28 Şubat 2013 Perşembe

YATSI NAMAZINI GECİKTİRMEK




Hadîs-i Şerîf,:  “Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) yatsıdan önce uyumaktan, yatsıdan sonra da (boş ve faydasız) konuşmaktan hoşlanmazdı.” (Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)
Hicrî: 18 Rebîulahır 1434   •Fazilet Takvim


YATSI NAMAZINI GECİKTİRMEK


İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurdular:
Yatsı namazını, gecenin yarısından sonraya bırakmak ve bunu yaparken de teheccüd namazına vesile kılmak gerçekten çok büyük yanlıştır.
Zira yatsı namazını bu vakitte kılmak, Hanefî âlimlerine göre (Allah onlardan razı olsun) mekruhtur. Mekruh ile harama yakın olanı, tahrîmen mekruhu kast ettikleri açıktır.
Zira Hanefî âlimleri yatsı namazını gece yarısına kadar kılmayı mübah görmüşler, gece yarısından sonra kılmanın da (tahrimen) mekruh olduğunu söylemişlerdir. Mübâh’ın mukabili olan mekruh da tahrîmen mekruhtur.

Şâfiîlere göre bu vakitte yatsı namazını kılmak asla câiz değildir.
Bunu, teheccüd namazına kalkmak ve bu vakitte manevi zevklerin ve cemiyetin husûlüne vâsıta olması için yapmak gerçekten çok büyük yanlıştır. Bunlar için, sadece vitir namazını bırakmak yeterlidir.
Hatta bu, müstehaptır. Böylece hem vitir namazı müstehab bir vakitte eda edilmiş, hem de teheccüd namazı ve manen uyanık olma maksadı yerine getirilmiş olur… (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbâni 1/29)


ARŞIN GÖLGESİNE İLK GİRENLER

Resûlullâh sallallâhü aleyhi vesellem Efendimiz buyurdular: “Ey Ashâbım!
Kıyâmet günü Allâhü Teâlâ'nın Arş-ı A’zam’ının gölgesi altında ilk alınacak olanlar kimlerdir, biliyor musunuz?”
Ashâb-ı Kirâm aleyhimü'r-rıdvân Hazretleri:
“Allâh ve Resûlü en iyi bilir” dediler.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyle beyân buyurdular:
“Onlar kendilerine hak geldiği zaman kabûl ederler,
Kendilerinden hak sual olunduğu zaman hakikati cömertçe söylerler ve;
İnsanlar arasında kendileri için hükmettikleri gibi hüküm verirler.” 
Hicrî: 18 Rebîulahır 1434   •Fazilet Takvim


27 Şubat 2013 Çarşamba

İLK MÜSLÜMANLARIN HABEŞİSTAN’A HİCRETİ




Hadîs-i Şerîf,:  “Kim bir müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyâmet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.” (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 17 Rebîulahır 1434   •Fazilet Takvim

İLK MÜSLÜMANLARIN HABEŞİSTAN’A HİCRETİ


Müşrikler, Müslümanlara eziyetlerini şiddetlendirince Cafer bin Ebî Tâlib ile bazı Müslümanlar Habeşistan’a hicret ettiler. Kureyşliler onları geri getirmek üzere Amr bin el-Âs ve Umâre bin Velîd’i Necâşî’ye ve eşrafa hediyelerle gönderdiler. Amr ve Umâre, Necâşî’ye;
 “Memleketinize sizin ve bizim dinimiz üzere olmayan kavmimizden bazıları geldi, onları bize teslîm ediniz.” dediler. Meclisteki eşrâf da teslîm etmesini tavsiye ettiler. Necâşî “Ben onları dinleyip ne olduklarını anlamadan size teslîm etmem” dedi. Sonra Hz. Cafer ve diğer Müslümanları huzuruna getirtti.

Hz. Cafer, meclise girdiğinde selâm verdi, fakat orada âdet olduğu üzere secde etmedi. Necaşi;
“Ey topluluk! Söyleyiniz, niçin benim yanıma kavminizden şunlar gibi girmediniz, Îsâ bin Meryem hakkında ne dersiniz, sizin dininiz nedir?” diye sordu. Şöyle cevap verdiler:
“Dînimiz İslâm’dır. Bunu bize nesebini ve evsâfını pek iyi bildiğimiz içimizden bir zât getirdi. Allâh, bizden öncekilere nasıl resûller gönderdi ise bize de onu gönderdi. O bize, ana babaya iyiliği, doğruluğu, ahde vefâyı, emânetleri edâyı emreder, putlara tapmaktan men eder, sadece bir olan Allâh’a ibâdet etmemizi ve ona ortak koşmamamızı emreder. Biz onu tasdîk ettik, Allâh’ın kelâmını anladık ve bildik ki onun getirdikleri Allâh katındandır. Biz böyle yaptığımızda kavmimiz bize ve sâdık Peygambere düşman oldular, Onu yalanladılar ve öldürmek istediler, bizleri putlarına taptırmak istediler. Biz de dinimiz ve kanımız için sizin yanınıza hicret ettik.
Sizin huzurunuza selâm ile girmemiz ise; Peygamberimiz bildirdi ki cennet ehlinin tahiyyesi selâmdır. Bizlere de karşılaştığımızda böyle yapmamızı emretti.
Hz. Îsâ’ya gelince o sadece Allâh’ın kulu ve resûlü, Meryem’e ilkâ ettiği kelimesi ve ondan bir ruhtur, pek iffetli Meryem’in oğludur.” dedi.
Necaşi, Amr’a hediyelerini iâde ettirdi ve “Bunları teslim etmem için bana dağlar ağırlığınca altın verseniz kabûl etmem” dedi, Müslümanlara da emân verdi. Daha sonra kendisi de Müslüman olmuştur. Allah ondan razı olsun. 
Hicrî: 17 Rebîulahır 1434   •Fazilet Takvim


26 Şubat 2013 Salı

İBRET ALINIZ !




Hadîs-i Şerîf,:   “Alışverişte aldatan bizden değildir.” (Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ebû Hanîfe)
Hicrî: 16 Rebîulahır 1434   •Fazilet Takvim


“EY AKIL SAHİPLERİ, ARTIK İBRET ALINIZ”


Kur’ân-ı Kerîm’de Medyen ve Eykeliler’in helâk oluşu Hûd sûresinin 84-95. âyet-i kerîmelerin de şöyle bildirildi (meâlen): “Medyen(liler)e de kardeşleri Şuayb’i gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allâh’a kulluk edin, sizin ondan başka bir ilâhınız yok... (Allâh’a iman ve itaat etmezseniz) hepinizi kuşatacak bir günün azâbından korkuyorum. 

Ey kavmim, kileyi, teraziyi dengi dengine tam tutun ve insanların eşyasına haksızlık etmeyin ve yeryüzünde müfsitlik (bozgunculuk) yapmayın. Allâh’ın helâlinden bıraktığı kâr sizin için daha hayırlıdır...

Yâ Şuayb, dediler, Atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor? Her halde sen, çok uslu akıllısın.

Ey kavmim! dedi; Söyleyin bakayım, eğer ben Rabb’imden bir kat'î ve açık bir burhan (delil) üzerinde bulunuyorsam ve o kendisinden bana güzel bir rızık ihsan etmiş ise ne yapmalıyım? Ben sizi nehyettiğim şeylere kendim konmak maksadıyla size muhalefet ediyor değilim. Ben sade gücüm yettiği kadar ıslah istiyorum. Muvaffakiyyetim de Allah(ın yardımı) iledir. Ben yalnız ona dayandım ve ancak ona dönerim...

Ya Şuayb! Dediler, Biz senin dediklerinin çoğunu iyi anlamıyoruz ve her halde biz seni içimizde pek zayıf buluyoruz. Eğer taallûkatından beş on kişi olmasa idi mutlak seni recmeder (taşlar)dik. Senin bize karşı hiç bir ehemmiyetin yok.

Ey kavmim! dedi: Benim taallûkatım size Allâh’tan daha mı azîz ki onu arkanıza atıp unuttunuz. 

Haberiniz olsun ki Rabbim bütün amellerinizi muhittır. Ve ey kavmim! Bütün kuvvetinizle yapacağınızı yapın, ben vazifemi yapıyorum. Yakında bileceksiniz ki öyle insanı rezil ve rüsvay edecek azâb kime gelecek, ve kimmiş yalancı, gözetin. Ben de sizinle beraber gözetiyorum.

Ne zaman ki emrimiz geldi, Şuaybi ve beraberinde îmân edenleri tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık. O zulmedenleri ise sayha yakaladı da diyarlarında çöke kaldılar; sanki orada şenlik kurmamışlar, ömür sürmemişlerdi. 
Bak, Semûd def olduğu gibi Medyen de def oldu. 
Hicrî: 16 Rebîulahır 1434   •Fazilet Takvim


Kadın İsimleri ve Anlamları





İsimler ve Anlamları (Kadın)


Abiye : Yüzünü, örten, güzel, namuslu.
Adalet : Doğruluk, zulmetmeme, haksızları terbiye.
Adniye : Salih, cennetlik.
Afet : İnsanların önleyemediği büyük felaket.
Afitab : Güneş ışığı.
Ahu : Ceylan, maral.
Aişe : Bolluk içinde rahat yaşayan, rahat ömür süren.
Ajda : Delik delik olan, çentik çentik.
AlevYanan şeylerin çeşitli şekillerde görünen parlak ve ışıklı dili.
Amine : Korkusuz.
Armağan : Hediye, bağış, bahşiş.
Arzu : İstek, hasret. İstenilen beğenilen kadın.
Asiye : Direk, acılı kadın.
AslıBaş, temel, temelli, köklü.
Aslıhan: Soylu, han suyundan olan.
Asuman : Gök, gökkube, sema.
Atıfet : Bir sebebi bulunmadan duyulan sevgi.
Atiye : Bağış, verme, iyilik.
Ayfer : Ay ışığı.
Aygen : Gönül dostu.
AygülAy gibi güzel parlak renkli.
Aygün: Ay gibi parlak ışıklı gün.
AylaKadın, eş, hanım.
Aylin: Ayın çevresinde görülen ışıklı daire, hâle.
Aynıfer: Göz ışığı, göz nuru.
Aynur: Ay gibi parlak.
Ayperi: Peri gibi güzel.
AyselAy gibi parlak ve güzel.
AysenSevimli, neşe saçan, parlak.
Aysever: Ayın güzelliğine tutkun, ay gibi güzel olanı seven.
AysunAy gibi parlak ve güzelsin.
Ayşegül: Güleç, güler yüzlü, gül gibi renkli ve canlı.
AyşenNeşeli, parlak, sevimli.
Ayten : Ay gibi parlak renkli.
Azimet : Gidiş. Takva yolunu seçen.
Azra : Bakire, kız, el değmemiş.
Banu : Ev kadını, bayan, gelin.
Bedia : Eşi benzeri olmayan, mükemmel.
Başak: Ürün toplandıktan sonra  kalan artıklar.
Begüm : Saygı değer kadın, hanım.
Behiye : Güzel, alımlı kadın.
Belkıs : Sebe kraliçesinin ismi.
Benan : Parmakla gösterilecek kadar güzel.
Benefşe : İnce saplar üzerinde, ufak mavi güzel kokulu çiçek açan bitki.
BengiSonsuz, tiryaki.
Beren : Kuzu.
Berin : Manen çok yüksek, yüce yaradılışlı.
Berire :İhsan sahibi,  sadık..
Berna : Genç, cesur, civan.
Besamet : Güler yüzlü olan.
Betigül Gül gibi kokan mektup.
Betül : Erkeklerden çekinen, ibadete düşkün, namuslu ve çok temizkadın. Hz. Fâtıma ve Hz. Meryem’in ünvanı.
Beyhan Sır saklamayan.
BeyhatunHakanın hanımı.
Beyza : Çok beyaz, çok temiz, parlak.
Bihter : Çok iyi, pek üstün.
Bilgehatun Derin bilgi sahibi kadın.
Binnaz : Çok nazlı.
BirgülTek ve benzersiz gül.
Buket : Demet, çiçek demedi.
Burc Taze dal, filiz.
Burcu : Güzel kokan.
Burçin : Dişi geyik.
Büşrâ : Müjde, sevinç, hayırlı haber.
Cânân : Sevgili, dilber, gönül verilen. Tasavvufta Allah.
Cangül : İç açıcı, gül yüzlü, sevgili.
Cavidan : Sonsuz, ölümsüz, ebedi.
Cansu : Su gibi saf, temiz ve sevimli.
Cazibe : Çeken, cezbeden.
Ceyda : Yararlı, herkese iyilik yapan. Zarif.
Ceylan : İnce biçimli, güzel gözlü bir geyik cinsi.
Cihanfer : Cihanı aydınlatan çok güzel kadın.
Çağla : Badem, erik, kayısı gibi meyvelerin yenebilir ham hali, toy.
Çiçek : Güzel görünümlü.
Çiğdem : Bir kır bitkisi, güzel görünümlü.
Demet : Çiçek takımı, bitki takımı, ışık takımı.
Derya : Deniz, çok bol, pek çok.
Destegül : Gül demeti, çiçek buketi.
Dicle Büyük ırmak. Irak’ta denize dükülen bir nehir.
Didar : Yüz, çehre, suret, görüş, göz, görme gücü.
Dilara : Gönül alıcı, sevgili.
Dilber : Güzel, sevgili, gönül çekici.
Dilbeste : Gönül bağlamış, âşık.
Dildade : Gönül vermiş, düşkün, tutkun.
Dildar : Gönlü hüküm altında tutan sevgili.
Dilek : Arzu, istek, temenni.
Dilrüba : Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan.
Dilsafa : Gönlü ferah kedersiz olan.
Dilşad : Gönlü sevinçli, yüreği şen olan.
Dilşikâr : Gönül avlayan, kendine bağlayan.
Dudu : Bayan, hanım, kadın.
Dürdane : İnci tanesi, inci serpen.
Dürriye : İnci gibi parlayan.
Ebru : Kaş.
Eda : Tavırları hoş olan, nazlı.
Efser : Taç.
ElaSarıya çalar kestane rengi.
Elif : Arap alfabesinin ilk harfi, dost, tanıdık.
Emel : Güçlü istek, umulan ve beklenen şey.
Emine : Korkusu olmayan.
Ervâ : Suya kanmış.
Esengül : Diri ve taze gül.
Esma : İsmi olan.
Esra : Gece yolculuğuna çıkan.
Evin : Cevher, buğday tanesinin olgunlaşmış içi.
Fatıma : Kendisi ve nesli cehennem ateşinden kesilmiş.
Fazilet : Erdem, iyi huyların ve üstün vasıfların hepsi.
Fehamet : Ululuk, büyüklük, itibar.
Ferah : Bol, geniş, neşeli, açık.
Feray : Parlak, aydınlık ay.
Ferda : Yarın, ertesi gün.
Ferayi : Parlakça, aydınlıkça, loş.
Ferdiye : Tek ve eşsiz olan.
Ferhunde : Uğurlu kutlu.
Feriha : Sevinçli, ferah.
Ferihan : Razı, hoşnut, sevinçli.
Ferişte : Melek.
Ferzane : Hakim, filozof, bilgin, alim.
Figen : Çiçek demeti, gölge yapan, gölge eden.
Filiz : Eritilip temizlenmemiş altın, gümüş gibi maden. Taze fidan, ince taze ve güzel.
Firdevs : Sekiz cennetten biri, altın ve gümüştendir.
Firkat : Ayrı olan, sevgiden uzak kalan.
Fitnat : Zihin açık, çabuk kavrayışlı.
Fulya : Güzel kokulu bir nergis.
Funda : Süpürgeotu.
Füruzan : Çok parlak, aydınlık, parlayan, nurlu.
Füsun : Büyü, sihir, efsun.
Füsünkâr : Büyüleyici güzel.
Gazal : Geyik, ceylan, ahu.
Gevher : Elmas, değerli taş, mücevher.
GizmenSır saklayan.
GökcanGök mavisi.
Gökşen : Gök mavisi gibi neşeli.
GönülKalb.
Gözde : Göze girmiş, bir büyüğün sevip beğendiği kimse.
Gül : Hoş kokulu, çiçek.
Gülay : Gül ay’ı
Gülbahar : Baharın gülü.
Gülbanu : Gül hanım, gül hatun.
Gülbeden : Gül bedenli, nazik.
Gülberk : Gül yaprağı.
Gülbin : Gül fidanı, gül dalı, gül bahçesi, güllük.
Gülbiz : Gül saçan, gül serpen.
Gülcan : Canı gül gibi taze, renkli, hareketli olan.
Gülcemal : Yüzü gül gibi güzel olan kadın.
Gülçe : Gül biçiminde yuvarlak süs motifleri.
Gülçehre : Gül yüzlü, yüzü gül gibi hoş olan.
Gülçiçek : Gül gibi taze, çiçek tazeliği taşıyan.
Gülçin : Gül toplayan, gül derleyici.
Güldal : Gül dalı gibi ince ve güzel olan kadın.
Güldan : Çiçek konulan, özellikle gül konulan vazo.
Güldemet : Gül buketi, gül demeti.
GüldenGül gibi.
GülderGül toplayan.
Gülderen : Gül derleyen.
Gülendam : Gül gibi ince, uzun, güzel vücudu olan.
Güler Güleç yüzlü.
GülerginOlgun gül, tam açmış gül.
GüleserYüzünde gülümseme eksik olmayan.
Gülfam : Pembe, gül renginde olan.
Gülfem : Gül dudaklı, gül ağızlı.
Gülfer : Gül gibi parlak, gül parlaklığında.
Gülfeşan : Gül saçan.
Gülfidan : Gül gibi genç.
Gülgönül : İçi rahat, yalnız yüzü değil içi de gülen.
GülgünGül renginde olan.
Gülhatun : Gül gibi olan, sevilen hatun.
Gülhiz : Gül yetiştiren.
Gülistan : Gül bahçesi, güllük.
Gülizar : Gül yanaklı.
GüllüGül gibi güzel kadın.
Gülnar : Katmerli ve büyük gül, büyük çiçek.
Gülnaz : Gül gibi ince ve narin olan, nazlanan.
Gülruh : Gül yanaklı.
Gülseren : Güzellik saçan.
Gülseven : Gül tutkunu.
Gülsima : Gül yüzlü.
Gülsüm : Yüzü dolgun. Ümmügülsüm: Gülsümün annesi.
Gülşah : Gül padişah, çiçek hükümdar.
Gülten : Gül tenli.
Gülter : Yeni açılmış gül.
Gülşen : Gül bahçesi, gülistan.
Gülümser : Daima gül veren, çiçek açan.
Gülzar : Gül bahçesi.
Güzide : Seçkin, seçilmiş, seçme.
Güzin (f): Seçen, seçilmiş.
Hacer : Taş, kaya parçası.
Hale : Ayın çevresinde görülen ışık halkası.
Halenur : Işıklı, aydınlık daire, hale.
Hamiyet : Milli onur ve haysiyet.
Handân : Gülen, şen.
Hande : Gülen, alay eden.
Hanım : Bayan, kadın, sultanım.
Hanîfe : Dindar, sımsıkı dinine bağlı.
Harika : Tabiat dışı meydana gelen fevkalade olay.
Hasna : Çok güzel kadın.
Hatice : Erken doğan kız çocuğu.
Hatun : Kadın, bayan, hanım.
Haver : Gün doğusu, ortak.
Havle : Güçlü, kuvvetli, takatlı, kudretli.
Havva : Bir şeyin kıvamı, olgun. Hz. Ademin hanımı.
Hayat : Dirilik.
Hayrunnisa : Kadınların hayırlısı, iyisi.
Hediye : İkram niyetiyle verilen veya günderilen şey.
Hicran : Ayrılık, firak, ayrılığın verdiği unutulmaz acı.
Hicret : Bir ülkeden başka birine göç etmiş olan.
Hilâl : Yeni ay.
Hilkat : Yaratılıştaki hal.
Hoşdem : İyi arkadaş, hali vakti yerinde olan.
Hoşeda : Davranışı hoş, hareketi güzel.
Hoşendam : Boyu posu güzel, görünümü düzgün olan.
Hoşfidan : Göze güzel görünen fidan.
Hoşhal : Hali vakti yerinde, geçim ehli, iyi huylu.
Hoşkadem : Güzel ayaklı, uğurlu.
Hoşneva : Güzel sesli.
Hoşnigar :Tatlı, güzel bakışlı.
Huban : Güzeller, güzel kızlar.
Huri : Cennet kızı gibi güzel.
Huriye : Çok güzel.
Hülya : Kuruntu, hayal.
Hümeyra : Beyazlık, aklık. Hz. Aişenin ünvanı
Hürrem : Taze, şen şakrak, sevinçli. Güler yüzlü.
Hürriyet : Kendi iradesine göre karar veren.
Hüsnâ : En güzel, pek güzel.
Hüsnügül : Gül gibi güzel.
Hüveyda : Apaçık, meydanda, belli, besbelli.
Işılay : Ay ışığı gibi güzel.
İclal : Saygı ve büyüklük gösteren, ikram eden.
İfakat : İyileşme, ayılma.
İffet : Namuslu, helâlı isteyen, haramdan kaçan.
İkbal : Baht açıklığı, işlerin yolunda gitmesi.
İlknur : İlk gelen ışık.
İnci : Kıymetli süs tanesi, kıymetli.
İpek :İpek böceğinden elde edilen kıymetli kumaş, ince, nazik, kibar.
İrem : Şeddatın cennet diye yaptırdığı ünlü bahçe.
Jale : Kırağı, çiğ, şebnem.
Jülide : Karışık, dağınık saç.
Kader : Değişmez bir karar.
Keriman : Kerimin çoğulu, keremi bol, cömert.
Kevser : Madden ve mânen çok, nesli kalabalık. Cennetteki meşhur havuz.
Kezban : Ev kadını.
Kısmet : Talih, nasib, kader.
Kıymet : Bedel, değer, baha.
Kumru : Güvercine benzeyen bir kuş.
KutanKutlu, kutsal, mutlu.
Kübra : En büyük, en azametli.
Lale : Bir süs bitkisi. Demir halka gerdanlık. Köle eden kadın.
Lalezar : Lale bahçesi.
Lamiha : Parlayan, parıldayan, parlak.
Leman : Parlak, parıldayan.
Lerzan . Titreyen, titrek.
Letafet : Latiflik, hoşluk, yumuşaklık.
Leyan : Konforlu, lüks hayat.
Leyla : Uzun ve karanlık gece.
Mahinev : Yeni doğmuş ay.
Mahînur : Ay ışığı.
Mahiye : Aylık.
Mahpeyker : Ay yüzlü parlak ve nur yüzlü.
Maide : Kurulmuş sofra.
Makbule : Kabul olunmuş, beğenilmiş.
MaralDişi geyik. (Bkz. Meral)
MaydaNarin ince yapılı.
Mebşure : Yüzü güzel, endamlı, güzel kadın.
Mefharet : Övünç, iftihar etme.
Mefkure : Ulaşılmak istenen en yüce amaç.
Mehlika : Ay yüzlü güzel.
Mehpare : Ay parçası.
Mehtap : Ay ışığı, dolunay.
Mehveş : Ay yüzlü, ay gibi güzel.
Melahat : Güzellik, güzel yüzlülük.
Melda : İnce ve taze vücutlu.
Melek : Erkeklik, dişilik özelliği olmıyan, yiyip içmiyen, doğmayan doğurmayan ve çeşitli şekle girebilen, herkesin göremediği Allahü teâlânın emirlerine tam itâ’at eden nûrânî varlık. Ma’sûm, halîm selim ve güzel kimse.
Melen Balık sürüsü.
Menekşe : Kır çiçeği.
Menfuse : Pek hoş, çok hoşa giden, en güzel.
Meral : Dişi geyik.
Mercan : Süs eşyası yapılan kırmızı bir deniz hayvanı.
Meriç : Ege denizine dökülen nehir.
Merve : Mekkede Kâbe yakınındaki küçük bir tepe.
Meryem : Dinine bağlı olan kadın.
Mesadet : Mutluluk kutlu olma.
Meserret : Sevinç, şenlik, sevinilecek şey.
Mestinaz : Süzgün bakışlı, nazlı güzel.
Meveddet : Sevgi, dostluk, kardeşlik, arzu.
Mevhibe : Bahşiş, ihsan, bağış.
Mihman : Misafir.
Mihriban : Seven, güler yüzlü, dost, yumuşak huylu.
Mihrican : Gece ile gündüzün eşit olduğu gece.
Mihrimah : Güneş ile ay.
Mihrinaz : Çok nazlı, aşırı naz eden.
Mine Şişe, cam, billur.
MinezHuy, meşreb, mizaç.
Mualla : Yüce, yüksek.
Muattar : Itırlı, güzel kokulu.
Muazzez : İzzet ve şeref sahibi, kıymetli, değerli.
Muhabbet : Sevgi.
Muhaddere : Namuslu, iffetli, örtülü müslüman
Mukaddes : Mübarek, temiz.
Mübeccel : Yüceltilmiş, büyütülmüş, tebcil edilmiş.
Müberra : Temize çıkarılmış, açıkca belirtilmiş.
Mübeyyen : Açıklanmış ortaya çıkarılmış.
Mücellâ : Parlak, cilâlı.
Mübeşşer : Müjdelenen, iyi haber verilip sevindirilen.
Müge Bir çiçek.
Müjde : İyi haber sevinçli haber.
Müjgan : Kirpikler.
Müjgen Kirpik
Münevver : Aydınlatılmış, kültürlü ve bilgili, aydın.
Mürüvvet : İnsanlık, mertlik, sevinçli günlerini görme.
Müşerref : Şerefli kılınmış.
Müveddet : Sevgi, dostluk, muhabbet.
Müyesser : Kolayca yapılan nasip olan.
Müzehher : Çiçekli, çiçek açmış, çiçeklenmiş.
Müzeyyen : Süslü, süslenmiş, bezenmiş, donanmış.
Nadide : Görülmemiş, az bulunur, çok değerli.
Nakşıdil : Gönül nakışı.
Nâlân : İnleyen, ağlayan, sızlayan, figan eden.
Narin : İnce yapılı, nazik ve kibar.
Nazan : Nazlı, cilveli, işveli, naz eden.
Nazende : Naz edici, nazlı,  cilve seven.
Nazenin : Cilveli, çok nazlı, şımarık, narin, ince yapılı.
Nazik : İnce, narin, rakik, terbiyeli saygılı, güzel, zarif.
Nazikendam : Narin yapılı, güzel vücutlu.
Nazile : Aşağı inen.
Nazlı : Naz eden, işveli, cilveli.
Nebahat : Şan, şeref, onur, ün, şan ve şeref sahibi.
Necîle : Soylu, asil, temiz.
Necla : Kız evlat, kız çocuk, kuşak, sülale, nesil.
Nedret : Az bulunan, ender, seyrek bulunan.
Nehar : Gündüz.
Nergis : Bir süs çiçeği.
Neriman : Pehlivan, kahraman, yiğit.
Nermin : Yumuşak, nazik, kibar.
Neslihan : Padişah soyundan gelen, şah neslinden olan.
