4 Ağustos 2025 Pazartesi

BAŞA GELENE RAZI OLMAK VE MUSİBETLERE SABRETMEK -1


 

قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا يُصِيبُ الْمُسْلِمَ مِنْ نَصَبٍ وَلَا وَصَبٍ وَلَا هَمٍّ وَلَا حُزْنٍ وَلَا أَذًى وَلَا غَمٍّ حَتَّى الشَّوْكَةِ يُشَاكُهَا إِلَّا كَفَّرَ اللهُ بِهَا مِنْ خَطَايَاهُ. (خ)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محقق بر مسلمانه كوتولك ، حصطلق ، كدر ، هزون ، أذى و إج صقنطسى آرض اولسه ، حتى بر ديكن باطسه ، ألبتده الله تعالى ، بو مصيبتلردن هر بريسى سببيله او مسلمانيك كوناحلرندان بر قسمنى باغشلر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Muhakkak bir Müslümana kötülük, hastalık, keder, hüzün, ezâ ve iç sıkıntısı ârız olsa, hattâ bir diken batsa, elbette Allâhü Teâlâ, bu musibetlerden her birisi sebebiyle o Müslümanın günahlarından bir kısmını bağışlar.”

(Sahîh-i Buhârî)

Hicrî:  10  Safer   1447  Fazilet Takvim

 

 

BAŞA GELENE RAZI OLMAK VE MUSİBETLERE SABRETMEK -1

 

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: “Allâhü Teâlâ’nın yarattığı ilk şey, kalemdir. Sonra o kaleme emir buyurdu; kıyamete kadar olacak şeyleri yazdı.”

Müslüman bilmelidir ki başına gelen her şey, Hak Teâlâ’nın takdiri iledir. Takdir olunan elbette başa gelecektir. Meydana gelmesi mukadder olmayan şeyi de hiç kimse vücuda getiremez.

Öyleyse insan, sıkıntılı bir hâle dûçâr olduğunda iki hâl ile onu karşılamalıdır: sabır ve rızâ. Böyle yaparak musibete karşı sabır ecrini eksiksiz olarak alır. Nice öyle şiddetli hâller vardır ki bütün âlem birleşse ortadan kalkmayacak gibi görünürken pek az vakitte kolayca zâil olur.

Ebu’l-Haccâc el-Ezdî anlattı: Selmân-ı Fârisî radıyallâhü anh Hazretlerine, “Kadere iman nasıl olur?” diye sorduk, şöyle buyurdu: “(Şöyle bilmelidir ki) kişi, başına gelen şeyden, kurtulabilecek değildir. Kurtulduğu bir şey de zaten ona isabet edecek değildir.”

İbrahim bin Edhem’i (rah.) bir gazâda gördüler, ayakları yürümekten şişip yara bere içinde kalmıştı. Ayaklarını bir şey üzerine koyup şu âyet-i celîleyi okuyordu -meâlen-: “And olsun, sizi imtihan edeceğiz. Tâ ki içinizden mücâhidleri ve sabr u sebât edenleri meydana çıkaralım, haberlerinizi açıklayalım.” (Muhammed Sûresi, âyet 31)

Evliyâdan Abdülvâhid bin Zeyd anlattı: Hasan-ı Basrî Hazretlerine, “Şu halk ne sebepten böyle mânen perişan hâldeler?” diye sordum, “Cenâb-ı Hakk’ın takdirine rızalarının azlığından.” cevabını verdi, “Peki bu hâl, neden kaynaklanıyor?” dedim, “Allâhü Teâlâ’yı marifetleri (bilmeleri)nin azlığından.” dedi.

Akıllı kimse, başına şiddetli bir hâl geldiğinde, önce sabır yolunu tutmalı, ondan sonra da rızâ derecesine yükselmelidir. Eğer sabır, bir insan suretinde olsaydı, pek cömert ve şerefli bir kimse olurdu. Sabır, hayrın tohumu ve tâatlerin esasıdır. (Devamı var)

Hicrî:  10 Safer  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder