قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا اكْتَسَبَ مُكْتَسِبٌ مِثْلَ فَضْلِ عِلْمٍ يَهْدِى صَاحِبَهُ إِلَى هُدًى أَوْ يَرُدُّهُ عَنْ رَدًى. (طس)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : هجبر قزانج صاحبى ، كندسنى هدايته كوتوره جك ويا كوتولكلردن آلقوياجق علمه صاحب اولمق قدار خيرلى بر قزانج ألده أتمه مشدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hiçbir kazanç sahibi, kendisini hidâyete götürecek veya kötülüklerden alıkoyacak ilme sahip olmak kadar hayırlı bir kazanç elde etmemiştir.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)
Hicrî: 13 Safer 1447 Fazilet Takvim
İNSANLARA GÜZEL NUMÛNE OLMALIDIR -2
Bir cemiyet arasında muhabbet ve samimiyet olmazsa, bir cemiyet fertleri, birbirinin hayrını istemezse o cemiyet yaşayamaz.
Bir insan, dâima mensup olduğu cemiyetin kıymetli, temiz bir ferdi olmaya çalışmalıdır. Tecrübelerinden, elde ettiği ilimlerden, o cemiyetin de istifâde etmesine gayret etmelidir. Bir zât, kendi nefsini ıslaha çalışırsa, kendi istikbalini temine gayret ederse, yalnız kendi vücudunu ilim ve irfan ile tezyine himmet gösterirse şüphe yok ki takdire şâyân bir harekette bulunmuş olur. Fakat daha ziyâde takdire lâyık bir harekette bulunmak isterse bununla iktifa etmemelidir, başkaları hakkında da hakikaten hayırsever olmalıdır. Gerek aile fertlerinin ve gerek mensup olduğu cemiyetin ıslahına, şânını yükseltmeye, elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Hâsılı hem kendini kurtarmalı hem de başkalarını kurtarmaya gayret etmelidir. İşte bu gibi zâtların kazanacakları sevaplar, mükâfatlar kat kat fazladır. Sa’dî-i Şîrâzî Hazretleri şöyle anlatmıştır:
“İnzivâ hâlinde yaşayan âbid ve zâhid bir zât, medreseye geldi, ilim tahsiline başladı. Kendisine dedim ki: “Yahu, âbid ile âlim arasında ne fark vardır ki o hâli terk ederek bu hâli tercih ettin?”
Dedi ki: “Âbid, yalnız kendi kilimini sudan dışarı çıkarır, kurtarır. Âlim ise suya batmış olanları, ellerinden tutarak kurtarmaya çalışır. Aralarındaki fark budur.”
İşte halkın salâhına, yükselmesine çalışan, din kardeşlerine hak ve hakikati, sabır ve sebatı, ibadet ve tâati tavsiye eden kimseler de böyle suya batmış olanları kurtarmaya çalışan zâtlar mesâbesindedirler. Asıl insânî meziyet de bu sûretle tecellî eder.
Yoksa, “Ben yalnız kendime, kendi menfaatime bakarım, âlem benim neme lâzım?” demek münasip değildir. Böyle bencillikten kaçınmalıdır. Şu da var ki insan, herkesin hakîkî menfaatlerine çalıştığı hâlde bazen birtakım sıkıntılara, haksız hücumlara maruz kalabilir. Fakat asıl hüner, bunları sabır ile sebat ve metanet ile karşılamaktır. Bunun mükâfatını da ancak Cenâb-ı Hak’tan beklemelidir. (500 Hadîs-i Şerîf, Fazilet Neşriyat)
Hicrî: 13 Safer 1447 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder