قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ شَهِدَ أَنْ لَا إِلَهَ
إِلَّا اللهُ وَأَنِّى رَسُولُ اللهِ مُخْلِصًا بِهِمَا وَصَلَّى وَصَامَ وَآتَى
الزَّكَاةَ وَحَجَّ الْبَيْتَ حَرَّمَهُ اللهُ عَلَى النَّارِ. (طس)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."
كم الله تعالى،دان باشقه إله
اولماديغنه و بنم ده الله،يك رسولو اولديغومه إخلاصله شهادت أدر ، نمزنى قلار ،
اوروجونو طوطر ، ذكاتنى ورير و بيت الله،ى حج أدرسه الله تعالى اونو جهنمه حرام
قلار ."
“Kim Allâhü Teâlâ’dan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın
Resûlü olduğuma ihlâsla şehadet eder, namazını kılar, orucunu tutar,
zekâtını verir ve Beytullah’ı haccederse Allâhü Teâlâ onu cehenneme
haram kılar.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat)
Hicrî: 01 Safer 1438 Fazilet Takvimi
KELİME-İ TEVHÎD’İN FAZÎLETLERİ
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Ey Ebû Hüreyre, her amel mizanda tartılabilir, ancak ‘Lâ ilâhe illâllâh’ kelimesi hariç. Muhakkak sâdık olarak (ihlâsla) onu söyleyenin mizanının bir kefesine kelime-i tevhîd, diğer kefesine de yerler ve gökler konulsa elbette kelime-i tevhîd ağır gelir.”
“Kıyâmet günü bir kişi amelleri tartılmak üzere mizana getirilir ve günah ve hatalarının yazılı olduğu doksan dokuz sicil (büyük defter) açılır. Her bir defter gözün görebildiği yer kadar geniş ve uzundur. Mizanın bir kefesine konulur. Allâhü Teâlâ ona:
“Bu defterlerde bulunan (günahlardan) bir şeyi inkâr edebilir misin? Kirâmen Kâtibîn meleklerim (yapmadığın şeyleri yazarak) sana zulmettiler mi?” diye sorar. Kul, ‘Hayır, yâ Rabbi’ der. Allâhü Teâlâ:
“Bu günahlara karşılık olacak bir sevabın var mı?” diye sorar. Kul, “Hayır” der. Allâhü Teâlâ:
“Muhakkak senin, bizim nezdimizde büyük bir sevabın vardır ve bu gün sana asla haksızlık edilmeyecektir” buyurur ve üzerinde ‘Lâ ilâhe illallâh’ yazılı bir kâğıt çıkarılır ve mizanın diğer kefesine konur. Günahların yazılı olduğu defterlerden ağır gelir. Zira Allâhü Teâlâ’nın ismiyle tartılan hiçbir şey ondan ağır gelemez.”
“Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullah” kelime-i tevhîdi Kur’ân harfleriyle yirmidört harfdir. Kul kelime-i tevhîdi kalbi ile ihlâsla söylerse Rabbimiz Teâlâ buyurur ki:
“Yirmi dört harf(li kelime-i tevhîd) ile geldin. Gündüz ve geceyi yirmi dört saat olarak yarattım. Bu saatlerde işlediğin gizli ve âşikâr, büyük küçük, hata ile yahut kasden, sözle yahut fiille işlediğin her günahı bu kelime-i tevhîd hürmetine bağışladım.
Azîz Mahmûd Hüdâî (k.s.) buyurdu:
İyi bil ki kelime-i tevhîd zikri ve zikrullah (Allah ism-i celâlinin zikri) Allâhü Teâlâ’ya ulaştıran yolların en yakınıdır. Ancak Resûlullâh Efendimiz’e (s.a.v.) ulaşan bir silsileye mensup kâmil bir mürşid telkîniyle olmak şarttır.
(Hulâsatu’l-Ahbâr, A. Mahmûd Hüdâi)
Hicrî: 01 Safer 1438 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder