قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ أَنْعَمَ اللهُ عَلَيْهِ نِعْمَةً فَأَرَادَ بَقَاءَهَا فَلْيُكْثِرْ مِنْ قَوْلِ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ. (ج)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : الله تعالى ، بر كمسيه نعمت إحسان أدرده او كمسه او نعمتيك دوام أتمسنى إسترسه ‘ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ ’ دعاسنى جوق اوقوسون . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allâhü Teâlâ, bir kimseye nimet ihsân eder de o kimse o nimetin devam etmesini isterse ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ duasını çok okusun.”
(Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî: 23 Rebîulâhir 1447 Fazilet Takvim
RESÛLULLAH EFENDİMİZİN (S.A.V.) SÜTANNEYE VERİLMESİ
Mekkeliler, bilhâssa Mekke’nin önde gelenleri, yeni doğan çocuklarının daha iyi ve sağlıklı yetişmeleri arzusuyla bir müddet için yüksek yerlerde oturan kabilelerden sütanne tutar, çocuklarını onlara verip bir müddet baktırırlar, mukabilinde ücret de öderlerdi. Halîme binti Ebû Züeyb de (r. anhâ), Fahr-i Kâinât Efendimizin (s.a.v.) sütannesi olup Benî Sa‘d bin Bekir kabilesine mensuptur. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), beş yıl kadar onun yanında kalmıştır. Hz. Halîme Hatun, Resûlullah Efendimizi (s.a.v.) canı gibi sever ve onu, esen rüzgârdan dahi esirgerdi. Peygamber Efendimizin (s.a.v.), kendisi için bir saadet vesilesi olduğunu bilirdi.
Halîme (r. anhâ), Resûlullah (s.a.v.) Efendimizde gördüğü bazı fevkalade hâlleri şöyle anlatmıştır:
Benim daha önce sütüm çok değildi. Hattâ oğlum doymaz, geceleri ağlardı. Benim de gözüme uyku girmezdi. Peygamber Efendimizi (s.a.v.) aldıktan sonra sütüm öyle arttı ki önce kendisini, sonra oğlumu emzirirdim de sütüm fazlasıyla kâfi gelirdi.
Resûlullah Efendimizi (s.a.v.) aldıktan sonra Mekke’de üç gece kaldık. Üçüncü gece, yeşil kaftan giymiş ve alnında nur parlayan bir kişi gördüm. Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) bulunduğu mindere oturmuş, onun yüzünü öpüyordu. Kocama da gösterdim. Bana, “Ey Halîme! Bunu sakın kimseye anlatma ve bilmiş ol ki sütannelik yapmak için gelenler arasında bizden daha saadetli dönen yoktur.” dedi.
Kabilemize dönerken konakladığımız her yer yeşerir, orada tazelik hâsıl olurdu. Cenâb-ı Hak, bütün hayvanlarıma bereket verdi ve koyunlarımın sütü çoğaldı. Hattâ Benî Sa‘d’dan herkes çobanlarına, “Neden Züeyboğullarının koyunları semiz ve sütü bol bir hâlde de bizimkiler öyle değil. Siz de koyunları, onların otlattığı yerlerde otlatın.” diye kızarlardı.
Sevgili Peygamber Efendimizin (s.a.v.) konuşmaya başladıklarında söylediği ilk kelam, “Allâhü Ekber, Allâhü Ekber, ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-Âlemîn.” oldu. Bütün insanlar buna hayret etti.
Hicrî: 23 Rebîulâhir 1447 Fazilet Takvim

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder