قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : اَلثَّابِتُ فِي مُصَلَّاهُ بَعْدَ صَلَاةِ الصُّبْحِ يَذْكُرُ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ أَبْلَغُ فِي طَلَبِ الرِّزْقِ مِنَ الضَّرْبِ فِي الْآفَاقِ. (كنز)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : بر كمسنيك ، صبح نمازندان صوكره كونش دوغونجيا قدار الله عز و جل ، ي ذكرأدرك نماز قلديغى يرده بكلمسى ، رزق طلبنده ، بتون يريوزونى دولاشماسندان دها تأسرليدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bir kimsenin, sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar Allâh Azze ve Celle’yi zikrederek namaz kıldığı yerde beklemesi, rızık talebinde, bütün yeryüzünü dolaşmasından daha tesirlidir.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 30 Rebîulâhir 1447 Fazilet Takvim
RESÛLULLAH EFENDİMİZİN BİR HUTBELERİ
Hicret-i Nebeviyye’nin dokuzuncu senesi, Bizans ordusunun Hicaz üzerine geldiği haberi alınmış, bunun üzerine Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Müslümanları seferberliğe davet etmişti. Allah ve Resûlü’nü, canlarından ve mallarından çok seven Sahâbe-i Kirâm Hazretleri, ellerinde nesi varsa, getirip, ordunun hazırlanması için gayret etmişlerdi.
Hz. Ali Efendimizin oğlu Hazret-i Hasan radıyallâhü anhümâ şöyle anlattı: Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Tebûk Gazvesi günü minbere çıktı, Allâhü Teâlâ’ya hamd ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Ben, size, Allâh’ın emrettiklerinden başkasını emretmiyor, Allâh’ın sizi sakındırdığı husûslardan başkasından sakındırmıyorum. O hâlde rızık ararken güzelini (helâl ve temiz olanı) arayınız. Ebu’l-Kâsım (Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem)’in nefsi kudretinde olan Allâh’a yemin ederim ki sizden herhangi birinizin rızkı, ecelinin onu aradığı gibi arar durur. Eğer rızkınızı bulmakta çok güçlük çekiyorsanız onu, Allâhü Teâlâ’ya itaat ederek arayınız.”
İYİ BİR MÜŞÂHİD (GÖZLEMCİ) OLMAK
Kimya hocası, kötü kokulu bir sıvıyı masanın üzerine koyarak talebelerine; “Müşâhede (gözlem) melekelerinizi iyi kullanamıyorsunuz.” dedi. Sonra bir parmağını, sıvının içine batırdı ve ağzına götürdü. Talebelerinden de aynı şeyi yapmalarını istedi.
Talebeler, ister istemez parmaklarını sıvıya batırdılar. Parmaklarını ağızlarına götürdükleri zaman da yüzlerini ekşittiler. Hoca, talebelerini yine ikaz etti:
“Tekrar ediyorum: Müşâhede melekelerinizi iyi kullanamıyorsunuz. Eğer dikkatli bakmış olsa idiniz; ağzıma götürdüğüm parmağın, sıvıya batırdığım parmak olmadığını fark ederdiniz.”
Hicrî: 30 Rebîulâhir 1447 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder