14 Nisan 2020 Salı

MÜSLÜMAN NASIL OLMALI?



قَالَ اللهُ تَعَالَى: اِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللهِ الْاِسْلَامُ... (سورة آل عمران، ۱۹)
 الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا )  :    "  شبهسز ، الله عندنده ( راضى اولونان و سعادته اولاشتراجق اولان حق ) دين ، إسلام در  . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Şüphesiz, Allah indinde (râzı olunan ve saâdete ulaştıracak olan hak) din, İslâm’dır...” 
(Âl-i İmrân Sûresi, âyet 19)
Hicrî:   21   Şaban   1441  Fazilet Takvimi

MÜSLÜMAN NASIL OLMALI?

 
İslâm îtikâdını, inancını kat’î olarak kabul eden kimse:
Cenâb-ı Hakk’ı tam manâsıyla bilip, kendisinin acziyet ve kulluğunun farkına vararak, her işinde Hazret-i Allâh’a tevekkül ve îtimad eder. Korku ve ümit arasında Cenâb-ı Hakk’a bağlanır, evham ve bâtıl hayallere dalmaz. Bütün söz ve fiillerini, Cenâb-ı Hakk’ın işitip gördüğünün ve bildiğinin farkında olarak edepli bir şekilde yapar. Bütün yaratılmışlara karşı şefkat ve hakkâniyet üzere hareket eder.
Bütün insanların, her şeyi yaratan Hazret-i Allâh’ın kulu olduğunu bilir, kimseye yan bakmaz ve can yakmaz.
Hazret-i Allâh’ın vahdâniyetini tasdik eder. İbâdet ve kulluğa yalnızca Cenâb-ı Hakk’ın layık olduğunu bilir; her türlü yardımı, hidâyet ve mağfireti ondan bekler.
Peygamberlerin sonuncusu olan Hazret-i Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem)’e îman etmiş olduğundan bütün peygamberleri istisnasız olarak kabul eder, hiç birini diğerinden ayırmaz.
Kadere îman etmiş olduğundan, başına bir musîbet ve keder geldiği zaman rızâ gösterir ve ‘takdîr-i ilâhîdir’ diyerek üzüntüsünü büyütmez ve uzatmaz.
Âhirete îman etmiş olduğundan dünyada başına gelen musîbetler ne kadar artsa da ümitsizliğe düşmez, isyan etmeyi asla düşünmez. Âhiretteki ecrini düşünerek sıkıntılara karşı sabırlı olur.
Cenâb-ı Hakk’ı çokça zikrettiği için kalbi, Hz. Allâh’ın zikri ile nurlanıp sanatı, ticareti ve hiçbir dünyalık işi onu, Allâhü Teâlâ’yı zikirden alıkoymaz. Allâhü Teâlâ’nın sevgisi ile dolu olan kalbinde dünya sevgisi yer edemeyeceği için kendisini âhiret yolcusu olarak görür ve ecel kendisine ağır gelmez.
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetine tâbi olur ve mübârek ashâbının hayatlarını öğrenerek onların hikmet, iffet, şecâat ve cömertlik gibi güzel ahlâkları ile ahlâklanır. Bu fâni âlemin geçici lezzetlerine iltifat etmeyerek dünyayı âhiretin tarlası olarak bilir ve gücü yettiği miktarda hayırlı fiil işleyerek arkasında güzel ameller bırakmaya çalışır.
Korku ve üzüntü üzere olmayıp rahat ve gönlü huzurla dolu olarak yaşar. Hevâsının (nefsinin gayr-i meşru arzularının) peşinde koşmayıp sadâkat ve vefâ ehli olur. 
(Nimet-i İslam)
Hicrî:   21   Şaban   1441  Fazilet Takvimi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder