2 Ağustos 2025 Cumartesi

İMÂM-I RABBÂNÎ (K.S.) HAZRETLERİNDEN NASİHATLER


قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ الْحَلَالَ بَيِّنٌ وَإِنَّ الْحَرَامَ بَيِّنٌ وَبَيْنَهُمَا مُشْتَبِهَاتٌ لَا يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ فَمَنِ اتَّقَى الشُّبُهَاتِ اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ وَمَنْ وَقَعَ فِي الشُّبُهَاتِ وَقَعَ فِي الْحَرَامِ. (م)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محقق حلال بللى ، حرام ده بللى در آما آرالرنده بعضى شبهلى شيلر واردركى اونلرى ، إنسانلردان برجوغى بلمز . او حالده هر كيم بو شبهلى لردن ساقنرسه ديننى و عرضنى ، نقصانلق و آيبدان قورومش اولور . هر كيم ده بو شبهليلره دوشرسه حرامه دوشمش اولور . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Muhakkak helâl belli, haram da bellidir ama aralarında bazı şüpheli şeyler vardır ki onları, insanlardan birçoğu bilmez. O hâlde her kim bu şüphelilerden sakınırsa dinini ve ırzını, noksanlık ve ayıptan korumuş olur. Her kim de bu şüphelilere düşerse harama düşmüş olur.”

(Sahîh-i Müslim)

Hicrî:  08  Safer   1447  Fazilet Takvim

 

 

İMÂM-I RABBÂNÎ (K.S.) HAZRETLERİNDEN NASİHATLER

 

İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri şöyle buyurmuştur:

“Size diğer bir nasihatim; yediğiniz lokmada ihtiyatlı olmaktır. Bir insanın; uğradığı her bir yerde, şerîatin helâl ve haram hükümlerini hiç düşünmeden bir şeyler yemesi aslâ münasip olmaz. Zira insan, başıboş olarak yaratılmamıştır ki her istediğini yapsın. Bilakis onun bir Mevlâsı vardır ki kullarını birtakım emirler ve yasaklarla mükellef kılmıştır. Âlemlere rahmet olarak gönderdiği peygamberler (aleyhimü’s-salevâtü ve’t-teslîmât) vasıtasıyla, razı olup olmadığı husûsları onlara bildirmiştir.

Ebedî saadetten mahrum olan kimse; Mevlâsının rızasına muhalif işler yapan, Mevlâsının mülk ve melekûtunda onun razı olmadığı husûslarda tasarrufta bulunan kimsedir. Bu kimselerin utanması gerektir ki mecâzî sahiplerini (sultanları, idarecileri) memnun etmek için emirlerine riâyet eder ve emirleri yerine getirmekte bir dakika bile geciktirmek istemezler. Buna karşılık hakîkî sahipleri olan Allah Azze ve Celle, kendilerini, râzı olmadığı şeylerden mübâlağa ile menettiği hâlde, onlar buna aslâ iltifat etmezler. Öyleyse bu hâl, Müslümanlık mıdır, küfür müdür? Binâenaleyh çok iyi düşünün. Elden kaçırılmış olan fırsatları tedarik etmek mümkündür. Zira “Günahından tevbe eden, günahı olmayan kimse gibidir.” hadîs-i şerîfi, kusurlu ve günahkâr kimseler için bir müjdedir. (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 2/ m. 69)

Yine buyurmuşlardır ki: “Bir mürîd, şeyhinin huzuruna geldiği zaman, şeyhi, ona bazı nasihatlerde bulunur. Bunlardan birisi de akâidini, fırka-i nâciye olan Ehl-i Sünnet ve Cemâat itikadı üzere tashih etmesidir. Bununla beraber zarûrî olan fıkhî hükümleri öğrenmesini ve mûcebiyle amel etmesini emreder ve bu husûsta ısrarcı olur. Zira bu yolda iki kanat mesâbesinde olan sahih itikad ve sâlih amel olmadan uçmak (manevî derecelere kavuşmak), mümkün olamaz.

Şeyhi yine o mürîde, yediklerinde ihtiyatlı olmasını, haram ve şüpheli şeylerden sakınmasını şiddetle tembih eder. Her bulduğunu yemekten ve dinin hükümlerine uygunluğunu gözetmeden gittiği her mahalde yemek yemekten meneder.

(Mebde’ ve Meâd Risalesi; Mektûbât Hâşiyesi, c. 2, s. 38-39)

Hicrî:  08 Safer  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder