5 Aralık 2017 Salı

İNSANLAR HAKTAN NASIL UZAKLAŞIR?



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أَكَلَ لُقْمَةً مِنْ حَرَامٍ لَمْ تُقْبَلْ لَهُ صَلَاةُ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً وَلَمْ تُسْتَجَبْ لَهُ دَعْوَةُ أَرْبَعِينَ صَبَاحًا. (كنز)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   حرام بر لوقمه يين كمسنيك قرق كون نمازى و دعاسى قبول اولونماز ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Haram bir lokma yiyen kimsenin kırk gün namazı ve duâsı kabul olunmaz.” 
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   17  Rebîulevvel  1439  Fazilet Takvimi 

İNSANLAR HAKTAN NASIL UZAKLAŞIR?


İnsanların sahîh akîdeden yani Ehl-i Sünnet itikâdından saparak Allâhü Teâlâ'dan uzak kalmalarının sebepleri; bid‘at ehlinin îtikâdını terketmemek, nefsin hevâsının (gayr-i meşrû ve nihâyetsiz arzularının) kalbe gâlip gelmesi yani nefsin, kalbi kendi arzuları istikâmetine çevirmesidir.
Bazı imamlar dediler ki:
“Az amellerine rağmen nice insanları sahîh îtikâdları kurtarır. Ve çok amellerine rağmen bozuk îtikâdları nice insanları helâk eder, cehenneme götürür.”
Makam, mal ve dünya sevgisi nefsin hevâsındandır ve öldürücü bir zehirdir. Riyâset (baş olma) sevdâsı ve şöhret arzusu, kibire götürür ve dünyaya daldırır, dîni ifsâd eder. Tûl-i emel (sonu gelmez dünya arzusu) ise, güzel amel işlemeye mâni olarak Hak Teâlâ'nın yolundan alıkoyar. İyi bil ki insanlara ‘Yarın tevbe ederim' dedirtmek için uğraşan şeytanın büyük bir ordusu vardır. Aşırı cimrilik ve kişinin kendini beğenmesi insanı helâk eden şeylerdendir.
Haram veya şüpheli gıdaları yemek kalbe zulmet doldurur, kalbi katılaştırır ve Allâhü Teâlâ'dan uzaklaştırır. İnsanın yeyip içtiklerinin helâl ve temiz olması ise, kalbi nurlandırır ve rikkatine (incelmesine) sebep olur ve Allâh'a yaklaştırır. Bu, tasavvuf yolunda pek büyük bir asıldır.
Âyet-i celîlede -meâlen-: “Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin ve Allâh'a şükreyleyin” (Bakara s., âyet 172) buyurulmuştur. Buradaki “rızkın temizi” helâl olanıdır. Kişi midesine girene dikkat etmedikçe ibâdetinden lezzet alamaz, gündüz ve gece kıldığı namazların faydasını göremez.
Kıyâmet gününde sırâtı en sür‘atli geçecek kimse, takvâlı olan, dünyâda haramları ve haram şüphesi bulunan şeyleri terkedendir. Allâhü Teâlâ bir Hadîs-i Kudsî'de buyuruyor ki: “Verâya riâyet eden (şüphelilerden sakınanlara) azâb etmekten haya ederim...”
Kişi kalbini mâsivâdan (Allah'tan başka şeylerden) temizlemedikçe ibâdetinin lezzetini alamaz. Hazret-i Osman (r.a.): “Eğer kişinin kalbi -nefsin ahlâk-ı zemîmesinden- temizlenmiş olsa Kur'ân-ı Kerîm okumaya asla doymaz” buyurmuşlardır. Zîrâ o kalb temiz olursa Allâhü Teâlâ'yı müşâhede  makâmına yükselir.
(Ravzatü’t-Tâlibîn ve Umdetü’s-Sâlikîn, İmâm Gazâlî)
Hicrî:   17  Rebîulevvel  1439  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder