14 Mayıs 2024 Salı

HAKİKAT ÇİÇEKLERİNDEN SEÇMELER -2


 

قَالَتْ عَائِشَةُ رَضِيَ اللهُ عَنْهَا : كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَذْكُرُ اللهَ عَلَى كُلِّ أَحْيَانِهِ. (ق)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : بيغمبر أفنديمز صلى الله عليه وسلم هر آننده الله تعالى ي ذكرأدردى  . "

Hazret-i Âişe radıyallâhü anhâ (validemiz) şöyle buyurdu:  “Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem,her ânında Allâhü Teâlâ’yı zikrederdi.” (Müttefekun Aleyh; Sahîh-i Buhârî ve Müslim)

Hicrî:   06  Zilkâde  1445  Fazilet Takvim

 

 

HAKİKAT ÇİÇEKLERİNDEN SEÇMELER -2

 

  • İnsan için, çalışmak ve gayretten daha büyük hüner, tevâzudan daha kıymetli yardımcı ve iyi niyetten daha yüce bir kardeş yoktur.
  • İnsanlar, en üstün madenden meydana gelen paha biçilmez bir mücevhere benzerler. Bu paha biçilmez mücevherlerin kıymetinin ortaya çıkması için hakîkî bir mürşidin elinde terbiye edilmesi lâzımdır.
  • İnsanların birbirine üstünlüğü, görünüş ve giyinişleri ile değil, edep ve ilimleri iledir.
  • Bakmak başka, görmek başkadır.
  • Okumak başka, anlamak başkadır.
  • Evladının ahlâk ve terbiyesini güzelleştirmeye çalışmayan insan, ebeveynlik husûsunda hayvanlardan aşağı kalmış olur. Zira kuşlar uçmayı, vahşi hayvanlar yürüyüp avlanmayı, yavrularına talim ederler. İnsanların talim ve terbiyesi ise bunlardan elbette daha mühimdir.
  • Karşılık ve menfaat beklemeksizin hakkın hâdimi olanlar, her işte muvaffak olurlar.
  • Hayırlı bir eser bırakmadan toprak altına girenler, dünyaya gelmeden ölmüş gibidirler.
  • Bir insan ne kadar mütevazı ise o kadar makamı yükselir, ne kadar kibirli ise o kadar alçalır.
  • Bir nimeti muhafaza etmek, onu elde etmekten daha zordur.
  • Büyük zâtların kelamlarını tesirli kılan, kabul ettiren şey, amel, ihlas ve yollarının yüceliğidir.
  • İçinde hiçbir hesap gütmeden sırf ihlasla hizmet edip, Allah rızasından başka bir karşılık beklemeyenlerin mükâfatına, Cenâb-ı Hak kefildir.

Hicrî:    06 Zilkâde  1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

13 Mayıs 2024 Pazartesi

HAKİKAT ÇİÇEKLERİNDEN SEÇMELER -1


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ الْحَيَاءَ وَالْإِيمَانَ قُرِنَا جَمِيعًا فَإِذَا رُفِعَ أَحَدُهُمَا رُفِعَ الْآخَرُ. (هب)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محققكى حيا و إيمان بربرلرينه باغلانمشدر . اونلاردان برى قالديرلديغى زمان ، ديكرى ده قالديريلر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  “Muhakkak ki hayâ ve iman birbirlerine bağlanmıştır. Onlardan biri kaldırıldığı zaman, diğeri de kaldırılır.”

(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)

Hicrî:   05  Zilkâde  1445  Fazilet Takvim

 

 

HAKİKAT ÇİÇEKLERİNDEN SEÇMELER -1

 

Ali Emîrî Efendi (v. 1924), Diyarbakırlı olup son devir Osmanlı âlimlerindendir. İleri seviyede Arapça ve Farsça bilen Ali Emîrî Efendi, Fatih’te Millet Kütüphanesi’ni kurarak hayatı boyunca topladığı paha biçilmez değerde kitaplarını buraya bağışlamıştır. Kendisi de kıymetli eserler kaleme almıştır. İşkodra şehrinde mâliye müfettişi iken yazmış olduğu Ezhâr-ı Hakîkat isimli eserinde birtakım hikmetli sözlere yer vermiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:

  • Anne babasının meşru emirlerine itaat etmemiş olan kimse, kendi kötü akıbetinden şikâyet ederse haksızdır.
  • İşlerini dâima hile ve fesat ile görenler, neticede kendilerinin zarar göreceğinden habersizdirler.
  • Haset ehli kimselerin, vücutları zinde olsa bile ruhları hastadır.
  • Üstün vasıflar ve faziletlerden mahrum kimseler, devamlı soyları ile övünürler.
  • Basîret ehli kimseler, düşmanlarından ziyâde, dostlarına karşı temkinli davranırlar.
  • Oyun, eğlence ve nefsânî arzularına düşkün olanlar, kötü kimselerin yanlarına kendi ayaklarıyla giderler.
  • Çok zeki ve kabiliyetli olan kimseler, tevâzu yolunu terk edip kibir ve gurura dalarlarsa felaketlere her an daha çok yaklaşırlar.
  • Çoğu insan, kendi vücudunda gizlenmiş olan kin, kötü niyet, düşmanlık ve haset gibi içerdeki binlerce düşmanına hiç ehemmiyet vermez. Fakat bir insanın kendisine düşman olduğunu görünce ondan şiddetle kaçınır. Bu ise hakikatte, içinde bulunduğu kaledeki düşmanları bırakıp dışarıdan geleni defetmeye benzer.

İnsanın büyüklüğü, dünyanın hiçbir şan ve şerefi ile hâlini ve yolunu bozmamasındadır. -Devamı yarın-

Hicrî:    05 Zilkâde  1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

12 Mayıs 2024 Pazar

HACCIN HİKMETİ


قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : اَلْعُمْرَةُ إِلَى الْعُمْرَةِ كَفَّارَةٌ لِمَا بَيْنَهُمَا وَالْحَجُّ الْمَبْرُورُ لَيْسَ لَهُ جَزَاءٌ إِلَّا الْجَنَّةُ. (ق)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : عمره ، كندسيله ديكر عمره آراسنده إشلنن ( كوجوك ) كناحلره كفارتدر . مبرور ( ريا و سمعه قرشطرلمايان ) حجيك ثوابى إيسه آنجق جنتدر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  “Umre, kendisiyle diğer umre arasında işlenen (küçük) günahlara keffarettir. Mebrur (riyâ ve süm’a karıştırılmayan) haccın sevabı ise ancak Cennet’tir.”

(Müttefekun Aleyh; Sahîh-i Buhârî ve Müslim)

Hicrî:   04  Zilkâde  1445  Fazilet Takvim

 

HACCIN HİKMETİ

 

Allâhü Teâlâ, Âdem aleyhisselâm’a, “Ey Âdem! Benim için yeryüzünde, gökteki beytimin hizâsında bir beyt yap ki melekler, Beyt-i Ma‘mûr’un etrafında tavaf ettikleri gibi, sen ve evlatların da onun etrafında tavaf ederek bana ibadet ediniz.” buyurdu. Âdem aleyhisselâm, Mekke-i Mükerreme’ye gidip meleklerin refakatinde Beytullâh’ı inşa etti. Sonra Cenâb-ı Hakk’a şöyle yalvardı: “Yâ Rabbi! Şüphesiz her çalışanın bir ücreti vardır, benim de bir ücretim var mıdır?” Allâhü Teâlâ da “Evet, vardır. Ne dilersen yerine getirilecektir.” buyurdu.

Âdem aleyhisselam, “Yâ Rabbi! Beni tekrar Cennet’e gönder.” dedi. Allâhü Teâlâ, “Bu, senin için (âhirette) gerçekleşecektir.” buyurdu. Hz. Âdem, “Yâ Rabbi! Hatalarımı itiraf ettiğim gibi, zürriyetimden, günahlarını itiraf edip sana yalvararak bu Beyt’i (Kâbe-i Muazzama’yı) tavaf edenleri de affetmeni istiyorum.” dedi. Allâhü Teâlâ, “Ey Âdem! Ben, seni affettim. Senin zürriyetinden, bu Beyt’i ziyaret edip günahlarından tevbe edenleri de affettim.” buyurdu.

Nûh Tufanı’ndan İbrâhim aleyhisselam zamanına kadar, Kâbe-i Muazzama’nın yeri belirsiz kaldı. Allâhü Teâlâ, Hz. İbrâhim’e, Kâbe-i Muazzama’yı tekrar inşa edip insanları hacca davet etmesini emir buyurdu. İbrâhim (a.s.), “Yâ Rabbi! Buna sesim yetmez.” dedi. Allâhü Teâlâ, “Sen davet et, duyurmak bize aittir.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. İbrâhim, Makâm-ı İbrâhim’in üzerine çıkıp baktı ve bütün yeryüzünü, dağları, taşları, ovaları, kara ve denizleri, insan ve cinleri, hepsini önünde toplanmış gördü. İki elinin işaret parmaklarını kulaklarına koyarak doğuya, batıya, kuzeye ve güneye doğru dönerek şöyle seslendi: “Ey insanlar! Beytü’l-Atîk’i (Kâbe-i Muazzama’yı) ziyaret etmek, sizlere farz kılındı, Rabb’inizin davetine icâbet edin, gelin.”

İbrâhim (a.s.) zamanından günümüze kadar haccetmeye muvaffak olanlar, onun bu davetine “Lebbeyk, Lebbeyk!” diyenlerdir. Bir kimse, o vakit bu davete kaç kere “Lebbeyk” diyerek cevap vermişse ona, o kadar haccetmek nasip olur. (Lebbeyk: ‘Emrine âmâdeyim’ demektir.)

Hicrî:    04 Zilkâde  1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"