29 Ekim 2025 Çarşamba

BİDATTEN VE EHL-İ BİDATTEN SAKINMAK


قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَا يَقْبَلُ اللهُ لِصَاحِبِ بِدْعَةٍ صَوْمًا وَلَا صَلَاةً وَلَا صَدَقَةً وَلَا حَجًّا وَلَا عُمْرَةً وَلَا جِهَادًا وَلَا صَرْفًا وَلَا عَدْلًا يَخْرُجُ مِنَ الْإِسْلَامِ كَمَا تَخْرُجُ الشَّعَرَةُ مِنَ الْعَجِينِ. (هـ)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : الله تعالى ، بدعت صاحبنيك اوروجونى ، نمازنى ، صدقسنى ، حجنى ، عمره سنى ، جهادنى ، فرض و نافله هيجبر عبادتنى قبول بيورماز . بدعت صاحبى ، قِلِنْ حاموردان صيريلب جقديغى كبى إسلام دائرسندن جقار  . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Allâhü Teâlâ, bidat sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihâdını; farz ve nâfile hiçbir ibadetini kabul buyurmaz. Bidat sahibi, kılın, hamurdan sıyrılıp çıktığı gibi İslâm dairesinden çıkar.”

 (Sünen-i İbn-i Mâce)

Hicrî:  07  Cemâziyelevvel   1447  Fazilet Takvim

 

BİDATTEN VE EHL-İ BİDATTEN SAKINMAK

                                                                                                          

Bidat, dinde hiçbir aslı ve delili olmayan ve Asr-ı Saâdet’ten ve Sahâbe-i Kirâm devrinden sonra ortaya çıkarılan şeydir ki sünnetin zıddı demektir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) buyurdukları üzere, “Her bidat, dalâlettir.” Yani bidati işleyen, hak yoldan ayrılmış, dalâlete düşmüş olur.

Akâidde ihtilâf ve Ehl-i Sünnet itikadından ayrılmak, azâp sebebidir. Hadîs-i şerifte, “(Sünnetim ve Ashâb’ımın yoluna sarılan) Cemâat (içinde bulunmak) rahmet, ondan ayrılmak ise azâptır.” buyurulmuştur. Onun için her türlü bidatten ve bidat ehlinden uzak durmalıdır. Hadîs-i şerîfte, “Kim bidat sahibine hürmet gösterirse, İslâm’ın yıkılması için ona yardım etmiş olur.” buyurulmuştur.

Abdullah bin Mes‘ûd (r.a.) buyurdu: “İnsanların bidat olarak çıkardıkları şeylerden sizi sakındırırım. Zira şeytan, bir kimseye bir bidat işletir, o bununla amel ede ede nihâyet kalbinden iman çıkar. Böylece insanlar, Hz. Allâh’ın muhakkak yapmalarını emrettiği namaz, oruç, helale ve harama riâyet etmek gibi bütün farzları terk eder ve Rableri hakkında câiz olmayacak sözler ve itikadlar meydana çıkarırlar. Sizden bu zamana yetişenler kaçsınlar.”

Oradakiler sordular: “Nereye kaçalım?” buyurdu ki:

“Kalbini ve dinini muhafaza edeceği yere kaçsın. Siz ehl-i bidatle aslâ oturmayın!”

Hasan-ı Basrî (rah.), “Ehl-i bidatle oturmayın, onlar ile münakaşa etmeyin. Onların sözlerini dinlemeyin.” demiştir.

Ebû Kılâbe (rah.), “Ehl-i bidatle oturmayın, içli dışlı olmayın. Zira sizi dalâletlerine düşürebilirler. Bildiğiniz doğru olan şeylerde kafanızı karıştırırlar.” Yani onlar ile oturmak, bidat ve dalâletlerinde onlara benzemeye sebep olur.

Eyyûb-i Sahtiyânî (rah.) anlattı: Ebû Kılâbe (rah.) bana dedi ki: “Ey Eyyûb! Şu dört şeyi benden iyi belle: Kur’ân-ı Kerîm’de kendi görüşünle aslâ bir söz söyleme! Kader hakkında aslâ münakaşaya girme ve konuşma! Peygamber Efendimizin Ashâb-ı Kirâm’ı hakkında diline sahip ol! Bidat sahibi olan kimsenin kelâmını aslâ dinleme!”

Hicrî:  07 Cemâziyelevvel  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

KONU BAŞLIKLARI 2

KONU BAŞLIKLARI 3

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder