قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا عَلَى أَحَدِكُمْ إِذَا أَرَادَ أَنْ يَتَصَدَّقَ لِلّٰهِ صَدَقَةً تَطَوُّعًا أَنْ يَجْعَلَهَا عَنْ وَالِدَيْهِ إِذَا كَانَا مُسْلِمَيْنِ فَيَكُونُ لِوَالِدَيْهِ أَجْرُهَا وَلَهُ مِثْلُ أُجُورِهِمَا بَعْدَ أَنْ لَا يَنْقُصَ مِنْ أُجُورِهِمَا شَيْئًا. (فيض)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : سزدن برينز ، الله إيجن نافله بر صدقه ورمك إستديكنده ، بونى مسلمان اولان آناسى و باباسى نيتنه ورمش اولسه نه اولور ؟ بويلجه بو صدقنيك ثوابى ، آنا و باباسنيك اولور و اونلريك أجرلرندن بر شي أكسلمكسزين بر مثلى أجر ده كندسنيك اولور . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Sizden biriniz, Allah için nâfile bir sadaka vermek istediğinde, bunu Müslüman olan anası ve babası niyetine vermiş olsa ne olur? Böylece bu sadakanın sevabı, ana ve babasının olur ve onların ecirlerinden bir şey eksilmeksizin bir misli ecir de kendisinin olur.”
(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr)
Hicrî: 17 Muharrem 1447 Fazilet Takvim
ANNE VE BABAYA İYİLİK EDENLERİN MÜKÂFATI
Allâhü Teâlâ, Ahkâf Sûresi’nin 15. âyet-i kerîmesinde anaya, babaya ve evlada karşı gösterilecek bağlılığı, insanî vazifeyi ve İlâhî tavsiyeyi bildirdikten sonra; 16. âyet-i kerîmesinde ise bu husûstaki İlâhî tavsiyeye riâyet edecek zâtların nâil olacakları uhrevî mükâfatları müjdelemektedir. Şöyle tefsir edilmiştir:
Hak Tealâ Hazretleri, hâlisane niyazda bulunan kullarını şöyle müjdelemektedir: İşte böyle güzel vasıflara sahip, hâlis Müslümanların işledikleri amelleri, en güzel surette kabul ederiz. Yani mübah olan şeyler, güzel olsalar da bir sevabı icap ettirmez. Fakat ibadet ve itaat kabîlinden olan şeyler daha güzeldirler. İşte kabule, mükâfata lâyık olan da bu kabîlden olan amellerdir, bunlar Allah tarafından kabul buyurulmaktadır.
Ve o hâlis Müslümanların günahlarını, nice kusurlarını affederek onlardan dolayı kendilerine azap kılmayız. Artık o zâtlar, Cennet’le müjdelenmiş olan mümtaz kullar arasında bulunacaklardır. Onların istikbâlleri, öyle pek emindir, pek yücedir. Bu İlâhî vasıflara sahip Müslümanlar, bu İlâhî müjdeye nâil olacaklardır. Bunun tahakkuk edeceğinde şüphe yoktur. Ne büyük bir muvaffakiyet!
Rivâyete göre bu mübarek âyetler, Ebûbekr-i Sıddîk (r.a.) ile diğer bazı zâtlar hakkında nâzil olmuştur. Hz. Ebûbekir, kendisi İslâm şerefine nâil olduğu gibi babası Ebû Kuhâfe ve annesi Ümmülhayr bint-i Sahre ve kendisinin oğlu Abdurrahman ile onun oğlu Ebû Atîk (r. anhüm) dahi İslâmiyet’i kabul edip Ashâb-ı Kirâm’dan olmuşlardı. Hz. Ebûbekir’in (r.a.) duaları kabul olunmuş, nice güzel amellerde bulunmuştur. Müslüman olduğu için şiddetli eziyet gören dokuz Müslüman köleyi âzât etmiştir ki, Bilâl-i Habeşî (r.a.) Hazretleri de bu âzât edilenlerdendir. Servetini de İslâm dini uğrunda feda etmiştir. Kendisi Aşere-i Mübeşşere’dendir; Cennet’le müjdelenmiştir.
Bununla beraber bu yüce âyetler gösteriyor ki: Her Müslümanın vazifesi, nâil olduğu nimetlere şükretmektir, bütün evlad ve iyâlinin, baba ve ecdadının ve bilhâssa validesinin haklarında hayır dileyerek hepsinin de İslâm nimetine nâil olmalarını canıgönülden temenni eylemektir.
Hicrî: 17 Muharrem 1447 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder