12 Temmuz 2025 Cumartesi

ALLÂHÜ TEALÂ, ANNE VE BABAYA İYİLİK ETMEYİ EMRETMİŞTİR


قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ أَحَبَّ أَنْ يُمَدَّ لَهُ فِي عُمُرِهِ وَأَنْ يُزَادَ لَهُ فِي رِزْقِهِ فَلْيَبَرَّ وَالِدَيْهِ وَلْيَصِلْ رَحِمَهُ. (حم)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : كيم ، عمرنون اوزاتلماسىنى و رزقنيك آرترلماسنى إسترسه آنا – باباسنه إيلكله داورانسين و صلهء رحمده بولونسون . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Kim, ömrünün uzatılmasını ve rızkının arttırılmasını isterse ana-babasına iyilikle davransın ve sıla-i rahimde bulunsun.”

 (Müsned-i Ahmed)

Hicrî:  16  Muharrem   1447  Fazilet Takvim

 

 

ALLÂHÜ TEALÂ, ANNE VE BABAYA İYİLİK ETMEYİ EMRETMİŞTİR

 

Allâhü Teâlâ, Ahkâf Sûresi’nin 15. âyet-i kerîmesinde analara, babalara ve evlâda karşı gösterilecek vazifeyi, İlâhî tavsiyeyi bildiriyor. Şöyle tefsir edilmiştir:

Allâhü Teâlâ, insana, anasına ve babasına iyilik etmeyi tavsiye etmiş; hayatlarında ve vefatlarından sonra mümkün olan iyiliklerde bulunmasını emretmiştir. Çünkü anaların, babaların, evlatları hakkındaki hizmetleri, fedakârlıkları pek büyüktür. İnsanı, annesi hamilelik müddetince zahmetle yüklendi, nice sıkıntılara katlandı ve onu zahmetle doğurdu. O doğan çocuğun bakımı ile meşgulken geceleri bile rahat edemedi. Velhâsıl; bir valide, çocuğu için birçok fedakârlıklara katlanır.

Şüphe yok ki çocukları için ebeveynlerinin büyük fedakârlıkları vardır. Artık onlara karşı evladın da şükran borçlu bulunması, pek ziyâde hayır dilemesi icap eder. İşte bu husûstaki vazifeyi pek güzel îfâ eden hayırlı evlâda bir takdir numûnesi olmak üzere şöyle beyan buyuruluyor: “Nihayet (bir zât), reşit olacağı zamana erip kırk seneye bâliğ olunca dedi ki: ‘Yâ Rabbi! Beni muvaffak kıl, bana ve anam ile babama ihsan etmiş olduğun nimetine şükredeyim. Bizi hayata kavuşturdun, nice şeyler ile rızıklandırdın ve bizleri iman şerefine nâil buyurdun. Bu vazifeyi îfâya muvaffak olayım ve razı olacağın bir sâlih amelde bulunayım.

Yâ Rabbi! Böyle bir muvaffakiyete evlat ve torunlarımı da nâil ederek zürriyyetim hakkında da benim için iyilik ve hayır nasip buyur. Şüphe yok ki, ben, sana hasbelbeşeriyye işlemiş olduğum -günahlarımdan- pişmanlık duyarak tevbe ettim, senin af ve setrine ilticâda bulundum. Ve muhakkak ki, ben Müslümanlardanım. Samimi surette İslâmiyet’i kabul etmiş, İlâhî dinin ulvî hükümlerine teslim olmuş bir kulum. Artık bu niyazımı şu İslâmiyet hürmetine kabul buyur Yâ Rabbi!”

Hicrî:  16 Muharrem  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder