9 Nisan 2018 Pazartesi

İNSAN RABBİNE İBÂDET İÇİN YARATILMIŞTIR



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا أُوحِيَ إِلَيَّ أَنْ أَكُونَ تَاجِرًا وَلَا أَجْمَعَ الْمَالَ مُتَكَاثِرًا، وَلَكِنْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنْ سَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُنْ مِنَ السَّاجِدِينَ وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ. (كنز)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ." بانه تُجَّارْ اولمام و جوق مال طوبلامام واحى اولنمادى . بانه آنجق  رابنى حمد ايله تسبيح أت و سجده أدن لردن اول . و صنه يقين ( اؤلوم )  كلنجيه قدار رابنه عبادت أت  ديه واحى اولندى  ."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bana tüccar olmam ve çok mal toplamam vahyolunmadı. Bana ancak ‘Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol. Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibâdet et’ diye vahyolundu.” 
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   22  Receb  1439  Fazilet Takvimi 

İNSAN RABBİNE İBÂDET İÇİN YARATILMIŞTIR

 
Bakara Sûresi’nin 21. âyetinde –meâlen-: “Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratmış olan Rabb’inize kulluk ve ibâdet ediniz…” buyurulmuştur. Bu âyet-i celîleyi Azîz Mahmûd Hüdâî Hazretleri şöyle tefsîr etmiştir:
Ey insan! Sen hiç bilinmez, anılmaz bir şey iken seni yarattım, hamurunu çamurdan yoğurdum, sonra nutfe, sonra kan pıhtısı, sonra bir çiğnem et parçası, sonra ondan kemikleri yarattım, sonra o kemiklerin her birine münâsip birer et giydirip, damarlar, deriler ve sinirler ile kapladım. Sonra onu cenîn kıldım. Sonra bir bebek olarak dünyaya gönderdim, sonra çocuk, sonra genç, sonra kuvvetli bir adam ve sonra ihtiyar kıldım.
Sen ise yaradılışının bütün safhalarında sana ihsân ettiğim nîmetler içinde yüzersin, lâkin benden başkasının hizmetinde, şehvetlerinin ve hevânın peşinde nefsini yorarsın. Dînini dünya karşılığında satarsın. Hâlbuki seni yoktan var eden, sana her şeyi öğreten, kuvvet ihsan eden, diğer yaradılmışlara üstün kılan, her nîmetin sâhibi Rabb’ini unutmaman gerekmez mi!
Bütün insanlara hitâben: Ey insanlar! Rabb’inize kulluk ve ibâdet edin”
Kâfirlere hitâben: “Rabb’inizi tevhîd edin; bir olduğuna, şerîki olmadığına îmân edin.”
Günahkârlara hitâben: “Rabb’inizin emirlerini tutun, ona isyan etmeyin.”
Münâfıklara hitâben: “Rabb’inizi birlemekte ihlâslı olunuz.”
İtâatkâr mü’minlere hitâben: “Rabb’inize ibâdet ve itâate devâm ediniz.” buyurulmuştur.
Zünnûn-i Mısrî (rahmetullâhi aleyh): “Nasıl Allâhü Teâlâ senin her hâlde Rabb’in ise senin de dâimâ onun kulu olman, ona lâyık sûrette amel işlemen lâzımdır” demiştir.
Nîmetlerin kulu çoktur. Nîmetleri ihsan eden Allâh’ın -hakîkî- kulu olan kıymetli zâtlar ise gâyet az bulunur. Mü’min, her hâlde ve zamanda Rabb’ine ibâdet etmelidir ki bu ibâdeti sebebiyle hakîkî kulluk derecesine yükselsin, ibâdeti de hakîkî ibâdet olsun. Çünkü kişi iyi kul olmadıkça iyi kulluk ve ibâdet yapamaz. Allâhü Teâlâ bizi ve bütün Müslümanları kulluğuna ve ibâdetine muvaffak kılsın.
 (Âmin)
Hicrî:   22  Receb  1439  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder