30 Eylül 2025 Salı

İSA ALEYHİSSELÂM’DAN HİKMETLER


قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : وَلَمَّا جَٓاءَ عِيسٰى بِالْبَيِّنَاتِ قَالَ قَدْ جِئْتُكُمْ بِالْحِكْمَةِ وَلِاُبَيِّنَ لَكُمْ بَعْضَ الَّذِي تَخْتَلِفُونَ فِيهِ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَطِيعُونِ، اِنَّ اللّٰهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ. (سورة الزخرف، ٦٣-٦٤)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : عيسى ( عليه السلام ) معجزلرله كلديكى وقت ، ( قومنه ) شويله دمشدى . محقق بن ، سزه ، هكمتلهلاو إختلافه دوشدوكونوز شيلريك بر قسمنى آجقلايايم ديه كلدم . أؤيليسه الله ، دان قورقون و بانه إطاعت أدين . محقق الله ، بنم ده ربم ، سزين ده ربينزدر . او حالده اونه عبادت أدين . بو ،لاأك دوغرى يولدر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen- : “İsa (a.s.) mucizelerle geldiği vakit, (kavmine) şöyle demişti: Muhakkak ben, size, hikmetle ve ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklayayım diye geldim. Öyleyse Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Muhakkak Allah, benim de Rabb’im, sizin de Rabb’inizdir. O halde ona ibadet edin. Bu, en doğru yoldur.”

(Zuhruf Sûresi, âyet 63-64)

Hicrî:  08  Rebîulâhir   1447  Fazilet Takvim

 

 

İSA ALEYHİSSELÂM’DAN HİKMETLER

 

Bir gün İsa aleyhisselâm, harap bir şehrin yanından geçiyordu. Şehirdeki binalar dikkatini çekti ve Cenâb-ı Hak’tan, şehrin, kendisi ile konuşmasına izin vermesini istedi. Şehir de Allâhü Teâlâ’nın izniyle o anda dile gelip suâllerine âmâde olduğunu söyledi. İsa aleyhisselâm, şehre, “Ağaçlarına, nehirlerine, binalarına ne oldu? Üzerinde yaşayanlar nerede?” diye suâl etti.

Şehir cevap verdi: “Ey İsa! Rabb’inin hak olan vaadi geldi. Ağaçlarım kurudu, nehirlerimin suları çekildi. Binalarım harabeye döndü. Sakinlerim de hep öldü.”

Bunun üzerine İsa aleyhisselâm, yüksek sesle şöyle dedi. “Üç kişiye hayret ediyorum:

1- Ölüm peşinde olduğu hâlde dünyayı talep edene.

2- Varacağı yer kabir olduğu hâlde köşkler yaptırana.

3- Önünde Cehennem olduğu hâlde kahkaha ile gülene.

Ey âdemoğlu! Ne çok malla doyarsın ne de az mala kanaat edersin. Sana teşekkür bile etmeyecek kimseler için mal biriktiriyorsun. Sen, ancak karnını doldurmak ve nefsinin arzularını tatmin etmek için yaşıyorsun. Hâlbuki, mezara girdiğin zaman karnına ancak toprak dolacaktır. Ey âdemoğlu, görüyor musun, topladığın mal, başkasının terazisinde tartılacaktır.”

İsa aleyhisselâm yine buyurdular ki: “Öğrenen, öğreten ve öğrendiğiyle amel eden kimse, göklerde melekler arasında büyük bir kimse olarak bilinir.”

İsa aleyhisselâm, bir defa İsrâîloğullarına şöyle nasihatte bulunmuştu:

“Hikmetli şeyleri, ehli olmayan kimselere anlatmayın, aksi takdirde hikmete zulmetmiş olursunuz. Ehli olan kimselerden de hikmeti saklamayın. Aksi takdirde, o kimselere zulmetmiş olursunuz. Üç şey çok mühimdir:

1- Doğruluğunu, hakikatini açıkça anladığınız şeye tâbi olun.

2- Kötülüğü ve fâsid olduğu anlaşılan şeyden sakının.

3- Doğruluğu ve yanlışlığı arasında ihtilaf olunan şeyi ise Allah Azze ve Celle’ye havale edin.”

Hicrî:  08 Rebîulâhir  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

KONU BAŞLIKLARI 2

KONU BAŞLIKLARI 3

 

29 Eylül 2025 Pazartesi

HUY GÜZELLİĞİ BEDEN GÜZELLİĞİNDEN ÜSTÜNDÜR


 

قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : اَلْمُؤْمِنُ هَيِّنٌ لَيِّنٌ جَوَّادٌ سَمْحٌ لَهُ خُلُقٌ حَسَنٌ، وَالْكَافِرُ فَظٌّ غَلِيظٌ لَهُ خُلُقٌ سَيِّئٌ. (فر)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : مؤمن آغرباشلى ، يوموشق حويلى ، جومرت ، مسامحكر و كوزل آخلاقه صاحبدر . كافر إيسه قابادر ، قطى قلبليدر و كوتى آخلاقه صاحبدر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Mümin ağırbaşlı, yumuşak huylu, cömert, müsâmahakâr ve güzel ahlâka sahiptir. Kâfir ise kabadır, katı kalplidir ve kötü ahlâka sahiptir.”

(Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs)

Hicrî:  07  Rebîulâhir   1447  Fazilet Takvim

 

 

HUY GÜZELLİĞİ BEDEN GÜZELLİĞİNDEN ÜSTÜNDÜR

 

Ahlâkı güzelleştirmek, gazap ve şehvetin mahv ve izalesiyle olur. “Mizaç ve tabiatın icabı olan bu şeyler, insandan ayrılmazlar...” diye deliller ileri sürmüşler ise de büyük âlimlerin beyanı üzere huy değişir. Değişmeseydi, ahlâkı değiştirmek hakkında dînî emirler vârid olmazdı. Mesela, “Ahlâkınızı güzelleştiriniz.” hadîs-i şerîfi buyurulmaz idi. Çünkü emir ve teklif, yapılabilecek şeyler hakkında olur.

Ahlâkın değişebileceği, tecrübeyle de malumdur; nice yaramaz çocuklar, muktedir hocaların verdikleri terbiye sayesinde kötü huylarını terk ederek ahlâklarını güzelleştirmektedirler. Ahlâkı değiştirip güzelleştirme husûsu, insanlar hakkında nasıl inkâr olunabilir? Zira bu, hayvanlarda bile mümkündür. Şahin, köpek gibi, avladığını parçalayıp yemek âdeti olan yırtıcı hayvanlar, tâlim ve terbiye ile huylarından vazgeçip avcılara avlar getiriyorlar. Bunun gibi; dağlarda başıboş gezmeye alışmış olan hayvanlar, terbiye ile uysallaştırılıp yük altına giriyorlar.

Velhâsıl gerek dînî emirlerin vârid olması, gerek malum tecrübeler, gerekse âkil kimselerin ittifakla delâletleriyle anlaşılır ki ahlâkı güzelleştirmek mümkündür. Onun için her Müslüman, ruhunun terbiyesine ve ahlâkını düzeltip güzelleştirmeye gayret etmelidir.

 

DUADA MEŞRÛ OLAN ŞEYLERİ TALEP ETMELİ

 

Dua eden kişi, duasında meşrû olan bütün arzu ve ihtiyaçlarını talep etmeli; isteklerinin verilmesini uzak ve imkânsız görmemelidir. Zira bütün kâinatı yaratan Allâhü Teâlâ için, hiçbir şey zor ve imkânsız değildir.

Allâhü Teâlâ, duaların bazılarını hemen kabul eder, bazılarının kabulünü ise tehir edebilir. Geciktirmesinin hikmeti; ya istenilen şeyin henüz takdir edilen vakti gelmemiştir -çünkü her şey için ezelde takdir edilmiş bir vakit vardır- veya Allâhü Teâlâ kulunun duasında ısrar etmesini sevdiği içindir veyahut Allâhü Teâlâ’nın bildiği başka bir sebeptendir. Bazen de sevabı âhirette verileceği için duasının kabulü ezelde takdîr edilmemiştir.

(Âdâb ve Fazîletleriyle Dualar, Fazilet Neşriyat)

Hicrî:  07 Rebîulâhir  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

KONU BAŞLIKLARI 2

KONU BAŞLIKLARI 3

28 Eylül 2025 Pazar

FAKİR OLAN ANNE BABANIN NAFAKASI


قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : رَغِمَ أَنْفُهُ ثُمَّ رَغِمَ أَنْفُهُ ثُمَّ رَغِمَ أَنْفُهُ قِيلَ: مَنْ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ: مَنْ أَدْرَكَ وَالِدَيْهِ عِنْدَ الْكِبَرِ أَحَدَهُمَا أَوْ كِلَيْهِمَا ثُمَّ لَمْ يَدْخُلِ الْجَنَّةَ. (م)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : بورنى يره سورتلسون ، بورنى يره سورتلسون ، بورنى يره سورتلسون ! ’ بيوردولر . ‘ كيميك يا رسول الله ؟ ’ دنلدى . بيوردولر كى : ‘‘ ياشليلق كونلرنده آنا و باباسندان برينه ويا هر إيكيسنه يتشب ده ( اونلره خدمت أدرك ) جنته كيره مين كمسنيك ( بورنى سورتلسون ، يعنى حور و حكير اولسون ) . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Burnu yere sürtülsün, burnu yere sürtülsün, burnu yere sürtülsün!’ buyurdular. ‘Kimin yâ Resûlallah?’ denildi. Buyurdular ki: “Yaşlılık günlerinde ana ve babasından birine veya her ikisine yetişip de (onlara hizmet ederek) Cennet’e giremeyen kimsenin (burnu sürtülsün, yani hor ve hakir olsun).”

(Sahîh-i Müslim)

Hicrî:  06  Rebîulâhir   1447  Fazilet Takvim

 

 

FAKİR OLAN ANNE BABANIN NAFAKASI

 

Nafaka; bir insanın ailesine sarf ve infâk ettiği yiyecek, içecek, giyecek ve kalacak yerdir.

Fakir olan anne babanın nafakalarını temin etmesi, zengin veya çalışmaya gücü yeten kişi üzerine vaciptir.

Nafakalarını temin husûsunda itibar, cüziyyete (yani evlat olmaya) göre belirlenir. Bu husûsta erkek ve kız evlatlar müsâvîdir. Her birisi üzerine müsâvî olarak vacip olur. Mesela bir kimsenin, bir oğlu ile bir kızı olsa nafakalarını bu evlatlar müsâvî şekilde temin ederler.

Evlat fakir olduğu takdirde, anne babanın nafakalarını temine zorlanamaz. Fakat baba, çalışmaya gücü yetmeyecek derecede âciz olsa, evlatları fakir bile olsa onları kendi ailelerine dâhil ederek infakta bulunmaları gerekir. Zira üç-dört kişiye yeten, dört-beş kişiye de yeter.

Evlatların, günlük ihtiyaçlarından fazlasını kazandıkları takdirde, kazandıklarının fazlası ile fakir olan anne babalarına infakta bulunmaları icap eder. Eğer evlatlar, ancak günlük yiyeceklerini temin edebiliyorlarsa ayrıca infakta bulunmayıp anne babasına da kendi aileleri ile beraber yedirmeye mecbur kılınırlar. Zira onları tamamen terk etmek, zâyi olmalarına sebep olur.

 

AKILLI KİMSENİN VASIFLARI -2

 

Akıllı kişi, dostuna, arkadaşına, -hep yanında olacağını bildiğinden- canı ve malıyla yardımcı olur. Düşmanına, adaletle mukabele eder. Halka karşı güleryüzlü olur, selam verir. Sadece, işini göreceğini bildiği kimselerden yardım ister. Âlimlik davasında bulunmaz. Çünkü insanların fazileti, kendi iddia ettikleri değil, lâkin akıllı insanların, onun hakkında söyledikleridir.

Akıllı kişi, şu üç şeyden sakınmalıdır: Çok gülmek, çok temennî etmek ve sebatsızlık. Çünkü bu üç şey, aklı, ateşin, kuru dikeni yakmasından daha çabuk tüketir. Akıllı kişi, vakur olur, ancak güç yetireceği yükün altına girer, erişebileceği şeyin peşinde koşar, istifâde edeceği kadar infak eder, eline geçenlerden sadece faydasını gördüklerine sevinir. Kaçırdığı dünya nimetlerine aslâ hayıflanmaz.

Aklını inkişâf ettirmek isteyenler için, en faydalı şey, tecrübedir. İnsanın, isabetli kararlar vermesi ancak başkalarının tecrübelerini öğrendikten sonra olur.

Hicrî:  06 Rebîulâhir  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

KONU BAŞLIKLARI 2

KONU BAŞLIKLARI 3