20 Ekim 2012 Cumartesi

NAMAZ





Hadîs-i Şerîf:  “Rabbiniz Allâhü Teâlâ’dan (ona karşı gelmekten) sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekâtını verin, idarecilerinize itaat edin. Böyle yaparsanız Rabbinizin cennetine girersiniz.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 25 Rebîulâhir 1433   •Fazilet Takvim



NAMAZ

İngiliz'in, vakit vakit gemilerden, siperden...
Yine bolca gülle, bomba savurduğu bir gündü.

Hızlı hızlı geçiyordum, tehlikeli bir yerden,
Birdenbire gözlerime büyük bir şey göründü.

Böyle büyük görünen şey küçücük bir insandı,
Fakat bana çok dokundu, ayaklarım bağlandı.

Ateşlerin yaladığı bu düzlükten geçenler,
Güllelerin cehennemlik yağmurundan kaçarken..

Yolun biraz kenarında, tek başına bir nefer,
Pervasızca bombalardan, ateşlerden her şeyden..

Kendisine, süngüsünden bir mihrâbcık kurmuştu,
Sonra onun karşısında namazına durmuştu.

Ne havada ıslık çalan ve düştüğü yerlere
Kızgın çelik dahmelerle ölüm saçan gülleler...

Ne semâda ifrit gibi vızıldayan tayyare...
Ne dünyalık bir düşünce, ne bir korku, ne keder

Onun demir yüreğini oynatmaktan âcizdi,
Sanki toplar, şarapneller tehlikesiz... Sessizdi!

Potinleri yanındaydı... Onun büyük saygısı,
Kunduralı ibâdeti görmüyordu muvafık,

Böyle bir yüreğin bütün işi, kaygısı,
Elbet Hakk'ın rızâsına olmalıydı mutabık.

Kuru toprak üzerinde, kundurasız kılınan
Bu namazın, pek uygun bir kubbesiydi âsumân! ….

Hakk'ın büyük dîvânında, eli bağlı dururken,
Artık o, can kaygısını almıyordu hesaba.

Allah Allah, bu ne yüksek bir îmândır yâ Rabbî
Bir Müslüman, ne büyük bir kahramandır, yâ Rabbî!

Kahramandır, çünkü toplar etrafında patlarken,
Zerre kadar titremedi, namazını bozmadı...

Böyle dalgın, düşünerek geçerken ben yanından,
Sağa sola selâm verdi, namazını bitirdi.

Sonra, biraz kımıldandı, ellerini -Yaratan,
Allâh’ına duâ için- gökyüzüne çevirdi.

Şimdi, artık Allâh’ına döküyordu derdini,
Gözlerini kapamıştı... Unutmuştu kendini...
(Çanakkale, Çamlıca Basım Yayın)
Hicrî: 25 Rebîulâhir 1433   •Fazilet Takvim

NAMAZIN FARZLARINDAN: NİYET





Hadîs-i Şerîf:  “Akıllı, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan kişidir.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 24 Rebîulâhir 1433   •Fazilet Takvim



NAMAZIN FARZLARINDAN: NİYET

Niyet namazın şartlarındandır. Zira Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) “Niyetsiz hiçbir amel kâmil değildir (sevâbı yoktur).” buyurdular. 
Niyet kalbin bir ameli işlemeyi irâde ve kasd etmesi ve kişinin hangi namazı kılacağını kalbiyle bilmesidir. 
Kişiye hangi namazı kıldığı sorulsa hiç duraklamadan söyleyemezse namazı olmaz.
Niyette asıl olan kalbin amelidir. Bir kimse niyetinde kalbiyle öğle namazını kılmağa kasd edip de lisânından hata ile ikindi namazına diye çıksa öğle namazını kılmış olur.
Niyetle iftitâh tekbîri arasında namaza lâyık olmayan -yemek içmek gibi- bir amel işlenmemelidir.
Niyetin en fazîletli vakti iftitâh tekbîrine yakın olanıdır.
Beş vakit ve cuma namazı gibi farz-ı ayın, cenâze namazı gibi- farz-ı kifâye ve bayram namazı gibi vâcib namazlarda niyet ile hangisini kıldığını ta'yîn etmek lâzımdır. 
Terâvîh ve beş vaktin sünnetleri gibi sünnetlerde ve nâfile namazda ise mutlak olarak namaza niyet kâfîdir. 
Tilâvet secdesinde dahi niyet şarttır.
Niyeti ‘vaktin farz namazına’ diye yapmak câizdir. Ancak Cuma namazı böyle değildir. Onda “Cuma namazına” diye tayin şarttır ve Cumadan sonra zuhr-i âhir diye; farziyyeti sâkıt olmayan son öğle namazı niyeti ile dört rek’at namaz kılmak güzel olur.
Vitirde vitir namazına, bayramda bayram namazına niyet edilir. 
Cenâze namazında ise “Allâh için namaza, şu er yahut hatun meyyit için duâya” diye niyet edilir. 
Eğer ölünün er yahud hatun olduğunu bilmezse “İmâmın cenaze namazını kıldırdığı kişi için duâya” diye niyet eder.
Bozulmuş olan nâfilelerin kazasında ise “Bozduğum nâfilenin kazasına” diye niyet eder.
Hicrî: 24 Rebîulâhir 1433   •Fazilet Takvim


NAMAZDA UYANIK OLMAK

Namazın bütün rükünlarını uyanıklık üzere edâ etmek şarttır.

Uyuklayıp ne yaptığını bilmeyerek işlenen kıyâm, rükû ve diğer fiillere itibâr yoktur.

Rükünlerden biri böyle işlenirse uyanık olarak iâdesi lâzımdır.

Hicrî: 3 Cemâziyelâhir 1433   •Fazilet Takvim

"SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

19 Ekim 2012 Cuma

NAMAZI İLK VAKTİNDE KILMAK





Mâûn Sûresi:  “O namaz kılanların vay hallerine ki onlar namazlarından yanılmışlardır (ehemmiyetinden gaflet edip vaktini tehir etmişlerdir).” (Mâûn Sûresi, âyet 4-5)
Hicrî: 23 Safer 1433   •Fazilet Takvim


NAMAZI İLK VAKTİNDE KILMAK

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Namazın ilk vaktinde kılınmasında Allâh’ın rızâsı vardır, orta vaktinde kılınmasında Allâh’ın rahmeti, son vaktinde kılınmasında ise Allâh’ın affı vardır.”
“Kul, namazını ilk vaktinde kıldığı zaman namazı, nurlu olduğu halde semaya yükselir, arşa kadar ulaşır. Kıyâmet gününe kadar sahibine istiğfar eder ve şöyle der: “Beni muhafaza ettiğin gibi Allah da seni muhafaza etsin.”
“Kim tam bir abdest alır ve sonra namaza durur, rükûunu, secdesini ve kıraatini de tam yaparsa namazı o kimseye şöyle der:
‘Beni muhafaza ettiğin gibi Allah da seni muhafaza etsin.’ Sonra parlak bir nur olarak semaya yükselir. Semanın kapıları ona açılır ve Allâhü Teâlâ’ya kadar ulaşır, sahibine şefaatçi olur.
Eğer namazın rükûunu, secdelerini ve kıraatini zayi eder (usulüne uygun olarak yapmaz) ise namaz şöyle der:
‘Sen beni zayi ettiğin gibi Allah da seni zayi etsin.’
Sonra bir zulmet olarak yükselir, semaya kadar ulaşır. Ancak semanın kapıları kapanır. Eski bir elbisenin dürüldüğü gibi dürülür ve sahibinin yüzüne çarpılır.”
İbn-i Mesud (r.a.) anlatıyor:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e ‘Hangi amel daha faziletlidir?’ diye sordum.
“Vaktinde kılınan namaz, ana babaya iyilik etmek ve Allah yolunda cihad etmektir.” buyurdular.
Hicrî: 23 Safer 1433   •Fazilet Takvim

NAMAZA DÂİR BAZI MESELELER




Hadîs-i Şerîf:  “Kişinin namazı ve orucu sakın sizi aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Lâkin emânet(e riâyet)i olmayanın (kâmil) dîni yoktur.” (Hadîs-i Şerîf, Musannef-i Abdurrezzak)
Hicrî: 20 Cemâziyelevvel 1433   • Fazilet Takvim



NAMAZA DÂİR BAZI MESELELER

Selâm verirken; "Esselâmü aleyküm ve rahmetullâh" denildiğinde (Rahmetullâh'ın) sonundaki "he"ye hareke verilmez. İkinci selâmda sesi evvelkinden aşağı kılmak sünnettir.
İkinci secdeden kalkarken özürsüz bir yere dayanılmaz, belki dizlerine dayanır ve oturmaksızın ayağa kalkar.

Secde ederken veya kalkarken başındaki şey (takke) çıkarsa bir eliyle, amel-i kalil ile alıp başına giyip de kılmak başı açık kılmaktan faziletlidir.
(Dışarıdan gören kimsenin namazda olmadığına hükmedeceği şey ameli kesirdir. Bunun aksi ise ameli kalildir.)

Namazda sadece Fâtiha'nın okunduğu rek'atlerde (öğle namazının farzının üç ve dördüncü rek'atleri gibi) sehv ile zamm-ı sûre okunsa sehiv secdesi lâzım olmaz. Namazın rükunlarının tertib üzere edâ olunması lâzımdır.

Selam verdikten sonra "Allâhümme entes-selâm ve minkes-selâm, tebârakte ya zel-celâli vel ikrâm" demek sünnettir.
(Farz) Namaz kılarken kimsenin çağırmasına cevap için namazı kesmek câiz değildir. Anası ve babası dahi çağırsa böyledir.
Ancak başlarına mühim bir şey gelip yardım isterlerse namazı keser.
Bir kimsenin malını yahud canını bir zarardan korumak için de namazı keser.
Hicrî: 20 Cemâziyelevvel 1433   • Fazilet Takvim




KİMSE MEKÂN TUTMAZ SENDE, VİRAN DÜNYA DEĞİL MİSİN?

Bir adamın gönlünün meyvesi oğlu ölmüştü. Adamın yüreği yanmış, bir yandan ağlıyor, bir yandan da:
"Ey dünyaya doyamadan ölen oğlum! Hiçbir şey göremeden âlemi bıraktın gittin." diyordu.
Onun bu sözlerini duyan ârif bir zât dedi ki:
"Farzet ki oğlunun dünyada tatmadığı zevk kalmamıştı. Bütün dilekleri yerine gelmişti. Ne değişecekti ki? 

Sonunda yine herşeyi arkasında bırakıp gitmeyecek miydi?"
İnsan zamanının kıymetini bilmelidir. Saadete erebilmek için vakte dikkat etmek, fırsatı ganimet bilmek gerekir.
Hicrî: 20 Cemâziyelevvel 1433   • Fazilet Takvim

AMELLERİN ASLI, DÎNİN DİREĞİ NAMAZ





Hadîs-i Şerîf:   “Biliniz ki sizin amellerinizin en hayırlısı namazdır.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 20 Cemâziyelevvel 1433   • Fazilet Takvimi



AMELLERİN ASLI, DÎNİN DİREĞİ NAMAZ

Îmânın kemâli farz ameller iledir. Bütün farz amellerin aslı ve dînin direği beş vakit namazdır.

Farz olduğu pek çok âyet-i kerîme, hadîs-i şerîf ve icmâ-ı ümmet ile sâbittir.

Farz olduğu hakkındaki âyet ve hadîsler hiçbir suretle te'vîl edilemez.

Kur'ân-ı Kerîm'de pek çok âyet-i kerîmede geçen "salât" kelimesinden murâd beş vakitte edâ olunagelen mâlûm rükünlar ve mahsûs fiiller olduğu Peygamberimiz'in vakt-i saâdetinden sonra her devirde tevâtür ile inkârı mümkün olmayacak derecede kuvvetli olarak nakil olunmuştur.

 Kur'ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerde namaz manasında geçen ‘Salât'tan murâd bu malûm rükünlar değildir, ancak zikretmektir ve düşünmektir." demek sapıklıktır.

Her akıllı ergenlik çağına gelen kimse, îmân olunacak şeyleri Ehl-i Sünnet itikâdı üzere bilip îmân ettikten sonra beş vakit namazın farzlarını, vâciblerini ve âdâbını öğrenmesi ve namazını Peygamberimizden geldiği üzere bütün işlerinden önce yerine getirmesi lâzımdır.

Ehl-i sünnet ve cemâatin icmâı şöyledir:
Namaz borcu tevbe ile ve diğer iyilikler ile ödenmez, kazâ edilmelidir.
Tevbe, ancak edasını te'hîr etmenin günâhını giderir.

Hâsılı namâzı kılmayıp zâyi edenlere büyük azâb olacağı Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiştir.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Kim farz namazlarını terk ederse kıyâmet gününde Allâhü Teâlâ'nın gazabına uğrar." buyurmuşlardır.

Emri altındakilere; âilesine ve evlâdına yedi yaşından sonra abdest, gusül ve namazı öğretmelidir. Namazı itiyad edinmesi, alışkanlık hâline getirmeleri için güzellikle ve takatlerine göre emretmeli ve namazı yanında kıldırmalıdır.
Hicrî: 20 Cemâziyelevvel 1433   • Fazilet Takvimi