Neslişah : Padişah soyundan gelen, şah neslinden olan.
Nesrin : Yaban gülü, mısır gülü, Van gülü.
Neval : Talih, kısmet, baht açıklığı. İhsan, bağış.
Nevbahar : İlk bahar.
Nevbaht :Talihi yeni olan.
Nevber : Yeni yetişmiş turfanda sebze, meyve.
Nevin : Yeni, yepyeni, yeni şey.
Nevres : Yeni biten, genç taze.
Nezafet : Temizlik, paklık.
Nezahet : Temizlik, paklık, iç temizliği, incelik, rikkat.
Nezaket : Naziklik, zariflik, incelik, terbiye, edep.
Neşe : Sevinç, gönül açıklığı, keyif, kıvanç, yiğit.
Neşide : Ünlü mısra, beyit, manzume.
Nida : Seslenme, çağırma.
Nigahban : Gözcü, bekçi, gözleyen.
Nigar : Resim, nakış, resim gibi güzel, güzel yüzlü.
Nihal : Fidan, genç. Fidan gibi ince yapılı.
Nihan : Gizli,  sır, örtünmesi gerekli yerleri örten.
Nilgün : Mavi renkte. Çivit renkli.
Nilüfer : Bir cins su bitkisi.
Niran : Ateş, parlaklık.
Nükhet : Güzel ve hoş koku.
Nur : Işık, parıltı, aydınlık, nur.
NuranIşıklı, nurlu, aydın.
NurayAy ışığı gibi.
Nurbanu : Işıklı hanım, nurlu hanım.
Nurcihan : Cihanın nuru, kainatın ışıklı, parlak, nurlu.
Nurçin : Işıklı, parıltısı olan.
Nurefşün  Nur saçan, etrafı aydınlık,
Nurhan  Aydın hükümdar.
Nurhayat : Mutlu yaşam.
Nurperi : Yüzü nur gibi parlayan peri gibi güzel.
Nursel : Nur seli. Sel gibi ışık.
NurşenIşık gibi şen ve güler yüzlü.
Nurşin : Çok lezzetli.
Nurten : Teni nurlu, ışık tenli.
Nüveyre : Parlak küçük şey.
Oya : Dantel, süs, küçük kız kardeş.
Özlem : Hasret. Yeniden görme arzusu.
Öznûr : Gerçek nur, gerçek ışık.
Pakize : Çok temiz, hoş ve güzel saf, iyi, lekesiz.
Pendiye : Öğüt veren.
Peren : Ülker yıldızı.
Peri : Çok güzel, çekici olan.
Peride : Uçarak yükselmiş, rengini atmış.
Perihan : Peri padişahı.
Perrân : Uçan, uçucu.
Perrin : Naz, nezaket.
Pınar : Kaynak su gözü.
Rahime : Müminlere çok acıyan kadın.
Rahşan : Parlak, parlayan.
Rana : Güzel, hoş görünen.
Ravza : Bahçe, yeşilliği bol olan, çiçekli bahçe.
Rayiha : Koku, güzel koku.
Remide : Ürkmüş, korkmuş, ürkek, korkak.
Rengin : Renkli, boyalı, güzel.
Reside : Erimiş, yetişmiş, olgunlaşmış.
Reyhan : Rızık, merhamet, güzel koku. Fesleğen.
Rezzân : Ağır başlı, vakarlı.
Rikkat : İncelik, naziklik.
Rugeş : Canlı yüzlü, taze yüzlü.
Ruken : Güler yüzlü, müjde veren.
Rukiye : Büyüleyen, sihirleyen.
Rumeysa : Büyük bir yıldız.
Rüveyda, rüveyde : Hoş, ince, nazik, sabırlı.
Saadet : Kurtuluş vesilesi, uğur, kavuşan, mutlu.
Saba : Gün doğusundan esen hafif ve serin rüzgar.
Sabahat : Latif, yüzü güzel, cemal sahibi.
Sabia : Yedinci.
Sâlise : Üçüncü.
Saniye : İkinci.
Sara : Halis, katkısız, saf.
Sare : Sıçrayan, atlayan.
Satıa : Meydana çıkan, yükselen, nur saçan, parlak.
Sebu : Testi, şarap kabı.
Seçil : Ayrılan, beğenilen.
Seda : Ses.
Sedef : Midye ve istiridyenin beyaz kabuğu. Beyaz ve parlak kadın.
Seher : Gecenin son altıda biri olan vakit ki, bu zaman yapılan duâlar makbuldür.
Sekine :  Gönlü rahat.
Selamet : Sağlık, esenlik, kurtuluş, sâkin olma.
Selma : Barışçı, itaatlı,  iyi yolda olan.
Selvican : Selvi seven, selvi canlı.
Semâ : Gök, gökyüzü.
Semahat : Cömert, iyiliksever.
Semra : Esmer, kumral renkte olan, esmer güzeli.
Sena : Övme, methetme.
Seniha : İnci, zînet.
Seniyye : Yüksek, yüce.
Serap : Işığın yansımasından doğan yanılma.
Serrâ : Çok sevinen.
Sevda : Aşk, istek, arzu.
Sevde : Esmer güzeli.
Sevim : Yakınlık, sempati.
Sevinç : Neşe, ferahladı.
SeyhanÇizgili elbise.
SezenSezgi gücü kuvvetli.
Sibel Buğday başağı, havadaki yağmur damlası.
Songül : Son açan gül.
SunaErkek ördek.
Suzan : Yakan, yanan.
Süeda : Saadetli, kutlu, uğurlu. Saidin çoğulu.
Sükeyne : Sessiz, sakin, başlı, vakarlı.
SülünBeğenilen, eti lezzetli güzel bir kuş. İnce narin.
Sümeyye : Ammar b.Yaser’in annesi. İlk islâm şehidi.
Sündüs : Altın ve gümüş telle işlemeli ipek kumaş.
Süveyda : Kalbin ortasındaki kara benek.
Şahdane : Mutlu, bahtiyar, dindar, temiz yürekli.
Şahika : Dağ tepesi, dağ doruğu.
Şahmelek : Güzeller güzeli.
Şaziment : Özellikleri kimseye benzemeyen.
Şaziye : Yay, kavis, incik kemiği.
Şebnem : Gece nemi, çiğ, nem, rutubet.
Şehnaz : Çok nazlı.
Şehriban : Kentin en büyüğü, vali.
Şekayık : Gelinlik çiçeği.
Şemsifer : Güneş ışığı, ısısı.
Şemsinisa : Kadınların güneşi.
Şenay : Mutlu geçen ay.
Şengül : Neşeli genç kadın, iç açıcı gül.
Şermende : Utangaç.
Şermin : Utanganç, sıkılgan.
Şermize : Küçük insan topluluğu.
Şetaret : Şenlik, neşeli olma, sevinç.
Şeybe : Beyaz saçlı, yaşlı, saçı ağarmış.
Şeyda : Âşık, tutkun. Sevgiden aklını kaybetmiş.
Şeyma : Bedeninde ben, alemet olan.
Şirin : Tatlı, cana yakın sevimli.
Şivekâr : Şiveli, işveli, cilveli.
Şule : Alev, ateş alevi, parıltı.
Şükran : Teşekkür etme, iyilik bilme, minnettarlık.
Şükufe : Çiçek gibi güzel, hoş, çiçek, tomurcuk.
Tıflıgül : Gonca gül.
Tiraje : Gök kuşağı.
Tuba : Cennet ağacı.
Tülay : İncelikle, düşle ilgili.
Tülin : Ayna.
Türkan : Padişaha saltanatta ortaklık eden eşi.
Ulya : Pek yüce.
Ülfet : Alışıklık, dostluk, yakınlık duyma.
Ülkü : İdeal, mefkure, yüce dilek.
Ümeyme : Küçük anne.
Ümmi : Annem.
Ümmügülsüm : Gülsümün annesi.
Ümmühan : Padişahın annesi, hükümdarın annesi.
Vecahet : Güzel yüzlü, gösterişli, itibarlı, şerefli.
Vedia : Emanet.
Vedide : Dost, sevgili. Sevgisi çok olan, aşırı seven.
Vesamet : Güzel olan.
Vesile : Yol, vasıta, bahane, sebep, fırsat, yaklaşma.
Vildan : Yeni doğmuş çoçuk.
Vuslat : Dostuna, sevdiğine kavuşma.
Yadigar : Dost hatırası.
Yaprak : Bitkinin düz ve yeşil kısmı.
Yarıdil : Gönül dostu, içten arkadaş.
Yasemin : Bir süs bitkisi.
Yelda : Uzun ve siyah.
Yeldem : Çabuk, çevik.
Yeşim : Sert ve kıymetli yeşil taş.
Yeter : Kâfi, yeterli.
Zehra : Yüzü beyaz ve parlak, nurani yüzlü.
Zekavet : Çabuk anlıyan, tez kavrıyan.
Zelîha : Hızlı yürüyen, emsalini geçen.
Zerafet : Kibarlı, incelik, zariflik.
Zerengül : Altın gibi gül.
Zerişte : Altın tel, sırma.
Zerrin : Altına benziyen, altın gibi parlak ve kıymetli.
Zeyneb : Görünüşü ve kokusu güzel, olgun ve dolgun.
Ziba : Süslü, bezekli. yaşıkışkıl güzel.
Zinnur : Nur sahibi, nurlu, ışıklı, parlak, bahtiyar.
Zişan : Şanlı, ünlü, çok tanınmış.
Zuhal : Sessiz, bir yıldız adı
Zübeyde : En seçkin, öz, hülasa, cevher.
Zühre : Çiçek açan, çoban yıldızı.
Zülal : Saf, halis, hafif, soğuk, tatlı, güzel, berrak.
Züleyha : Hızlı yürüyen, yolda emsalini geçen.
Zülfibar : Dağılmış, yayılmış saç.
Zülfiyar : Sevgilinin saçı.
Zümrüt : Yeşil renkte, cam parlaklığında bir süs taşı.



Erkek İsimleri ve Anlamları




İsimler ve Anlamları (Erkek)


Abbas : Keskin bakışlı, sert bakan, arslan, gazanfer.
AbdülalîAlî’nin kulu. 
AlîEsmâ-i hüsnâdan, yüceler yücesi.
AbdülalîmAlîm’in kulu.
AlîmEsmâ-i hüsnâdan, gizli açık, geçmiş ve gelecek her şeyi ezelî ve ebedî ilmi ile çok iyi bilen.
AbdülazîmAzîm’in kulu.
AzîmEsmâ-i hüsnâdan, büyüklükte benzersiz.
AbdülazîzAzîz’in kulu.
AzîzEsmâ-i hüsnâdan, mağlup edilemeyen,hep galip olan
AbdülbâkîBâkî’nin kulu.
BâkîEsmâ-i hüsnâdan, varlığı ebedî olan.
AbdülbâriBâri’nin kulu.
Bârî, Esmâ-i hüsnâdan, herşeyi kusursuz en güzel yaratan.
AbdülcebbârCebbâr’ın kulu.
Cebbâr, Esmâ-i hüsnâdan, dilediğini yapan ve dilediğini yaptırmaya gücü yeten, kuvvet ve kudret sahibi olan.
AbdülcelîlCelîl’in kulu.
CelîlEsmâ-i hüsnâdan, celâl ve azamet sahibi.
AbdülehadEhad’ın kulu.
Ehadyegâne tek olan, varlığının evveli olmayan Rabbimiz.
AbdülfettâhFettâh’ın kulu.
FettâhEsmâ-i hüsnâdan, her türlü sıkıntıları gideren zorlukları çözen ve kolaylaştıran.
AbdülgaffârGaffâr’ın kulu.
GaffârEsmâ-i hüsnâdan, günahları affeden, affı pek çok olan.
AbdülgafûrGafûr’un kulu.
Gafûr, Esmâ-i hüsnâdan, acıması, affı çok olan.
AbdülganîGanî’nin kulu.
GanîEsmâ-i hüsnâdan, ihtiyaçsız, sonsuz zengin.
Abdülhâdî: Hâdî’nin kulu.
HâdîEsmâ-i hüsnâdan, irşad eden, hidayet veren.
AbdülhakHakk’ın kulu.
Hak, Esmâ-i hüsnâdan, varlığı hiç değişmeyen, hakkı ortaya çıkaran.
Abdülhakîm: Hakîm’in kulu.
HakîmEsmâ-i hüsnâdan, her şeyi hikmetle yaratan.
AbdülhâlıkHâlık’ın kulu.
HâlıkEsmâ-i hüsnâdan, yaratan, yoktan var eden.
AbdülhalîmHalîm’in kulu.
HalîmEsmâ-i hüsnâdan, ceza vermekte ve intikam almakta, kudreti olduğu hâlde acele etmeyen, hilm sahibi.
Abdülhamîd: Hamîd’in kulu.
HamîdEsmâ-i hüsnâdan, her türlü hamd ve senaya lâyık olan, övülen.
AbdülhayHayy’in kulu. 
  HayEsmâ-i hüsnâdan, Ezelî ve ebedî bir hayat ile diri.
AbdülkâdirKâdir’in kulu.
Kâdir, Esmâ-i hüsnâdan, herşeye gücü yeten.
Abdülkerîm: Kerîm’in kulu.
Kerîm, Esmâ-i hüsnâdan, keremi bol, karşılıksız veren.
AbdülkuddûsKuddûs’un kulu.
KuddûsEsmâ-i hüsnâdan, her eksiklikten uzak.
Abdullah: Allah’ın kulu.
AllahEsmâ-i hüsnâdan her ismin vasfını ihtiva eden zatının adı.
Abdüllatîf: Latîf’in kulu.
Latîf, Esmâ-i hüsnâdan, lütfeden, her şeye vâkıf.
Abdülmâcid: Mâcid’in kulu.
Mâcid, Esmâ-i hüsnâdan, keremi ihsanı bol.
Abdülmecîd: Mecid’in kulu.
Mecîd, Esmâ-i hüsnâdan, zatı şerefli ihsanı sonsuz.
AbdülmelikMelik’in kulu.
MelikEsmâ-i hüsnâdan, hükümdar, kâinâtın sâhibi.
Abdülmennân: Mennân’ın kulu.
Mennân, ihsânı bol olan Rabbimiz.
Abdülmuhyî: Muhyî’nin kulu.
Muhyî, Esmâ-i hüsnâdan, ihyâ eden, dirilten.
Abdülmü’minMü’min’in kulu.
Mü’min, Esmâ-i hüsnâdan, iman nurunu veren.
Abdülvâhid: Vâhid’in kulu.
Vâhid, Esmâ-i hüsnâdan, tek ve eşsiz olan, zatında, sıfatlarında, işlerinde ortağı ve benzeri, dengi bulunmayan.
Abdülvâsi: Vâsi’nin kulu.
VâsiEsmâ-i hüsnâdan, ilmi ile her şeyi ihata eden.
AbdülvehhâbVehhâb’ın kulu.
VehhâbEsmâ-i hüsnâdan, karşılıksız nimet veren.
AbdünnâfiNâfi’nin kulu.
Nâfi, Esmâ-i hüsnâdan, menfaat verici şeyler yaratan.
Abdünnâsır: Nâsır’ın kulu.
Nâsıryardım eden, yardım edenlerin en hayırlısı olan Rabbimiz.
AbdürrahîmRahîm’in kulu.
Rahîm, Esmâ-i hüsnâdan, ahirette sadece müminlere rahmet edecek olan.
Abdürrahmân: Rahmân’ın kulu.
Rahmân, Esmâ-i hüsnâdan, dünyada dost düşman, mümin kâfir, fark gözetmeden her mahlûka acıyan ve ihsan eden.
Abdürraûf: Raûf’un kulu.
Raûf, Esmâ-i hüsnâdan, çok acıyan, şefkatli.
AbdürreşîdReşîd’in kulu.
Reşîd, Esmâ-i hüsnâdan, irşada muhtaç olmayan.
AbdürrezzakRezzak’ın kulu.
RazzakEsmâ-i hüsnâdan, her varlığın rızkını veren.
Abdüssamed: Samed’in kulu.
Samed, Esmâ-i hüsnâdan, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci.
Abdüsselâm: Selâm’ın kulu.
SelâmEsmâ-i hüsnâdan, zevalsiz, kederlerden salim olan, tehlikelerden kullarını selâmete çıkaran, cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden.
Âbidin : İbadet edenler, kulluk yapanlar. 
Adnan : Üstün insan.
Affan : Çirkin şeylerden kaçınan, iffetli, namuslu.
Âgah : Bilgili, basiretli, haberdar, uyanık.
Âhi : Arkadaş, dost, cömert, yiğit.
Ahmed : Çok övülmüş, beğenilmiş.
Ahmer : Çok kırmızı, kıpkırmızı.
Alâeddîn : Dinde yüce, şerefli, büyük olan.
Âlemşah : Cihanın padişahı, âlemin hükümdarı.
Alican Cana yakın, kanı sıcak içtenlikli, candan.
Âlişah : Padişahlığı büyük olan hükümdar.
Âlişan : Şan ve şerefi yüce olan, namı yüksek.
Alişir : Arslan Ali.
Alkame : Acılık, acı tat, acı hıyar.
AlpaslanKorkusuz, yiğit, güçlü, kuvvetli.
AlperCesur asker, yiğit asker.
Alperen: Hem din adamı hem komutan olan yiğit.
AltemurDemirin korlaşmış kırmızı hâli.
Âmir : İmâr eden, emreden, komutan.
Ammâr : Mamûr eden, bir yeri bakımlı hâle getiren.
Amr : Uzun müddet yaşamak, uzun ömürlü olmak.
Arslan : Güçlülük sembolü yiğit, cesur.
AşkınAşmış, ileri, üstün, çok ziyade, fâik, seçkin.
AtaBaba, dede, yaşlı ve tercübeli, bilgili adam.
AtacanBabacan hoşgürülü.
Atahan: Han soyundan gelen.
AtakanAta kanından gelen.
AtalayTanınmış, ünü yaygın.
Atâullah : Allahın hediyesi, bahşişi, ihsanı, lütfu.
Attâr : Güzel koku satan, miskçi.
AvşarÇevik, ava meraklı.
AyhanIşıklı hükümdar.
AykanKanı parlak ve canlı.
AykutArmağan, mükâfat, ödül.
AytekinAy gibi tek ve biricik olan, çok değerli.
AytunaParlak suları olan tuna.
AytimurAy gibi parlak demir.
AyvazEskiden konaklarda ayak işlerini gören uşak.
BabacanCana yakın, güvenilir, kalender, olgun, anlayışlı.
Baha : Değer, kıymet, fiyat, güzellik, zariflik, üstünlük.
Bahadır : Yiğit, cesur, kahraman, çengaver, dilaver.
Behâeddîn : Dinin değerlisi, üstünü, kıymetlisi.
Behaullah : Allah katında değerli ve kıymetli olan.
BalaÇocuk, yavru, küçük.
Bârân : Yağmur.
BarbarosKırmızı sakallı.
BarışSulh, kırgınlıkların uzlaşması.
Battal : Kahraman, cesur, çok büyük.
Batu: Güçlü, kudretli.
BayhanZengin han.
BayramSevinç ve eğlence günü.
Bedir : Dolunay, ayın on dördü. Ayın ondördü gibi güzel.
BedirhanPadişahın en iyisi, en güzel ve sevimlisi.
Bedreddin : Dinin sevimli zatı.
Behcet : Sevinçli, güler yüzlü, şirin.
Behlül : Çok gülen, hayır sahibi, cömert.
Behnan : İyi huylu, güler yüzlü, güleç, herkesçe sevilen.
Behram : Merih yıldızı.
Behzat : Soyu güzel, doğuştan asil.
Bekir : Herşeyin evveli, ilk çocuk. Genç, taze.
BektaşAkran, eş, benzer.
Berkan: Şakıma, parıldama.
Berkem: Tahkim edilmiş [sağlamlaştırılmış] kale.
BerkinGüçlü, sağlam.
Bertan : Şafak yemişi.
Beyhan: Padişahların beyi, hükümdarların üstünü.
Beşer : İnsan.
Beşir : Müjdeleyen, iyi haber getiren.
Bîcan : Cansız, ruhsuz, fedâî.
Bilal : Su, ıslaklık, ıslatan.
BilgehanDerin bilgi sahibi hakan.
Bişr : Güler yüzlü.
BuğraErkek deve, hindi, aslan.
BurakPeygamber efendimizin Mirâcda bindiği at.
Burhan : Delil, sağlam delil, hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden ayıran.
Burhaneddin : Dinin delili, hak yolu gösteren kimse.
Bülent : Yüksek, yüce, uzun.
BünyaminHz. Yusufun öz kardeşi.
Cafer : Çay, dere, küçük akarsu.
Câbir : Cebreden, gâlip gelen, sağlam olan.
Can : Ruh. Aziz, sevgili. Gönül. Hayat. Kuvvet, kudret.
Candar : Silahlı asker.
CanerCan dostu.
Cânib : Yan, taraf, yön.
Cârullah : Allaha yakın olan, Allah dostu.
Celâl : Azâmet, şeref, kemâl ve ikrâm sâhibi.
Celâleddin : Dinin azametlisi, ulusu, büyüğü.
ÇelebiEfendi, görgülü ve ince insan.
Cem : Hükümdâr, şah.
Cemal : Yüz güzelliği. Çirkinliği gideren, vekar sahibi olan ve Allahü teâlâya şükretmek için Onun nimetini gösteren, çirkinliğe, başkalarının iğrenmelerine hakaret etmelerine sebep olacak şeyleri yapmayan, yok eden.
Cemaleddin : Dinin güzeli, dinin cemali.
Cemali : Yüzü güzel olan, güzellik sahibi.
Cenab : Büyük, şerefli
Cerrah : Yaralayan, ameliyat yapan, operatör doktor.
Cevat : Çok cömert, eli açık, çok çok ihsan eden.
Cevdet : Güzel, kusursuz, cömert, büyük, olgun.
Cevheri : Cevher sahibi.
Cezmi : Azimli, kararlı.
Cezzar : Kasap, can yakıcı, zâlim, gaddar.
Cihad : Din uğrunda düşmanla savaşan.
Cihandar : Cihana hâkim olan hükümdar.
Cihangir : Cihanın büyük bir bölümünü ele geçiren.
Civan : Genç, taze, delikanlı.
Cihanşah : Dünyanın padişahı, cihanın hükümdarı.
Cumhur : Halk topluluğu.
Cübeyr : Küçük kahraman, küçük yiğit.
Cüneyt : Küçük asker, askercik.
Dâhî : Üstün zekalı, son derece zeki, anlayışlı.
Dâî : Duâ eden, duâcı, davet eden, hak dine çağıran.
Dânâ : Çok bilen, bilgili.
Dâniş : Bilgi, bilme, biliş, ilim.
Dânişmend : Bilgili, âlim.
Dâver : Doğru ve insaflı olan, âdil hükümdar.
Derviş : Allah için alçak gönüllüğü kabul eden.
Dilhan : İçten, gönülden söyleyen.
Dilaver : Yiğit, yürekli, erkek.
DoğanAtılgan ve yiğit.
DurmuşSon olması istenilen çocuklara verilen ad.
DülgerKapılanların kaba ağaç ve tahta işlerini yapan kimse, marangoz.
EcehanHanların başı, hükümdarların reisi.
Ecmel : En güzel, en yakışıklı.
Ecvet En cömert, varını yoğunu dağıtan. En iyi olan.
Edhem : Kara donlu ve yağız at.
Efe Batı anadolu yiğidi, kahraman, zeybeklere denir.
EfendiTerbiyeli, kibar, anlayışlı.
Efken : Atıcı, yıkıcı.
Eflah : Tamamıyle kurtulan, en çok talihe kavuşan.
Eflatun : Açık mor. Leylak ile erguvan arası bir reng.
EgemenHâkim.
Ekmel : En olgun, en kâmil, kusursuz, mükemmel.
Ekrem : Çok cömert, çok eli açık, iyiliksever, keremi lütfu çok olan, şeref sahibi.
Elvan : Renkli, renk renk.
Emced : Çok şerefli, pek onurlu ve haysiyet sâhibi.
Emîr : Bir kavmin, şehrin başı, reîsi.
Emre Aşık, dost, büyük erkek kardeş. Beylerbeyi.
Enbiya : Nebi.
Enes : İnsan.
EnginÇok geniş, uçsuz bucaksız, açık deniz, umman.
Enver : Çok nurlu, çok ışıklı, çok parlak, en güzel.
ErcanEr canlı, korkusuz, yiğit.
Ercümend : Muhterem, şerefli, itibarlı, haysiyetli.
ErdalErken yeşeren dal, bir ağacın en kalın dalı.
Erdem Fazilet. İyilik etmede, kötülükten çekinmede kararlı.
ErdoğanDoğuştan yiğit.
Ergun : Sert başlı, oynak ve hızlı giden at, terbiye görmemiş kısrak.
Erhan Yiğit hakan, kahraman hükümdar.
Erkam : Rakamlar, isimler.
Erkan : Esaslar, direkler, reisler.
Erkin Bağımsız hareket eden.
Erman : Arzusu, isteği olan.
Erol Sözünde duran er.
Ersinİsteğine kavuşsun, muradına ersin. 
Ertan Erken, gün doğma zamanı.
ErtuğrulTemiz, yürekli, doğru insan.
Erva : Çok güzel, son derece cesur ve yiğit.
Esat : Çok uğurlu ve mutlu.
Esed : Arslan, gazanfer, cesur, kahraman.
Esved : Siyah,  esmer.
Etem : Kusursuz, noksansız.
Evliya : Keramet sahibi, ermiş.
EvranBaht, büyük yılan. Ölçülü, endamlı, yakışıklı.
Ezgi Nağme, makam, hava.
Ezrak : Mavi, gök renkli. Su gibi saf ve temiz olan.
Eşfak : En çok şefkatli olan.
Eşref : En çok şerefli, itibarı en çok yüksek olan.
Fazlı : İyilik, fazilet, erdem, lütuf.
Fahreddin : Dinin büyüğü, dinde övülmeye layık.
Fâlih : İsteğine kavuşan, başaran. Çiftçi.
Fâris : Yiğit, mert, binici, at yetiştiricisi.
Faruk : Hak ile batılı ayıran, bu işte mahir olan.
Fasih : Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme kabiliyetinde olan.
Fatih : Fetheden, zapteden, aşan.
Fatin : Zeki, anlayışlı.
Faysal : Kesin hüküm ve karar sahibi. Keskin kılıç.
Fazlullah : Allahü teâlânın lütfu, fazlı. Üstün ve değerli
Feda : Kurban olma, gözden çıkarma.
Fedai : Canını esirgemiyen, can vermeye hazır.
Feramuz : Şanlı, şerefli, ün kazanmış.
Feramuş : Unutma, hatırdan çıkma, unutulan.
Ferhan : Sevinçli, neşeli, ferahlı, şen, memnun.
Ferhat : Sevinç, neşe sahibi, gâlib, üstün.
Feridüddin : Dinin en üstün, din bakımından eşsiz ve benzersiz olan.
Feridun : Tek, eşi ve benzeri olmıyan, kıymetli cevher.
Ferman : Emir. Padişahların tarafından verilen emir.
Ferruh : Uğurlu, kutlu, mübarek, yüzü nurlu, aydınlık.
Fethullah : Allahın fethi müyesser kıldığı.
Fettah : Fetheden, her türlü müşkülleri kolaylaştıran.
Feyyâz : Feyz, bereket ve bolluk veren.
Feyzullah : Allahü teâlânın feyzi.
Fuat : Kalp, yürek, gönül.
Fudayl : Faziletli, erdemli.
Furkan : Vahiy, iyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren şey.
Fuzuli : Fazla, anlamsız, yersiz, fazîletli.
Gazanfer : İri arslan, korkusuz insan, yiğit, cesur, yürekli, kahraman.
Gazi : Gaza eden, savaştan sağ ve muzaffer dönen, din uğrunda savaşan.
Gevheri : Elmas gibi, pırlanta gibi temiz insan, asaletli, değerli, kuyumcu.
Gıyas : Yardım, yardım eden, bir şeyin aslına ulaşma.
Gıyaseddin : Dinin yardımcısı, dinin yayılmasına yardımı dokunun zat.
GirayKırım hanı. Müstehak, layık.
GizayGizli olan.
GökdalYeşil dal.
GökerHavacı.
Gökmen Mavi gözlü, sarışın.
GökmeteMavi gözlü mete.
GülbayGösterişli gül.
Gürbüz : Toplu, güçlü dinç erkek. Gösterişli delikanlı.
GürhanHanlar topluluğu.
GürkanDelikanlı.
Habbab : Seven, sevgili, dost.
Habil : Yumuşak ve temiz huylu. [Hz. Ademin oğlu.]
Hacib : Kapıcı, kapıcı başı.
Hacı : Hacca giden, kâbeyi ziyaret eden.
Hafi : Güleryüzlü, çok ikramcı, gizli.
Hafid : Torun.
HakanTürk hükümdarı.
Hakem : Hüküm veren, haklı ve haksızın ayrılmasında aracılık eden.
Hâkî : Hikâye eden, anlatan.
Hakkı : Doğru olan, irfan sahibi, insaflı.
Haldun : Devamlı, sürekli, yaşlanıp ihtiyarlamayan.
Hâlet : Durum, takdir.
Halîfe : Birinin yerine geçen kimse.
Halil : Dost, sevgili, samimi dost, içten arkadaş.
Haluk : İyi ve güzel huylu, geçim ehli, İslama yakışır.
Hamdullah : Allahü teâlâya hamdeden.
Hamza : Arslan, heybetli, azametli.
Han : Devlet reisi, hakan veya hakana bağlı hükümdar.
Hanefi : İstikamet üzere olan, Hanefi mezhebinden.
Hani : Yumuşaklık ve vekar sahibi.
Hasan : Güzel, iyi, hoş.
Haseki : Hükümdarların hizmetlerine tahsis edilen.
Hasibi : Cömert, hayırhah.
Hasin : Kuvvetli, metin, sağlam, muhafaza eden.
Hassan : Çok çok güzel, iyiliği hoşgörülüğü çok olan.
Hâtem : Mühür, üstü mühürlü yüzük, son, en son.
Hattâb : Çok güzel söz söyleyen, en güzel konuşan, vaz ve nasihatı berecen. Oduncu.
Hatip : Hitabeden, güzel söz söyleyen.
Hayali : Hayal eden, gerçeklerden uzak olan.
Haydar : Arslan. Cesur, yiğit, kahraman.
Hayrani : Hayran olan.
Hayreddin : Dinin hayırlısı.
Hazım : ihtiyatlı, basiretli, gözü açık, hazımlı.
Haşim : Ezen, parçalayan. Hürmet ve ikram eden.
Haşmeddin : Dinin büyüğü, heybetlisi, dinin haşmeti.
Haşmet : Heybet ve ihtişam sahibi. Tevazu gösteren.
Hızır : Yeşil. Hıdır da denir.
Hicabi : Mahcup, utangaç, hâyâlı, edepli, terbiyeli, perdeli, nâmuslu, iffetli.
Hilmi : Yumuşak huylu, sabırlı, vakarlı, sakin.
Himmet : Lütûf, gayret. Bütün kuvvetiyle mukaddes değerlere bağlanan. Bir evliyânın, tasarrufu ile birisini koruması, yardım etmesi.
Hişam : Hayâ eden, utanan.
Hud : Büyük, çok hürmet eden.
Hulusi : Halis, saf, samimi, candan, içi temiz.
Hurşid : Güneş, afitab, hûr, mihr, şemse.
Huzeyfe : Küçük testici, çömlekçi çırağı.
Hüccet : Senet, vesîka, delîl.
Hüdâvendigâr : Hükümdâr, sultan, âmir, hâkim.
Hüdaverdi : Allahın hediyesi.
Hüdayi : Hüdânın kulu.
Hümayun : Mübarek, mutlu, padişaha olan.
Hüsameddin : Dinin keskin kılıcı.
Hüseyin : Küçük güzel, küçük sevgili.
Hüsrev : Padişah, hükümdar, sultan.
İhsan : Hakkından fazlasını veren.
İhvan : Sadık, samimi, candan dostlar.
İkrime : Kerem sahibi, cömertlik yapan.
İlhami : İlham sâhibi, kalbine ilahi düşünce doğan.
İlhan :Hükümdar, hakan.
İlkerİlk erkek çocuk.
İmadeddin : Din direği, devleti ayakta tutan.
İmam : Nümune, rehber, önder, başkan.
İmdat : Yardım.
İnayetullah : Allahın lütfu, ihsanı.
İshak : İbranice gülen, neşelenen.
İskender : Doğuya ve batıya hakim olduğu için Zülkarneyn denilen zat.
İslâm : Müslümanlık, Hakka teslimiyet, itaat ve inkıyat, birbirinin iyiliğini isteme.
İsmâil : Allahü teâlâya çok ibâdet eden.
İzzet : Değer, şeref, kudret, hürmet ve ikram sahibi.
İşcan : İş yapmayı seven, çalışkan kimse.
Kaan : Kağan. Hanların hanı, şahinşah.
Kabil : Kabul eden, istidatlı, önde ve ileride olan.
Kadem : Ayak, adım.
Kâdir : Tükenmez güç ve kudret sahibi.
Kadı : Hüküm, karar ve hakimlik.
Kahraman : Yiğit, cesur, bahadır.
Kaid : Rehber, kumandan, reis.
Kalender : Dünyadan el etek çekip boş dolaşan derviş.
Kamran : İsteğine kavuşmuş, mutlu, bahtiyar.
Kasım : Taksim eden, bölen, dağıtan, bahşeden.
Kays : Sıkıntı, kıtlık, mağrur tavır.
Kâzım : Öfkesini, gazâbını Allah rızası için yenen.
Kemal : Olgunluk, bilgi ve fazilet sahibi.
Kemaleddin : Dinin olgun kişisi.
Kerameddin : Dinin kerameti.
Keramet : Kerem, ihsan, evliyada görülen harika.
Kerami : Soylu, şerefli.
Kerem : Asalet, izzet ve şeref sahibi. Cömert, eli açık.
Keremşah : Çok cömert, çok eli açık, çok suylu.
Keşşaf : Keşfeden, sırları çözen, gizlileri açığa çakıran.
Kılıç İki yüzü keskin eski bir silâh. 
Kıymet : Değer, baha, bedel, onur, itibar, makbul oluş.
Kiram : Soyu temiz olanlar, şerefli ve cömert olanlar.
Korkut Büyük dolu tanesi.
Kuddusi : Mukaddes, ulvi, pak.
Kutman : Hayırlı.
Kutbuddin : Dinin kutbu, dinin ulusu.
Lala Çocuğun eğitimiyle görevlendirilen bakıcı.
Levent : Boylu boslu, yakışıklı, çevik, sıhhatli, yiğit.
Levni : Renkli, boyalı.
Mahdum : Hizmet edilen, evlat.
Mahmud : Övülmüş, medhedilmiş, sena edilmiş.
Mahmur : Sarhoş, uykulu, baygın gözlü.
Murat : İstek, arzu, maksat. Seçilmiş kimse
Mazhar : Nail olan, şereflenen, bir iyiliğe kavuşan.
Memun : Korkusuz, tehlikesiz, sağlam, emin.
Mecdeddin : Dinin büyüğü.
Mecnun : Deli, divâne, delice seven.
Medeni : Kentli, şehirli, görgülü.
Mert : Sözünün eri, yiğit, bahadır.
Mestan : Mest olmuş, bayılmış..
Metin : Sağlam, dayanıklı.
Mevlânâ : Efendimiz, sâhibimiz.
Mir : Amir, kumandan, bey, vali, hükümdar.
Miraç : Merdiven, yükselen, yükseklere çıkan kimse.
Mirkelam : Kibar konuşan, hoş sohbet, sohbet adamı.
Mirza : Hükümdar soyundan gelen, beyzade.
Mithat : Medhetme, övme.
Muammer : Uzun ömürlü, ömür süren, yaşayan, talihli.
Muaz : Sığınan, korunan, sarılan.
Muhammed : Yerde ve gökte çok övülen, Allahü teâlânın ve büyük varlıkların medhine mazhar olan. Cenâb-ı Hakkın habîbi, gelmiş ve gelecek bütün varılkların, her bakımından en üstünü, âlemlere rahmet olarak gönderilen iki cihânın efendisi son peygamber.
Muharrem : Haram kılınmış, dinen yasak edilmiş.
Muhibbüddin : Dini seven, dindar.
Muhtar : Seçilmiş, seçkin.
Muhterem : Saygıdeğer, sayın, kıymetli, şerefli.
Muhteşem : Görkemli, göz kamaştıracak büyüklükte, güzellikte olan.
Muhyiddin : Dini ihya canlandıran.
Muktedi : İktida eden, tâbi olan, uyan.
Muktedir : iktidarlı, gücü yeten.
Muktefi : İktifa eden, izinden takib eden, örnek tutan, birine uyan.
Murat :Arzu, istek, istenilen.
Murtaza : Razı olunan, beğenilen, seçkin.
Mus’ab : Güçlü, dayanıklı, zorlu.
Muslih : Islah eden, düzelten.
Mustafa : Saf hale getirilmiş, süzülmüş, güzide.
Mutahhar : Temizlenmiş, mübarek.
Mutasım : Günahtan çekinen, eliyle tutan, yapışan.
Muteber : Kadri bilinen, kıymeti takdir edilen.
Mutemed : Kendisine itimat edilen, güvenilen.
Mutlu Halinden, memnun, mesut, bahtiyar.
Muttalib : Taleb eden, isteyen.
Mübarek : Bereketli, feyizli, kutlu, uğurlu, hayırlı, mutlu, beğenilen, anlamına.
Mübeşşir : Müjdeci, hayırlı haber verip sevindiren.
Mücteba : Seçilmiş, seçkin, kıymetli.
Müjdat : İyi haber, müjdeli haber.
Mükerrem : Şerefli, muhterem, hürmete erişmiş.
Mülayim : Yumuşak huyl, medenice hareket eden.
Mümtaz : İmtiyazlı, üstün tutulmuş, seçkin, seçilmiş.
Müren : Akarsu, nehir, ırmak.
Mürsel : Gönderilmiş, yollanmış, nebi.
Müşir : İşaret eden, yol gösteren, mareşal.
Müzdad : Artmış, çoğalmış, uzun.
Nabi : Haberci, haber veren.
Nasreddin : Dine yardım eden.
Nasrullah : Allahü teâlânın yardımı.
Nebi : Haberci, haber getiren, peygamber.
Necat : Kurtuluş, selamet.
Necati : Kurtulan, selâmete eren.
Neccar : Dülger, marangoz, doğramacı.
Necdet : Kahraman, yiğit, efe.
Necih : Başarılı, galip, muzaffer.
Necmeddin : Dinin yıldızı.
Nefi : Kazançlı, kârlı.
Nejat : Soy nesil, nesep, tabiat.
Nesim : Hoş ve mülayim.
Neşat : Sevinç, neşe, keyif.
Neşet  Yetişen, ileri gelen, doğan.
Nevfel : Deniz, derya.
Nevzat : Yeni doğmuş çocuk.
Nihat : Tabiat, huy, yaratılış, bünye, karetker.
Nijad : Soy.
