10 Eylül 2017 Pazar

SIRRI SAKLAYAN MURÂDINA ERER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ عِلْمًا لَا يُنْتَفَعُ بِهِ كَكَنْزٍ لَا يُنْفَقُ فِي سَبِيلِ اللهِ. (كنز)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر   ."   كندسيله منفعتلنلمين ( عمل أدلمين ) علم ، الله يولنده حارجانمايان حزينه كبى در ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kendisiyle menfaatlenilmeyen (amel edilmeyen) ilim, Allah yolunda harcanmayan hazine gibidir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   18  Zilhicce 1438  Fazilet Takvimi 

SIRRI SAKLAYAN MURÂDINA ERER


Hazret-i Ali (kerremallâhü vecheh) buyurdu: “Sırrın senin esîrindir. Onu söylediğinde sen onun esiri olursun.”
Hazret-i Muâviye (radıyallâhü anh): Sırrımı her kime söylediysem muhakkak uzun pişmanlıklar çekmişimdir. Onu kalbime gömdüğümde hep bana yücelik ve iyilik kazandırmıştır” buyurdu.
Hazret-i Muâviye'ye (r.a.): “Sırrını -vezîrin ve en büyük müsteşârın- Amr bin Âs'a da söylemez misin?” dediler.
“Evet, ona da söylemem” dedi. Hz. Muâviye (r.a.): “Düşmanından sakladığın şeyi dostundan dahi sakla” derdi.
Amr bin Âs (r.a.) “Sırrımı bir dostuma söylesem ve o da onu ifşâ eylese burada suç bana aittir” dedi. Birisi “Bu nasıl olur?” deyince “Çünkü ben kendi sırrımı saklamaya dostumdan daha layıktım” buyurdu.
Ömer bin Abdülaziz (rah.): “Kalpler kapalı kaplardır. Onun kilitleri ağızlar, anahtarları dillerdir. Herkes sırlarının anahtarına sahip olsun.” demiştir.
Her kim sırrını saklarsa irâdesi elinde olur.
Töhmet yerlerine (itham edileceği mekanlara) giden kimse kendi hakkında sûizanda bulunanları ayıplamasın.
Kardeşinin işini kendi işini yapar gibi en iyi şekilde yap.
Arkadaşların doğru dürüst kimseler olsun. Zira, sâdık dost bolluk ve zenginlik zamanında ziynettir, belâ ve darlık zamanında sana yardımcıdır.
Sırrını saklarsan selâmet bulursun, ifşâ edersen pişman olursun. Sırrı saklamaya sabretmek, ifşâ edip de pişman olmaktan daha kolaydır. Bir insanın hırsız çalmasın diye malını saklarken kalbindeki sırrını ifşâ ederek kendisini düşmanına teslîm etmesi ne kötüdür.

BEYİT:

Dünyâ talebiyle kimisi halkın emekte
Kimi oturup zevk ile dünyâyı yemekte
Rûhî (Osman Rûhî-i Bağdâdî)
(Halkın bir kısmı dünya malı elde etmekle meşgul iken bir kısmı da oturmuş dünyâyı zevkle yiyor.)
Hicrî:   18  Zilhicce 1438  Fazilet Takvimi 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder