın ortasına yerleştirip etrafına da 227 parça elmas dizilmesini emretti. Sonra bunu surre emîni ile gönderip yerine yerleştirtti.

Sultanların Kâbe-i Muazzama ve Ravza-i Mutahhara’ya sarf ettikleri büyük mallar ve hediye ettikleri kıymetli mücevherler, esasında fânî dünya süsünden ibarettir; o yüce makamların kıymetini artıramazlar. Ancak bundaki hikmet, o mübarek mahallere, Allah muhâfaza bir hâl gelip yenilenmesi yahut tamiri icap ederse bunların maddî değerleriyle yeni baştan yapılmasını sağlamak içindir.

İşte Sultan Ahmed Han da bu kabîl hizmetleri, sıdk ve ihlâs ile sırf Resûlullâh’ın şefaatine nâiliyet ümidiyle yapagelmiştir. Nitekim bu hediyesinin makbul olduğuna dâir bazı işaretler de görülmüştür. Şöyle ki Kâbe-i Muazzama’nın Altın Oluk’u yenilenip diğer bazı yerler tamir edildiğinde yenilenen eski parçalar, hürmet ile İstanbul’a getirtilmişti. Pâdişâh, vezir-i azam, Şeyhülislâm ve diğer ulemâ ile bu mukaddes emanetleri karşılamak için bir konaklık mesafeye çıktılar. Eşyalar, padişahın huzurunda açıldığında, teberrük için hürmetle onları öpüp yüz sürdü. Sonra sıkça ziyaret edebileceği bir mekâna koydurttu, bunlara emanetçi olarak da has oda hâdimlerinden takvâ ve salâhı bilinen Murtazâ isminde bir kimse vazifelendirildi. -Devamı var-

Hicrî:      20 Cemâziyelevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"