Nimetullah : Allahın lutfu, ihsanı.
Niyazi : Yalvaran, yakaran, niyaz eden, dua eden.
Nizam : Düzen, usul, tertip, yol, kaide, sıra, dizi.
Nizameddin : Dinin nizamı, düzeni.
Nuaym : Hayat güzelliği, refah.
Nûh : Rahat, ağlayan, inleyen.
Numan : Refah, konfor.
Nureddin : Dinin nuru.
Nurullah : Allahın nûru.
Nusret : Yardım, başarı, üstünlük, zafer, galebe, fetih.
Nüzhet : Neşe, sevinç, eğelence, temizlik, ferahlık.
Oğuz Doğru, sağlam, güçlü, genç.
Oğuzhan Oğuzların hükümdarı.
OkanAnlayışlı, kavrayışlı.
Oktay : Hiddetli, kızgın, sinirli.
Onur : Şeref, izzetinefs.
Orhan : Şehrin hakimi.
Osman : Peygamberimizin damadı, 3. halifenin adı.
Ozan Halk şairi, geveze.
Ömer : Diri, canlı, yaşayan hayat süren. İkinci halife.
Önder: Lider, şef, reis.
Özer : Özü er, yiğit.
Özhan : Padişah soyundan gelen.
Özkan : Temiz kanlı, soylu kandan olan.
Pertev : Parlak, ışık.
Peyami : Haberci.
PoyrazKuzey doğudan esen soğuk, yel.
Raci : Rica eden, yalvaran, ümitli, dileyen.
Racih : Tercih edilen.
Rafet : Merhamet etme, acıma, esirgeme.
Ramazan : Çok sıcak olan, yakan, günahları yakan.
Ramiz : İşaret koyan, işaretle konuşan.
Rauf : Pek esirgeyen, çok merhamet eden.
Recai : Rica eden, dua eden, Allahü teâlâya yalvaran.
Recep : Mübârek, muazzam, muhterem; kıymetli.
Refiuddin : Dinin yükseği.
Reha : Kurtuluş, halas.
Reis : Baş, başkan.
Resül : Yeni bir kitap ile gönderilen peygamber, elçi.
Reşat : Hak yolunda yürüme, doğru yol.
Reşid : akıllı, iyi ve olgun.
Rifat : Yükseklik, yücelik, büyük rütbe.
Rüçhan : Üstünlük, üstün olma.
Rükneddin : Dinin temel direği.
Rıdvan : Razı, memnun. Cennetin kapısındaki melek.
Rızâ : Kadere râzı olan. Tasavvufta irâdenin yok edilmesiyle elde edilen makam.
Sadeddin : Dinin mübarek kişisi.
Sadreddin : Dinin önderi, lideri.
Sadullah : Allahü teâlânın saadeti.
Sadun : Uğurlu olan, uğur getiren.
Safa : Saf, berrak, temiz, kedersiz, gönlü şen.
Saffet : Saf, halis, temiz. Hile ve dubaradan uzak olan.
Safiyyuddin : Dinde temiz kimse.
Safvan : Saf, halis.
Sakıp :Tesirli, parlak, delip geçen.
Salahaddin : Dine bağlı, dini düzgün.
Sâman : Servet sahibi, zengin, rahat, dinç, düzenli.
Sancar : Saplar.
Sebati : Sabırlı, kararlı.
Sedat : Doğru ve haklı olan.
Selam : Barış, rahatlık, sonu hayırlı ve iyi çıkma.
Selami : Barış, huzur ve selamet sahibi.
Selçuk : Sel gibi akan.
Selman : Barışçı, sulhçu.
Serdar : Asker başı, kumandan, komutan, reis.
Serhat : Sınır boyundaki asker.
Sertaç : Başa konan taç.
Server : Baş, reis, seyyid, bir topluluğun ileri geleni.
Sevban : Elbiseli, giyinmiş, kuşanmış.
Seyfeddin : Dinin kılıcı, dinin askeri.
Seyfi : Kılıç kuşanmış, asker.
Seyfullah : Allahın kılıcı, askeri.
Seyhan : Çizgili elbise. Akarsu.
Seymen : Çiftlik bekçisi.
Seyyid : Efendi, bey, Hz.Hüseyinin soyundan gelen.
Sezâi : Layık, uygun, münasib.
Sezgin : Sezen sezici, duygulu, hassas.
Sinan : Mızrak, süngü.
Sirac : Lamba, ışık, güneş, ay.
Siraceddin : Dinin kandili.
Siyami : Oruçlu, kendini kötülüklerden men eden.
SonerBir işte son yardımı yapan.Son olması istenen.
Suheyb : Arkadaşcık, küçük arkadaş.
Sunullah  Allahın kudreti, meydana getirdiği varlığı.
SühâYıldız adı.
Süreyya : Yıldız topluluğu.
Sürûri : Sevinçli, neşeli.
Şaban : Aralık, fâsıla.
Şabi : Cemaat ehli.
Şadan : Sevinçli, keyifli, neşeli, bahtiyar.
Şahap : Alev, ateş parçası, akan yıldız.
Şahin : Kısa ve kanca gagalı kuş.
Şahbaz : Bir cins akdoğan.
Şahinalp : Şahin gibi yiğit.
Şahsüvar : Usta binici, çok iyi ata binen.
Şâfi Şefaat eden, şifa veren.
Şecaeddin : Dinin kahramanı, dinin yiğidi.
Şehlevent : Uzun boylu, yakışıklı genç.
Şekîb : Sabırlı, tahammüllü.
Şemseddin : Dinin güneşi.
Şemsî : Güneş gibi parlıyan.
Şener : Neşeli, şen erkek.
Şerafeddin : Dinin şereflisi.
Şeref : Asil, yüksek, şanlı, şöhretli atalara sahip olmak.
Şevket : Büyüklük, kudret ve kuvvetten doğan haşmet.
Şeyban : Saçlarına ak düşmüş, ihtiyar, yaşlı.
Şihab : Cesur, parlak yıldız, kıvılcım.
Şihabeddin : Dinin parlak yaldızı.
Şinasi : Tanıyan, tanıyıcı, bilen, anlayan.
Taceddin : Dinin tacı.
Taci : Tacı olan.
Tahsin : Kale gibi sağlamlaştırma. İyilik eden.
Tâib : Tevbe eden, pişman olan.
Taki : Günahtan kaçınan, dinine bağlı.
Takiyeddin : Dinine bağlı, günahtan kaçan.
Talat : Yüz, surat, çehre, dindar.
Talha : Bir zamk ağacı.
TamerTam erkek.
TanerŞafak gibi canlı erkek.
TanjuÇinlilerin Türk imparatorlarına verdikleri isim.
Tarkan : Dağınık, perişan.
Tarık : Sabah yıldızı, zühal yıldızı, parlak yıldız.
Tayfun (Çince) : Korkunç fırtına, rüzgar.
Tayfur : Uçan, yükselen. Hz. Bayezid-i Bistaminin ünvanı.
Taylan : Uzun boylu.
Tayyar : Uçan, uçucu uçma kabiliyeti olan.
Tekin Uğurlu, hayırlı.
Tekinalp : Uğurlu, hayırlı, yiğit.
Temel : Asıl, esas.
Tevfik : Uygun getirme, Allahın yardımına kavuşma.
TimurDemir gibi sağlam.
TimurtaşDemir ve taş gibi sağlam.
Tufan : Afet, felaket, çok şiddetli yağmur.
Tuğrul : Gagası ve pençesi güçlü kuş.
Tuğtekin : Uğurlu tuğ.
Turan Cesur atılgan, yiğit.
Turanşah : Cesur Türk hükümdarı.
Turgay Küçük kuş, sığırcık.
Turgut Belde, yerleşme merkezi, mesken, konut.
Turgutalp : Kahraman turgut.
Turhan : Tuğrası olan padişah.
Ubade : Kul, köle.
Ubeydullah : Kulcağız, kölecik.
Uğuralp : Uğurlu yiğit, kahraman.
Uluğbey : Büyük bey.
Ünal : Ünlü, namlı.
Üsame : Bir arslan cinsi.
Vahab : Vehhabın bozulmuş şekli. Çok hibe eden, ihsan eden.
Vahideddin : Dinin tek ve eşsiz siması.
Vakkas : Savaşçı, okçu.
Vakur : Ağırbaşlı, temkinli.
Vâlâ : Yüksek, yüce.
Varol : Çok yaşa.
Vecdi : İlahi aşka dalan, vecde gelen, kendinden geçen.
Vecihi : Bir kavmin büyüğü.
Vedat : Sevme, sevgi, dostluk
Vefa : Sözde durma, sevgi ve dostluğu sürdürme.
Veliyyullah : Allahın velisi, dostu.
Veliyyüddin :Dinine bağlı, dinin velisi.
Veysî : Fakir, yoksul.
Veysel : Üveys’den bozma.
Yahya : Canlı, hayat süren.
Yalçın : Çıplak, sarp, dik.
Yâsin : Bir sûre.
Yaşar : Hayatta, canlı.
Yaver : Yardım edici, imdada koşan.
Yavuz : Yaman, korkusuz.
YektaTek, eşsiz, benzersiz, yalın, tek kat.
Yener : Üstün gelen.
Yıldırım: Gök gürültüsü ve şimşekle gelen elektrik akımı?
YılmazKorkusuz, yılmayan, sebatkâr.
Yusuf : Hüzün, ek, ilave.
Yücel : Yükselmiş.
Zafer : Maksada ulaşma, barışma, düşmanı yenme.
Zâfir : Zafer kazanan, üstün gelen.
Zamir : Yürek, iç, vicdan.
Zekai : Çabuk anlayışlı, keskin zekalı.
Zeyd : Artan, çoğalan.
Zeynel : Süslü.
Zeynelâbidin : İbadet edenlerin süsü.
Zeyneddin :Dinin süsü.
Zeyyât : Zeytinci, zeytin.
Ziyaeddin : Dinin nuru.
Ziver : Süs, zinet ehli.
Ziya : Işık, aydınlık, nur.
Ziyad : Fazlalık, çokluk, bolluk.
Zuhurî : Kendiliğinden ortaya çıkan.
Zübeyr : Akıllı.