28 Eylül 2024 Cumartesi

HÂTEM-İ ESAM’DAN HİKMETLER


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : بَاكِرُوا فِي طَلَبِ الرِّزْقِ وَالْحَوَائِجِ فَاِنَّ الغُدُوَّ بَرَكَةٌ وَنَجَاحٌ. (فيض)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ‘‘ رزقنزى و إحتياجلرينزى تأمينه صبح أركن باشلاينز . زيرى صبح أركن باشلامقته بركت و موافقيت واردر  . "

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “Rızkınızı ve ihtiyaçlarınızı temine sabah erken başlayınız. Zira sabah erken başlamakta bereket ve muvaffakiyet vardır.”

(Münâvî, Feyzu’l-Kadîr)

Hicrî:    25  Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

HÂTEM-İ ESAM’DAN HİKMETLER

 

Hâtem-i Esam rahimehullâh şöyle nasihat etmiştir:

Eğer Allâhü Teâlâ’nın, senin rızkına kefil olduğuna inanıyorsan, niçin kendini helâk edercesine sırf dünya için çalışıyorsun?

Şeytanın, düşmanın olduğuna inandığın hâlde, niçin ondan emniyet içindesin, neden devamlı ona uyuyorsun?

Her şeyin Cenâb-ı Hakk’ın takdiri ile olduğuna inanıyorsan, niçin öfkeleniyorsun?

Dünyanın acımasız, gayet aldatıcı olduğunu bildiğin hâlde niçin ona gönül bağlıyor, ona güveniyorsun?

Hazret-i Allâh’ın, senin içinden geçenleri bildiğine inandığın hâlde, niçin gaflet içindesin?

Kabir ve onun darlığı, seni beklemekte iken kibirlenmen niye?

Sırât hak olduğuna göre nasıl gülüp eğlenebiliyor, ömrünü faydasız şeylerle zâyi ediyorsun?

Cenâb-ı Hakk’ın, içerisinde azâp edeceği Cehennem var iken sen nasıl günah işleyebiliyorsun?

Ölüm hak iken nasıl sevinebiliyorsun?

Amellerin Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna arz edilecek iken malınla, asâletinle nasıl övünebiliyorsun?

Eğer gençlik arzu ediyorsan, iyi bil ki onun arkasından ihtiyarlık da gelecektir.

Eğer zenginlik istiyorsan, onun peşinde fakirlik vardır.

Eğer sevinç istiyorsan, peşinden hüznün de geleceğini bil.

Eğer sıhhat ararsan, onun ardından hastalık geleceğini de unutma.

Eğer hayat istersen, peşinden gelecek ölümü de hatırından çıkarma.

Bunlara göre gençliğinde ihtiyarlığın, zenginliğinde fakirliğin, sevinçli vaktinde hüzünlü zamanlarının, sıhhatli iken hastalığın ve hayatta iken de ölümün için (sâlih ameller ve hayırlı işler yaparak) hazırlık gör.

Hicrî:    25 Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

27 Eylül 2024 Cuma

ALLÂH İÇİN SEVMEK, ALLÂH İÇİN BUĞZETMEK


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : اَلْمُؤْمِنُ أَخُو الْمُؤْمِنِ لَا يَدَعُ نَصِيحَتَهُ عَلَى كُلِّ حَالٍ. (كنز)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ‘‘ مؤمن ، مؤمنيك قردشيدر . هجبر حالده اوكا نصيحتى ترك أتمز  . "

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:  “Mümin, müminin kardeşidir. Hiçbir hâlde ona nasihatı terk etmez.”

(Kenzü’l-Ummâl)

Hicrî:    24  Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

ALLÂH İÇİN SEVMEK, ALLÂH İÇİN BUĞZETMEK

 

Allâhü Teâlâ’nın dostlarını, sevdiklerini sevip düşmanlarına düşmanlık etmek en faziletli bir ameldir.

Nitekim Cenâb-ı Hak, Mûsâ aleyhisselâm’a hitap edip:

“Hiç benim için bir amelin var mıdır?” buyurduğunda; Hazret-i Mûsâ:

“Yâ Rabbi! Namaz, oruç, sadaka ve zikrim hep senin içindir.” dedi. Cenâb-ı Hak Azze ve Celle buyurdu ki:

“Namaz senin için (imanına dâir) delil, oruç (Cehennem’e karşı) kalkan, sadaka mahşer meydanında gölge, zikir de nurdur. Bana mahsus olarak ne amel işledin?” Hazret-i Mûsâ:

“Yâ Rabbi! Sana mahsus olan ameli bana öğret.” dedi. Hak Celle ve Alâ:

“Ey Mûsâ! Benim için bir dostuma dostluk ve bir düşmanıma düşmanlık eyledin mi?” buyurdu.

Hazret-i Mûsâ’nın malumu oldu ki sevgi ve düşmanlık, hep Allah rızası için olmalıdır. (Mektûbât-ı Muhammed Masum)

 

İNSANLARIN SABIRLILARI KİMDİR?

 

Lokman aleyhisselâm’a:

“İnsanların hangisi daha sabırlıdır?” diye suâl olundu.

“Sabrettikleri şeylerde başkalarına yük olmayanlardır.” dedi.

“İnsanların hangisi daha âlimdir?” denildi.

“İnsanların ilminden istifade ederek kendi ilmini ziyadeleştirendir.” dedi.

“İnsanların en hayırlısı kimdir?” denildi.

“Gönlü zengin kimsedir. Bu kimse, kendisinden bir hayır istenildiğinde, eğer yanında bulunursa onu isteyene verir. Eğer bulunmazsa da kendisi insanlara muhtaç olduğunu belli etmez, onlardan bir şey beklemez.” dedi.

“İnsanların en şerlisi kimdir?” denildi;

“(Yaptığı kötülüklerden utanmayıp) insanların kendisine kötü gözle bakmalarına aldırış etmeyendir.” buyurdu.

Hicrî:    24 Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

26 Eylül 2024 Perşembe

ALLAH İNDİNDE MAKBUL İMAN


 

قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : ... وَمَنْ يَكْفُرْ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُ وَهُوَ فِي الْآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ. (سورة المائدة، ٥)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : هر كيم ده إيمانى ( دينيك حكملرينى ) إنكار أدرسه إشلديكى عمللرى هب هدردر ( بوشه كيدر ) و او كمسه ، آخرتده خسرانده اولانلرداندر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen:  “…Her kim de imanı (dinin hükümlerini) inkâr ederse işlediği amelleri hep hederdir (boşa gider) ve o kimse, âhirette hüsranda olanlardandır.”

(Mâide Sûresi, âyet 5)

Hicrî:    23  Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

ALLAH İNDİNDE MAKBUL İMAN

 

Malumdur ki Allâh’ın varlığını inkâr eden (ateist)lerden başka bütün insanlar, bir Hâlık’ın (yaratıcının) varlığına inanır, iman ederler. Fakat insanların bu imanları, Allâhü Teâlâ indinde mutlak olarak makbul değildir.

Mesela bazı insanlar, peygamberlere tâbi olmaksızın âlemin yaratıcısının varlığına inanırlar. Fakat bunlar, hiçbir vakit Allâhü Teâlâ’yı, şân-ı ehadiyetine lâyık bir vechile bilemezler. Belki kendi akılları ile tahmin, kendi hayalleri ile meydana getirdikleri bir şeyi ilah kabul edip tapınırlar da haberleri olmaz. İlâhiyyûn (deistler) denilen bir kısım filozofların imanları, bu kabîldendir. Binâenaleyh bunların imanları da Cenâb-ı Hak indinde makbul olmaz.

Birtakım insanlar da vardır ki onlar yalnız, Cenâb-ı Hakk’a ve enbiyâ-i ızâmdan bazılarına iman ederler. Diğer peygamberleri ve hususiyle Hâtemül-Enbiyâ (s.a.v.) Efendimizi tasdik etmezler. Bunlar Nisâ Sûresi’nin 150. âyet-i kerîmesinde beyan buyurulan -meâlen-: “(Peygamberlerin) bazısına iman eder ve bazısını inkâr eyleriz.” diyenlerdir. Bunlar, tasdik ettikleri peygamberleri de lâyıkıyla bilemezler, muharref dinlere tâbi olurlar. Hattâ bazı peygamberleri ilahlık mertebesine kadar çıkarmak cehaletinde bulunurlar. Nitekim Yahûdîler ve Hıristiyanlar bu hâlde bulunmaktadırlar. Binâenaleyh bunların şirk ile karışık inançları da Allâhü Teâlâ nezdinde makbul değildir.

Cenâb-ı Hakk’ın indinde makbul olan iman, Resûl-i Ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin tarif buyurmuş olduğu vechile olan imandır. Bir hadîs-i şerîflerinde şöyle beyan buyurmuşlardır: “İman, Allâhü Teâlâ’ya ve onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kaza ve kaderine ve hayır olsun, şer olsun bütün hâdiselerin Allâh’ın kudreti ile meydana geldiğine inanmaktır; bunları bilip katî surette tasdik etmektir.” Bütün peygamberler bu hakikatleri tebliğ etmişlerdir. İşte bu suretle olan iman, Allâhü Teâlâ indinde makbul olur.

Ebu’l-Fâruk Süleyman Hilmi TUNAHAN (K.S.) (SİLİSTREVÎ) Hazretleri şöyle buyurmuşlardır: “Küfrü icap eden veya etmeyen şeyleri bilmek, ezelde vermiş olduğumuz ahde vefa ve kemâl-i îmândandır.”

Hicrî:    23 Rebîulevvel  1446  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"