Allâhü Teâlâ Hazretleri buyurdu:
وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُ
"Ve her kim Allâh'a tevekkül ederse o (Allah) ona yeter."
(Talak Sûresi, âyet 3)
Hicrî: 19 Şaban 1435 •Fazilet Takvim
"ALLÂHÜ TEÂLÂ'YA TEVEKKÜL, ÎMANIN YARISIDIR."
Tevekkül, Allâhü Teâlâ'ya güvenmek, sebeplere sarıldıktan sonra
muvaffakiyeti Allâhü Teâlâdan beklemektir. İnsanların, güçlerinin
yetişemediği şeyleri Allâhü Teâlâ'ya bırakıp ümitsizlik ve kederden
kurtulmalarıdır. Tevekkülden mahrum olmak büyük bir eksikliktir. Hadîs-i
şerîfte "Allâhü Teâlâ'ya tevekkül, îmanın yarısıdır." buyrulmuştur.
Bir mü'min bilir ki herhangi bir hâdisenin olması için sebeblerin
mevcûd olması kâfî değildir. Allâhü Teâlâ'nın dilemediği bir hâdise
hiçbir zaman vücûda gelemez. Ve Allâhü Teâlâ'nın dilediği bir şeye de
hiçbir kuvvet mâni olamaz. Ancak tevekkül, sebeplere sarılmaya mâni
değildir. Allâhü Teâlâ birçok hâdiseyi birer sebebe bağlamıştır. O halde
Allâhü Teâlânın sünnetine riâyet lazımdır. Kuvvet, sebeplere güvenmekte
değil, Allâhü Teâlâ'ya dayanmaktadır. Tevekkül de mağrur olup kendini
koyuvermek değil, Allâhü Teâlâ'nın gösterdiği yolda gücü yettiği kadar
vazifeye dikkat, Allâhü Teâlâ'nın emir ve yasaklarına riayet, kusurunu
itiraf ile beraber Allâhü Teâlâ'nın kudretine itimad edip netice
hakkında telâşa düşmeksizin onun iradesine teslim olmaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) devesini bir şeye bağlamadan dışarıda
bırakıp huzuruna giren Amr İbn-i Ümeyye'ye "Deveni bağladıktan sonra
tevekkül et." buyurmuştur. Lokman (a.s.) oğluna şöyle nasihat etmiştir:
"Yavrum! Dünya bir okyanustur. Birçok insan orada boğulmuştur.
Geminin takvâ, yükünün îmân, yelkenin de tevekkül olmasına gayret
edersen işte o zaman kurtulman ümit olunur."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "İnsanların en güçlüsü olmayı isteyen
kimse Allâhü Teâlâ'ya tevekkül etsin." buyurdular. Hasan-ı Basrî
Hazretlerine 'Tevekkül nedir?' diye soruldu. "Allâhü Teâlâ'dan gelene
razı olmaktır." buyurdular.
Hicrî: 19 Şaban 1435 •Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder