قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِذَا كَانَ لِلرَّجُلِ عَلَى رَجُلٍ حَقٌّ فَأَخَّرَهُ إِلَى أَجَلِهِ كَانَ لَهُ صَدَقَةٌ فَإِنْ أَخَّرَهُ بَعْدَ أَجَلِهِ كَانَ لَهُ بِكُلِّ يَوْمٍ صَدَقَةٌ. (طب)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : بر كيمسنيك بر كيمسده آلاجاغى اولسه ، وادسى كلنجيه قدار بكلسه بر صدقه ثوابى آلير . واده صونونده ، بورجلى أؤديمزده آلاجقلى وادي اوزاترسه هر كون إيجن ( آلاجقليه تمامنى ) صدقه ورمش كبى ثواب يازلر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bir kimsenin bir kimsede alacağı olsa, vadesi gelinceye kadar beklese bir sadaka sevabı alır. Vade sonunda, borçlu ödeyemez de alacaklı vadeyi uzatırsa her gün için (alacaklıya tamamını) sadaka vermiş gibi sevap yazılır.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî: 18 Safer 1447 Fazilet Takvim
BORÇLUYA MÜHLET VERMENİN FAZİLETİ
Ubâde bin Sâmit radıyallâhü anh’in torunu Ubâde (rah.) anlattı: Ben ve babam Velîd (rah.), ilim öğrenmek için Ensâr’dan bir kabileye gittik. İlk rastladığımız zât, yirmi yaşında iken Bedir Gazâsı’na iştirâk edenlerden, Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin Sahâbîsi Ebu’l-Yüsr (r.a.) oldu. Babam, Ebu’l-Yüsr Hazretlerine:
“Ey Amca, senin yüzünde kızgınlık alâmeti görüyorum.” dedi. O, “Evet, benim, Haramoğulları kabilesinden falancadan alacağım vardı, onu hâlâ vermedi.” dedi. Sonra Ebu’l-Yüsr (r.a.), borçlunun evine gitti, biz de onu takip ettik. Evine vardığımız sırada kapıya onun küçük oğlu çıktı. Ona, “Baban nerede?” diye sordu.
“Senin sesini işitti de yatak odasına saklandı.” dedi. Bunun üzerine, “Yanıma çık, evde olduğunu öğrendim.” diye seslendi. O zât da dışarı çıktı.
Ebu’l-Yüsr (r.a.), “Benden saklanmaya seni sevk eden nedir?” diye sordu.
O zât, “Vallâhi, seninle konuşup da sana yalan söyleyeceğimden, sana vaad edip de sözümden döneceğimden korktum. Zira sen, Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem’in bir Sahâbîsisin, elimde verebileceğim hiçbir şey bulunmuyor.” dedi.
Ebu’l-Yüsr (r.a.), “Allah için söyle; sırf bunun için mi?” diye üç kere sordu, her defasında, “Allah hakkı için, evet, hâlim budur.” cevabını verdi. Sonra Ebu’l-Yüsr (r.a.), senedi getirtti, onu alıp yırttı ve dedi ki: “Ödeyecek bir şey bulursan bana ödersin. Yoksa sana hakkımı helâl ediyorum. -Eliyle işaret ederek- Şu iki gözümle gördüğüm ve şu iki kulağımla işittiğim ve şu kalbimle de iyice bellediğim şu hadîs-i şerîfi bizzât Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’den öğrendim, o buyurdular ki:
“Her kim bir fakire (borcundan dolayı) mühlet verir yahut onun borcunu bağışlarsa Allâhü Teâlâ, (kıyamet gününde) onu (Arş’ının) gölgesinde gölgelendirir.”
Hicrî: 18 Safer 1447 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder