14 Ağustos 2025 Perşembe

HAKÎKÎ FAZİLET, DİN VE TAKVÂ İLEDİR


قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَلَقَدْ وَصَّيْنَا الَّذِينَ اُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَاِيَّاكُمْ اَنِ اتَّقُوا اللّٰهَ... (سورة النساء، ١٣١)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : كوكلرده و يرده نه وارسه هبسى الله تعالى ، نيندر . آند اولسون كى ، سزدن أول كنديلرينه كتاب ورلمش اولنلره ده سزلره ده ، الله ، دان قورقون ، ديه أمأتدك . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen- : “Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allâhü Teâlâ’nındır. And olsun ki, sizden evvel kendilerine kitâb verilmiş olanlara da sizlere de, Allah’tan korkun, diye emrettik...”

(Nisâ Sûresi, âyet 131)

Hicrî:  20  Safer   1447  Fazilet Takvim

 

 

HAKÎKÎ FAZİLET, DİN VE TAKVÂ İLEDİR

 

Sahîh-i Buhârî ve Sahîh-i Müslim’de Sehl bin Sa’d es-Sâidî (r.a.)’ten rivâyet edilen bir hadîs-i şerîf şöyledir:

Peygamber Efendimizin (s.a.v.) yanından bir adam geçti. Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem, yanında oturan bir kimseye, “Şu adam hakkında fikrin nedir?” diye sordular. O da dedi ki:

“Halkın ileri gelen eşrafından bir adamdır. Vallâhi birine talip olsa nikâhlanmaya münâsip, birisi için ricada bulunsa sözü dinlenmeye lâyıktır.” Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) sükût buyurdular.

Sonra oradan başka bir zât daha geçti. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), yanındaki zâta:

“Bu adam hakkında ne dersin?” diye sordular. O da “Bu, Müslümanların fakirlerinden bir zâttır. Birine talip olsa nikâhlanmaya münasip görülmez. Birisi için bir ricada bulunsa sözü dinlenmez.” dedi.

Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Bu (fakir olan) zât, (Allâh katında) dünya dolusu kadar öteki adamdan daha hayırlıdır.” buyurdular.

İmâm Yâfiî (rah.) diyor ki: Bu hadîs-i şerîften anlaşılacağı üzere insan, hakîkî asâleti, ancak dini ve takvâsı ile kazanabilir. Bu sebeple nesebe güvenip de takvâyı terk etmemelidir. Nitekim köle iken, Selmân-ı Fârisî (r.a.) Hazretlerini, imanı yükseltmiş; Hâşimî ve Araplar arasında asil sayılan Ebû Leheb’i de küfrü alçaltmıştır. (Sâlihlerin Hikâyeleri, Fazilet Neşriyat)

 

YEMEĞİ AZ YEMENİN KİŞİYE DOKUZ FAYDASI

 

1. Bedeni daha sıhhatli olur.

2. Kalbi nurlu olur.

3. Hıfzı (ezberi) kuvvetli olur.

4. Geçinmesi kolay olur.

5. Amelinden ve ibadetinden daha da lezzet alır.

6. Allâhü Azîmüşşân’ı daha çok zikredebilir.

7. Âhireti daha çok tefekkür eder.

8. Girdiği işlerde, görüşleri isabetli olur.

9. Âhirette hesabı kolay olur.

Hicrî:  20 Safer  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"


 

13 Ağustos 2025 Çarşamba

EVLİYÂNIN HİMMETİ

 

قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَقُولُ اللهُ: اُطْلُبُوا الْفَضْلَ عِنْدَ الرُّحَمَاءِ مِنْ عِبَادِي تَعِيشُوا فِي أَكْنَافِهِمْ فَإِنَّ فِيهِمْ رَحْمَتِي. (ض)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : الله تعالى شويله بيورور : فضلى ( ياردم و إحسانى ) ، قللارم آراسندان مرحمتلى اولانلردان إستينز ؛ اونلاريك كولكسى آلطنده ياشارسنز . زيرى بنم رحمتم ، اونلر أؤزرينه در . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Allâhü Teâlâ şöyle buyurur: Fazlı (yardım ve ihsanı), kullarım arasından merhametli olanlardan isteyiniz; onların gölgesi altında yaşarsınız. Zira benim rahmetim, onlar üzerinedir.”

(Kuzâî, Müsnedü’ş-Şihâb)

Hicrî:  19  Safer   1447  Fazilet Takvim

 

 

EVLİYÂNIN HİMMETİ

 

Bir gün Gazneli Devleti’nin hükümdarı Sultan Mahmûd, Harkân’a uğrayıp Ebu’l-Hasan Harkânî (k.s.) Hazretlerini ziyarete gitmişti. Uzun bir sohbetten sonra Sultan Mahmûd “Bana nasihat ediniz.” dedi. Ebu’l-Hasan-ı Harkânî (k.s.) Hazretleri:

“Şu dört şeye dikkat et: Takvâ sahibi olmaya, namazını cemâatle kılmaya, cömert olmaya ve Allâhü Teâlâ’nın yarattıklarına şefkat göstermeye.” buyurdu.

Sultan Mahmûd ‘Bana dua ediniz’ deyince: “Her gün sana dua ediyorum ve ‘Allâh’ım! Bütün müminleri mağfiret et’ diyorum” dedi. Evet, ama ben husûsî dua istiyorum, deyince ‘Allâh’ım! Mahmûd’un âkıbetini mahmûd (hayırla övülmüş) kıl’ diye dua buyurdu.

Sultan, Ebu’l-Hasan Hazretlerinden kendisine bir hatıra vermesini istedi. O da yâdigar olmak üzere bir gömleğini verdi. Sultan Mahmûd kalkıp gidecekken, Ebu’l-Hasan (k.s.) Hazretleri de ayağa kalktı. Bunun üzerine Sultan, “İlk geldiğimde hiç iltifat etmemiştiniz. Şimdi ayağa kalkıyorsunuz. O hâl ne idi, bu ikram nedir?” dedi. Ebu’l-Hasan Hazretleri, “Sen gelirken, saltanat gururu içinde beni imtihan etmek için geldin. Bundan dolayı ilk geldiğinde kalkmadım. Şimdi ise bir derviş hâli içinde gittiğin için kalkıyorum.” buyurdular.

Gazneli Mahmûd, huzurdan ayrılıp Hindistan’a; Budistlerin tapındıkları Sümenât putunun bulunduğu yere sefere çıktı. Muharebe esnasında Müslümanlar zorda kalınca Sultan Mahmûd, Ebu’l-Hasan Hazretlerinin verdiği gömleği alıp “Yâ Rabbi! Şu gömleğin sahibi Ebu’l-Hasan Hazretleri hürmetine ordumu muzaffer kıl.” diye dua edip yalvarınca Horasan tarafından bir toz fırtınası geldi. Küffâr ordusu birbirini kırdı, Müslümanlar muzaffer oldular. Daha sonra Sultan Mahmûd rüyasında Ebu’l-Hasan Hazretlerini gördü. “Ey Mahmûd! Sen o anda, Allâhü Teâlâ’dan, küffârın Müslüman olmasını isteseydin, Allâh’ın izniyle hepsi Müslüman olurlardı.” buyurdular. (Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye, Fazilet Neşriyat)

Hicrî:  19 Safer  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"


12 Ağustos 2025 Salı

BORÇLUYA MÜHLET VERMENİN FAZİLETİ


قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِذَا كَانَ لِلرَّجُلِ عَلَى رَجُلٍ حَقٌّ فَأَخَّرَهُ إِلَى أَجَلِهِ كَانَ لَهُ صَدَقَةٌ فَإِنْ أَخَّرَهُ بَعْدَ أَجَلِهِ كَانَ لَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ صَدَقَةٌ. (طب)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : بر كيمسنيك بر كيمسده آلاجاغى اولسه ، وادسى كلنجيه قدار بكلسه بر صدقه ثوابى آلير . واده صونونده ، بورجلى أؤديمزده آلاجقلى وادي اوزاترسه هر كون إيجن ( آلاجقليه تمامنى ) صدقه ورمش كبى ثواب يازلر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Bir kimsenin bir kimsede alacağı olsa, vadesi gelinceye kadar beklese bir sadaka sevabı alır. Vade sonunda, borçlu ödeyemez de alacaklı vadeyi uzatırsa her gün için (alacaklıya tamamını) sadaka vermiş gibi sevap yazılır.”

(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)

Hicrî:  18  Safer   1447  Fazilet Takvim

 

 

BORÇLUYA MÜHLET VERMENİN FAZİLETİ

 

Ubâde bin Sâmit radıyallâhü anh’in torunu Ubâde (rah.) anlattı: Ben ve babam Velîd (rah.), ilim öğrenmek için Ensâr’dan bir kabileye gittik. İlk rastladığımız zât, yirmi yaşında iken Bedir Gazâsı’na iştirâk edenlerden, Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin Sahâbîsi Ebu’l-Yüsr (r.a.) oldu. Babam, Ebu’l-Yüsr Hazretlerine:

“Ey Amca, senin yüzünde kızgınlık alâmeti görüyorum.” dedi. O, “Evet, benim, Haramoğulları kabilesinden falancadan alacağım vardı, onu hâlâ vermedi.” dedi. Sonra Ebu’l-Yüsr (r.a.), borçlunun evine gitti, biz de onu takip ettik. Evine vardığımız sırada kapıya onun küçük oğlu çıktı. Ona, “Baban nerede?” diye sordu.

“Senin sesini işitti de yatak odasına saklandı.” dedi. Bunun üzerine, “Yanıma çık, evde olduğunu öğrendim.” diye seslendi. O zât da dışarı çıktı.

Ebu’l-Yüsr (r.a.), “Benden saklanmaya seni sevk eden nedir?” diye sordu.

O zât, “Vallâhi, seninle konuşup da sana yalan söyleyeceğimden, sana vaad edip de sözümden döneceğimden korktum. Zira sen, Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem’in bir Sahâbîsisin, elimde verebileceğim hiçbir şey bulunmuyor.” dedi.

Ebu’l-Yüsr (r.a.), “Allah için söyle; sırf bunun için mi?” diye üç kere sordu, her defasında, “Allah hakkı için, evet, hâlim budur.” cevabını verdi. Sonra Ebu’l-Yüsr (r.a.), senedi getirtti, onu alıp yırttı ve dedi ki: “Ödeyecek bir şey bulursan bana ödersin. Yoksa sana hakkımı helâl ediyorum. -Eliyle işaret ederek- Şu iki gözümle gördüğüm ve şu iki kulağımla işittiğim ve şu kalbimle de iyice bellediğim şu hadîs-i şerîfi bizzât Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’den öğrendim, o buyurdular ki:

“Her kim bir fakire (borcundan dolayı) mühlet verir yahut onun borcunu bağışlarsa Allâhü Teâlâ, (kıyamet gününde) onu (Arş’ının) gölgesinde gölgelendirir.”

Hicrî:  18 Safer  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"